Ülkemizin sosyal medya üzerinden çok ciddi ve planlı bir kara propagandaya maruz kaldığını biliyoruz.

Sosyal ağlardaki algı operasyonuyla iç savaş çıkarmaya yönelik girişimler had safhada.

Günümüzde sosyal medya, kara propagandaların kitleler üzerinde önemli etkiye sahip olan bir mecra haline gelmeye başladı.

Art niyetli kişiler ve örgütler tarafından hükümete ve Erdoğan´a karşı ciddi bir anti propaganda yürütülüyor.

Bununla da yetinilmeyip, terör örgütlerine finans ve daha kötüsü insan kaynağı sağlanıyor.

FETÖ, PKK, PYD ve YPG gibi başlıca terör örgütleri, kullandıkları sosyal ağlarda, daha çok bölücülük ve Türkiye´de yaşayan farklı etnik kökenden halkların çatışmasına yönelik paylaşımlar yapıyorlar.

Ağırlıklı olarak İngilizce, Almanca, Kürtçe, Türkçe ve Arapça dilinde atılan tweetlerle hem yerel hem de küresel bir propaganda gerçekleştiriliyor.

Binlerce terör destekçisi hesap tarafından yapılan bu paylaşımlar ülkemizin itibarını, algısını, marka değerini ve sonuç olarak ulusal güvenliğimizi tehdit ediyor.

Hatırlayın: Gezi parkı olayları...

Gazeteci, yazar, oyuncu, milletvekili kimliği ile tanıdığımız teröristler ilk gün protestocuların yanında gözüktükten sonra sıcak evlerinde klavye başında halkı savaşa davet ettiler.

Alman ajanı terörist Can Dündar, canlı yayına bağlanarak o sırada yurt dışında olan oğlunun gezi parkında olduğu yalanını atarak ve can güvenliğinin olmadığını herkesin çocukları için sokağa çıkıp çatışmasını istedi.

Mehmet Ali Alabora, meselenin 3-5 ağaç olmadığını hükümeti yıkmak için direnmek gerektiğini bastıra bastıra haykırıyordu Twitter´da...

Yine hatırlayın: Kobani olayları...

Bu sefer sosyal medya terörünün baş aktörü HDP´li vekillerdi...

Kürt vatandaşların devlet tarafından katledildiği senaryosunu yazan bu teröristler, Kürtleri 81 ilde sokaklara çağırarak bir iç çatışmanın fitilini alevlendirmeye çalıştılar.

Ama merak etmesinler bu teröristlerin 16 yaşındaki Yasin Börü´yü nasıl katlettiklerini çok iyi biliyoruz.

Keza 15 Temmuz hain darbe girişimi...

250 vatandaşımızın şehit edildiği gecede, bir askerin başının kesildiği yalanını ortaya atan hainler darbeye kalkışanları az daha kahraman yapacaklardı.

Kemal Kılıçdaroğlu, darbenin planlı olduğu yalanını ortaya atarak bu şerefsiz terör örgütünü meşrulaştırmaya çalıştığını hepimiz çok iyi hatırlıyoruz.

Son olarak da Afrin Operasyonu…

Kahraman ordumuzu karalamak ve ülke itibarını zedelemek adına sosyal medyada birçok yalana şahit olduk.

Neydi o yalanlar kısaca birkaç tanesini hatırlayalım.

Twitter´da "Türkiye´nin Afrin´de sivil halkı bombaladığı" iddiasıyla paylaşılan, yanan bir bina fotoğrafının, Kuveyt´in Salmiya bölgesinde 26 Nisan 2016´da çıkan bir yangına ait olduğu ortaya çıktı.

Facebook´ta, "Afrin´in kuzeyindeki Bülbül´de, TSK´ya ait bir tank vuruldu" iddiasıyla paylaşılan yanan tank fotoğrafının, 19 Temmuz 2014´te Gazze şeridinin güneyinde yer alan Han Yunus´ta çekildiği belirlendi.

Twitter´dan paylaşılan "Afrin operasyonunda yaralanan ve soğuktan donan kadın" iddiasıyla paylaşılan fotoğrafın ise 18 Ocak 2018´de Suriye sınırından Lübnan´a geçmek isterken dağlık bölgede ailesiyle birlikte donarak ölen Suriyeli bir kadına ait olduğu ortaya kondu.

Twitter´da "TSK´ye ait tankların yakıldığı" iddiasıyla paylaşılan 2 tank fotoğrafında, yanmakta olan tanka ait görselin, gerçekte 31 Aralık 2016´da Yemen´de çekildiği tespit edildi.

Facebook´ta "YPG´nin TSK askerlerini yaraladığı" iddiasıyla paylaşılan sedyedeki asker görüntüsünün 22 Aralık 2017´de Manisa´da gıdadan zehirlenen bir askere ait olduğu ortaya çıktı.

Twitter´da "Afrin´de esir alınan Türk askerleri" iddiasıyla paylaşılan fotoğrafın da 23 Şubat 2015´te "Suriyeli muhalifler Hizbullah timini ele geçirdi" başlıklı haberin görselinden alındığı tespit edildi.