İnegölspor, Sarıyer karşısında geriye düştüğü anda bile maçın lehimize döneceğine inananlardandım. Bu zamana kadar tüm maçları izlemiş birisi olarak açıkça hiçbir maçta da bu kadar kesin “bu maçı alırız” diye duygulara kapılmadım. Hatta Sarıyer takımından kadro olarak daha vasat takımlarla oynadık. Buna rağmen bu maç çok farklıydı.
Bir kere maçın başından beri İnegölspor çok istedi. Kocaeli Birlik karşısında kaybedilen 2 puanın moral bozukluğu bu maçı farklı bir havaya sokmuştu. Başta teknik heyet olmak üzere başkan Münür Kanar ve yönetim kurulu hafta boyunca futbolculara bu maçın neler ifade ettiğini anlattılar. Futbolcu arkadaşlarda sağ olsunlar ellerinden gelen gayreti gösterip, Keçiören ve Afyon´un takıldığı haftada altın değerinde 3 puan aldılar.
Öyle Sarıyer´i yenmekte kolay iş değil. Rakibe nefes aldırsak işimiz çok zordu. Zaten bir kere geldiler golü attılar. Basmasan, koşmasan, 2´de gelir, 3´te olurdu. Futbolun altın kuralını bu maçta çok iyi uyguladık. Sahanın her yerinde rakibe baskı kurduk, final paslarında bazen sorun yaşasak ta bunları hoş gördük.
İnegölspor´un kadro ve mali yapısını zaten anlatmaya gerek yok. Birleşmiş Milletler duydu feryadımızı da duyması gerekenler hala kulaklarını tıkıyor. Bakalım nereye kadar. Gemi sağ salim karaya yanaşmak üzere. Bu futbolcular öyle bir özveri gösteriyor ki bombanın pimini çekip, İnegöl halkının kucağına bırakıyor, “biz yaptık yapacağımızı artık sıra sizde” diyor ve ekliyorlar, “daha önceki sezonlarda kurulan ve milyonlarca para dökülen, bizleri yalan yanlış sahte mücadelelerle kandıran futbolculardan neyimiz eksik. Yoksa dürüstlüğün, karakterli bir ekip olmanın günahını mı çektiriyorsunuz bizlere?” diye...
Hep yineliyoruz, kalan 10 maç var ve hepsi birbirinden final. Geç kalınmış bir şey yok. En ufak bir kıvılcım İnegöl´ü ateşleyecektir. Bekliyoruz bakalım.
Dönelim Sarıyer maçına.
Kalede Şener bana göre sezonun en rahat maçlarından birini oynadı. Geçen hafta daha zorlanmıştı ama kalede takımı adına hep bir puan önde başlanıyor. Savunmada Kemal iyi ve istekli mücadelesinin yanında sahada Antrenörlük görevini de iyi yaptı. Futbolcu arkadaşlarını zaman zaman uyarıp, motive etmesi on numara bir davranıştı. Gökhan ilk haftalardaki ürkekliği üstünden attı artık daha derli toplu ve kademe anlayışının yanında geriden de oyuna katılmalara başladı. Yönetim kesinlikle mukavelesini uzatmalı.
Solda İsa saman alevi gibi oyunun bir anında alevleniyor, bir anında sönüyor. Sanırım sakatlığı da söz konusu ki, sıkı sık oyundan kopmuş görünümü verdi. Sağda Enes Bayır mükemmel oynadı. Bunu söylememin sebebi ise, karşısında oynayan bu ligin en iyi sol açığı Alim Harlak karşısındaki performansı ile bana göre İnegölspor bu mevkide de iyi bir oyuncu kazandı. 1996 doğumlu, mukavelesi gözden geçirilmeli.
Orta sahada Emrah Dağ bazen ciddi top kayıpları yaşadı ama oyunun ikinci yarısında Sarıyer´in çıkışlarında kestiği ataklar rahat nefes almamıza neden oldu. Ali Sakal oyunda kaldığı sürece elinden gelen gayreti gösteriyor ama oynadığı mevki mücadele gerektiriyor ve bu da ister istemez onu zorluyor. Sakatlanıp çıktı, yerine Uğur girdi. Uğur iyi oynadı ama o da sakatlanıp çıktı. Burada teknik heyet´in Uğur´u oyuna dahil etmesi yanlıştı. Yanlış bir değişim yaptık. Emirhan´ın çıkışı devam ediyor. O da biliyor ki o yetenek kendinde var. Var ama 2. Ligin birinci kuralı olan rakipten fazla isteyecek, rakipten fazla mücadele edeceksin ancak öyle öne çıkarsın. O da bunu uygulayınca karşılığında karmaya davet edilerek aldı. Maçın en fantastik adamı Cengiz oldu. Öyle bir verkaça girdi, öyle ustaca bir gol attı ki, şapka çıkartılır. Cengiz´i izlerken şunu düşündüm, geçmişte bize hep gurbetçi futbolcular gelirdi, geldikleri ile gittikleri bir olurdu. Sorardık o zamanki teknik heyetlere, “bir şey çıkmadı mı” diye. Onlarda “yok bir şey” derdiler bizlere. Meğer koca siyasetmiş onların yaptıkları. Bir tane bile çıkmaz mı arkadaş? 3 tane geldi, bana göre 3´üde tuttu. Nasıl işletilmiş İnegölspor yıllarca nasıl?
Raif´i hep söylüyoruz, gol atarsa farklı bir hava ile maça başlıyor ve o pozitif mücadele ile maçı tamamlıyor. Eskisi gibi rakibe baskı kurup, topu alması ve gol atmasını beklemek, bu yaşta beklemek mantıksız. Fakat bir şey var, o da Raif ile İnegölspor´un etle tırnak olması. Bazen tırnak kırılır, et kanar ama sonuçta birbirinden ayrılmazlar. Bu da böyle bir şey.
Ahmet Hakan oyunda kaldığı sürece iyi mücadele etti, güçlü bir oyuncu hemen hemen kendisine atılan tüm toplara vuruş yaptı. Kaleyi tutmasa da geneli iyi fakat bazen savruk ve dağınık bir görünüm sergiliyor. Geçen hafta dedik asli görevi İnegölspor. Transferi rafa kaldıracak ve kendini sahaya verecek. Zaten sonrasında hem kendisi hem İnegölspor kazanacaktır ama söyleyeyim bu tüm genç futbolcular için geçerli. İnegölspor kimsenin merdiveni değil. Önce buraya hizmet ve buraya para kazandırma sonrasında transfer olması gerek. Oyuna Uğur Parlak´ın yerine giren Enes Ata bindirmeleriyle Sarıyer savunmasını zorladı ve yaptırdığı penaltı ile skora katkı koydu. Ondaki düşüşü anlamak zor fakat uzun zamandır ilk haftalardaki Enes değil. 10 maç kaldı ve Enes kardeşim yine ilk haftalardaki performansı yakalayacaktır, buna inancım tam…