Elimize ekmeğimizi alıp evimizden içeri girince her şey bitmiyor. Uyku vaktimiz gelene dek televizyonun karşısına yığılıp sonrasında yeni bir sabaha uyanmak üzere geceyi bitirmemeliyiz.. Bulunması gerektiğini geç saatte fark edip o eşyayı almak üzere çıktığımız yollarda,  geceyi sağ salim geçirebilme isteği içinde bulunan ihtiyaç sahiplerinin olabileceğini düşünmemiz, en çokta anlayabilmemiz gerekiyor. Bizim tiksindiğimiz harabe evlerde yaşamak zorunda kalanların varlığından haberdar olmalıyız çünkü onlar bizim sahip olduklarımıza ihtiyaç duyabiliyor. Öte yandan Allah´ın fakirlere yardım et emrini yerine getirmediğimiz sürece onlara borçlu kalacağımız gerçeğini aklımıza yerleştirmemiz, yarın onlar gibi ihtiyaç sahibi olmayacağımızı garanti etmediğimizi bilmemiz gerekiyor. Dilenme adını verdiğimiz durumdaki kişiler için bir çoğumuzun cevabı;  onların bizden daha zengin olduğu yönünde. Artık bu düşünceden sıyrılmamız gerektiği gerçeği gözlerimizin içine bakıyor. Ekmek parası diyerek yardım isteyenlere karşı olan olumsuz tepkimizin,o kişilerin yemek ihtiyaçlarını giderme hareketi ile yer değiştirmesinin zamanı geldi, geç kalmamak gerekiyor. Dilenme diye bir şeyin olmadığını, sadece o kişilerin ihtiyaç sahibi olduklarını anlamamız için bulundukları durumu dillendirdiklerini işitmemizin elzem ve görmezden gelmemizin vahim bir tablo olduğunun bilincine varmamız gerekiyor. Unutmayalım sokakta bize ihtiyaç duyanlar  oluyor. Sokak bize ihtiyaç duyan canlarla kaynıyor.