Sosyal medya, milenyumdan sonra öyle bir gelişme gösterdi ki milyonlara ulaşan kullanıcı sayılarıyla dünyada önemli bir güç haline geldi.

İnternet kullanan herkes ve tüm kurumlar sosyal ağlardaki yerini çoktan aldı.

Öyle ki sosyal ağlar vazgeçilmez bir iletişim ve paylaşım aracı olmuş, firmaların ürünlerini tanıttıkları hatta pazarladıkları bir pazar haline dönüşmüş, örgütlerin siyasi partilerin geniş kitlelere ulaştığı miting alanı haline gelmiştir.
Kullanıcıların en çok tercih ettiği sosyal ağların başında Facebook, Twitter ve İnstagram geliyor.
Bu ağlar bireysel kullanımlar dışında sosyal, sanatsal, ticari hatta siyasi örgütler içinde önemli bir mecra olmuştur.
Tabi bu sosyal ağlar böylesine hızlı bir gelişim gösterirken birtakım sorunları da beraberinde getirmedi mi?
Bu sorunların en önemlisi bence Sahte Kullanıcı (Fake User) hesaplarıdır.

Peki, kim bu sahte kullanıcılar?
Kimi zaman sizi takip etmek isteyen bir yakınınız, kimi zaman reklam yapmaya çalışan bir firma ya da kişi, kimi zamanda kişisel bilgilerinizi ele geçirmek isteyen bir dolandırıcı olabilir.
Verilere göre, 955 milyon aktif kullanıcıdan 83,9 milyonu, sahte bir isim üzerinden başka insanlarla iletişim kurmaya çalışıyor.

Sahte hesap dağılımında ABD ve Avustralya en düşük orana sahip iki ülkeymiş…

Avustralya´yı anlayabiliriz de ABD´nin bu konuda en düşük orana sahip olması şaşırtıcı…

Türkiye ve Endonezya ise sahte hesaplar konusunda en yüksek orana sahip iki ülke…
Bu konuda hiç şaşırmadım, malumunuz ülkemizde kişi başına düşen Facebook sayısı 2 ya da 3 civarında…
Twitter´ın SEC´e gönderdiği yıllık finansal performans belgesi F-10Q´da, sosyal ağdaki sahte hesapların oranına da yer verildi.

Sosyal ağın aktif kullanıcılarının yüzde 9,5´i botlardan ve gerçek kişilere ait olmayan hesaplardan oluşuyor.

Twitter´ın son finansal çeyrek açıklamasındaki aylık 310 milyon aktif kullanıcı sayısı baz alındığında, Twitter´da 29 milyon aktif bot olduğu ortaya çıkıyor.

Bu 29 milyon hesabın her birini aynı kefeye koymak, spam yani istenmeyen iletiler gönderdiklerini düşünmek yanlış olur.

Kaldı ki, otomatik olarak güncellenen birçok kurumsal hesap var.

Gerçek olmayan bir hesabın amacı her zaman insanları dolandırmak olmayabilir.

İnsanları tiye alıp bir kurum üzerinden alaycı tweetler de atılabilir.

Bu konuda kurumların üzerine düşen şey mavi tik onayı almak olmalıdır.

Verified account dediğimiz yani onaylanmış hesap onayı alındıktan sonra kimsenin kafasında soru işareti kalmayacaktır.

Twitter´da son zamanların en ünlü fake (sahte) hesabı şüphesiz Türk Dil Kurumu adına açılan ve çok iyi parodi yapan @turkdilkurumu sayfası…

Bu sahte hesap 52 bin kişi tarafından takip edilirken, kurumun resmi hesabını takip edenlerin sayısı yalnızca 26 bin...

Geçtiğimiz günlerde sahte hesaptan atılan twette şu ifadelere yer verilmişti: ‘‘Şu andan itibaren ‘‘Waffle´´ sözcüğü yerine Türkçe karşılığı ‘‘Meyveli Kaktöş´´ olan sözcüğümüzü kullanacağız.´´

Bu açıklamayı ciddiye alıp, Türk Dil Kurumu´na küfür eden mi ararsınız, hakaret eden mi, devlete sallayan mı ararsınız daha neler neler…

Ya hu bir araştır önce, sonra yargıla!

Ama burada büyük kabahat inanan insanlardan ziyade Türk Dil Kurumunda…

Sen koskoca bir kurumsun ve Türkçe´nin doğru kullanılmasından sorumlusun, insanları bilinçlendirip sağlıklı paylaşımlar yapsana!

Sokaktan geçen adamın bile aldığı mavi tik sen de yoksa burada sorun sendedir.

Sonra televizyonlarda görüyoruz dolandırılanların hikâyesini…

Bu basit bir örnek aslında parodi yapmanın dışına çıkılmayan bir sayfa…

Allah beterlerinden korusun…