Gerçekten, Goltz Paşa Irak’ta, Nurettin Paşa’nın düşüncelerini doğrular nitelikte faaliyetlere imza atmıştır. Onun kurguladığı planlara göre İran’da bir ordu kurularak İngiliz ve Ruslara yönelik harekatın altyapısı oluşturulacak, bu coğrafyadaki Rus ve İngiliz birlikleri bölgeden çıkartılacak, ardından harekat Hindistan’a kadar genişletilecekti. Goltz Paşa, Albay Nurettin Bey’in Kut’ül-Amare’ye yönelik taarruz harekatı yapılması tekliflerine “elimizde ağır silahlar olmadığı” gerekçesiyle karşı çıkar ve engellemeye çalışır. Halbuki Nurettin Bey, General Goltz’un emirlerine rağmen fırsat buldukça Kut’ül-Amare’ye yönelik taarruzlarına devam edecektir. Başkomutanlık vekâletinden gönderilen bir emirle Albay Nurettin Bey -bir bakıma Goltz’un talepleri doğrultusunda- Irak Ordusu Komutanlığı görevinden alınır.

 Albay Nurettin Bey görevi 13 Ocak 1916’da Albay Halil (Kut) Bey'e devreder. Halil Bey, Kut’ül-Amare’de mahsur kalan General Townshend’e bir mektup göndererek kendisine Türk ordusuna teslim olmasını teklif eder; ancak bu teklif de önceki teklifler gibi reddedilir.

General Townshend, askere verilecek olan ekmek ve et istihkakını yeniden hesap ettirir. Her geçen gün artan gıda sıkıntısının bir an önce giderilmesi gerekmektedir, bu nedenle Kut’ta mahsur kalanların kurtarılmasına yönelik taarruz harekâtının geciktirilmeden yapılması İngiliz karargâhının birinci öncelikli konusu olur. İngilizler General Townshend’i kurtarmak için 5 Nisan 1916’da yeni bir taarruz başlatır. Türk komutanlığı Sinaiyat ve Felahiye’de savunma tertibatı alır. 7. İngiliz Tümeninin Sınaiyat’a yönelttiği İkinci Felahiye Muharebesiyle başlatılan taarruzda İngilizlere büyük kayıplar verdirilerek geri püskürtülür. İngilizler 9 Nisan’da tekrar hücuma kalkışır ancak yine başarılı olamazlar. Üçüncü Felahiye muharebesinin başarısızlığının ardından İngilizler bu defa nehrin güneyinden sonuç almaya karar verir. 12 Nisan’dan 15 Nisan’a kadar Türk mevziilerine taarruz eden İngilizler yine bir sonuç alamazlar. Halil Paşa, General Townshend’e gönderdiği bir mektupta Felahiye’de 7.000 kişi kaybeden İngilizlerin zor duruma düştüklerini, kendisinin de boş yere uğraşmayıp teslim olması gerektiğini tekrar hatırlatır. Ancak Townshend bu teklife de olumsuz cevap verir. Bu sırada Alman General Goltz, Nisan ayı içinde Bağdat’ta tifüsten vefat etmiştir.
Rütbesi Tuğgeneralliğe yükseltilen Halil Bey bundan sonra VI. Ordu Komutanlığı görevini yürütecektir. Halil Paşa, General Townshend’e teslim olması yönünde bir mektup daha gönderir, Townshend’in cevabı yine olumsuzdur. Townshend askerlerine yayımlandığı emirde ellerinde dayanacak malzemelerinin olduğunu, tarihî bir görevi yerine getirdiklerini, ayrıca yiyecek konusunda endişeye gerek olmadığını, yemek için 3.000 kadar canlı hayvanlarının bulunduğunu bildirir. Ancak Hintli askerler dini inançları sebebiyle et yemedikleri için bünyeleri her geçen gün biraz daha zayıflamaktadır. Townshend, Hint kökenli askerlerin at eti yemeleri konusunda Hindistan’daki dini liderlerinden icazet alır ve askerlere tebliğ ederek et yemeleri konusunda onları ikna etmeye çalışır.

İngilizlerin Kut’ül-Amare’ye ikmal maddesi gönderme girişimleri hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mahsur durumdaki İngilizlere ulaştırılmak üzere 5.000 askeri iki ay kadar besleyecek 270 tonluk erzak yüklü “Julnar” adındaki bir gemi hazırlatılıp, 24 Nisan 1916 günü Felahiye’den yola çıkarılır. Sınaiyat mevkiinde şiddetli Türk ateşine maruz kalan geminin süvarisi hayatını kaybetmesine rağmen yoluna devam etmeye çalışan gemi, Makasis karşısında bir kabloya çarparak karaya oturur. Türkler daha sonra bu gemiye “Kendi Gelen” adını vereceklerdir. İngiliz karargahında Kut’ül-Amare’ye o tarihe kadar bir ilk olacak olan mahsurlara uçaklarla yardım ulaştırılması fikri gündeme gelir; İngilizler bu defa uçaklara yükledikleri yardım malzemelerini havadan atarlar ancak Türk birliklerinden uçaklara ateş edilmesi üzerine istenen başarıyı sağlayamazlar. Hatta bir kısım un, şeker gibi gıda maddesi çuvalları Türk ordusuna bağlı 103. Alay mıntıkasına düşer, bu gelen beklenmedik gıda ürünleri ile ekmek ve helva yapılıp askere dağıtılır. Türkler bu esnada bir kaç İngiliz uçağını düşürmeyi de başarır. 

Kut’ül-Amare’ye gerek askeri gerek mühimmat ve gıda yardımının ulaştırılamaması üzerine İngilizler için Türk makamlarıyla teslim şartlarının müzakeresinden başka çıkış yolu kalmaz. General Townshend, Halil Paşa’ya gönderdiği mektupta Kut’ül-Amare’yi savunanların yorgun ve bitkin durumda olduğunu belirterek yiyecek temin edilmesini ve serbestçe gitmelerine izin verilmesini talep eder. 27 Nisan 1916 günü VI. Ordu Komutanı Halil Paşa ile General Townshend bir araya gelerek görüşür. Halil Paşa bu görüşmeye dair ayrıntıları hatıratında şöyle anlatmaktadır:

“Vakit geçirmeden müzakerelere başladık. Bana şu tekliflerde bulundu:
1. Dünya harbi devam ettiği müddetçe maiyetimden kimse ve ben, Türkiye aleyhinde hiçbir harekette bulunmayacağım.
2. İngiliz kuvvetleri 40 top ve bilumum cephanelerini sağlam olarak Türklere verecektir.
3. Arzu edeceğiniz herhangi bir bankaya adınıza yazılmış bir milyon İngiliz sterlinlik çek teslim edilecektir. Bu çekin verilmesine İngiliz hükümeti muvafakat etmektedir.
4. Bu şartlar kabul edildiği takdirde, İngiliz kuvvetleri esir alınmayacak ve Basra istikametinde çekilmelerine olur verilecektir.”

General Townshend’in bu teklifi Halil Paşa’yı çok sinirlendirmiştir. Hatıratında hissiyatını şu sözlerle dile getirir: “Bu teklif, herhalde başka şartlar içinde yapılsaydı tek cevap, silahımın namlusundan çıkacak tek bir kurşun olurdu.” 

Halil (Kut) Paşa, General Townshend’e şunları söyler: “General, beş aydır sizinle, Aylmer ve Gorringe orduları ile dövüşüyorum. Türk ordularının maneviyatları için sizin ve ordunuzun esaretinin zarureti hasıl olmuştur. İngiliz yapısı top, tüfek ve cephane de bizim ordularımızın modellerine uymaz, bu itibarla bana lazım değildir, serbestçe imha edebilirsiniz. Daha sonra benim tarafımdan en ufak bir saldırıya uğramanız ihtimali de olamaz. Şahsıma teklif edilen bir milyon sterlinlik çek meselesini de bir latife olarak telakki ediyorum...”

Bu sırada Türk tarafına Ortadoğu bölgesinde faaliyetlerini sürdüren İngilizlerin ünlü casusu T.E.Lawrance’ın geldiği haber verilmiştir. Yeni bir teklifle gelen Lawrance’ın şartları ise şöyledir: Daha önce konuşulduğu gibi birinci ve ikinci maddeler aynen tekrarlanmış, çek ile ilgili olan madde: “Türkiye hükümeti namına iki milyon İngiliz sterlini.” şekline dönüştürülmüştür.