Kur´andaki bazı kavramların içinin boşaltılması, gerçek manasından uzaklaşılması birey/kul olarak bizleri de etkilemektedir. Örneğin “tesbih ve secde” kavramları gibi.

S/b/h-- سبح- يسبح - تسبحا tesbih kavramı günümüzde elimizd zikirmatiklerle allah allah demek olarak algılanıyor. Oysaki “ sözlü lafzın kalbe belleğe bakşedilmesinin “ dışında çok daha geniş bir anlamı vardır. Yaratılan her varlığın kendi yaratılış gayesine uygun davranmasına/ o yörünge içinde hareket etmesine tesbih denir.
İnsanın kulluk görevlerini yerine getirmesinin tümü tesbihtir. Gezegenlerin kendi yörüngesinde akıp gitmesi, güneşin ayın yıldızların kendi görevini yetine getirmesi, rüzgarın esmesi, bulutun yağması, hayvanların insana fayda sağlaması onlar için bir tesbihtir.

Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O´nu tesbih eder; O´nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur; fakat siz onların tesbihlerini anlamazsınız. Doğrusu O Halim olandır, Bağışlayan´dır.İsra/44
Bu kavrama itiraz eden tek canlı insandır. Çünkü irade sahibidir. İradesini/ nefsini yok sayarak Allaha gerçek bir secde şuuruyla boyun eğmekte kibrine yenilmektedir.

Peki secde nedir ?

S/C/D- سجد Secde, kendi yokluğumuzu kabul edip mutlak ve daim olana ram olma ! Kulluğun en yakın , en yalın hali .
Hiç” liğimizin farkındalığı ;
Varlığının tasavvuru yalnızca Esmâ ile tanımlanabilen Allaha , yok olmanın müşahedesi...
Allah ile kulu arasında perdenin kalktığı an
Varlığının aslında yokluk olduğunun bilincine varıp , yalnızca Allah Esmâ´sında anlam bulduğuna gönülden inanmak.
• Allah indînde her şeyin yoktan var olmuş , yokluğunu kabul etme hali...
Benlik olarak varlığımızın Allah önünde yok olması…
Mutlak varlık karşısında ne senin ne de bir başka varlığın, vücudunun “var” olmadığının şuuruna varmak...
Kişinin, Rabbin cismane varlığının, kendi için yok Olmasına rağmen, Tek varlığın Allah olduğunu idrak etmesi, hissetmesi hali`...
“Ben yok um, sadece ALLAH var!” bilinci…
“Var olan yegâne varlık olarak “Ezel ve Ebed” olarak yaratıcısını kabul etme hali..
“Sadece bedenimle değil, şuurum, ruhum , kalbim ve varlığımla sana boyun eğiyorum” diyebilmek..
Kişinin kendi izâfi varlığının yokluğunu, yalnızca Allah esmâsından tecelli edip , benlik hissinden dolayı af dilemesi…
“O”nun dışında “biz , ben, benim “” .demeden düşünebilme yetisi...
• “Bendeki varlığı var eden , mutlak gerçek varlık Sensin” idrakı içinde olabilme şuuru..
Mutlak kulluğunu itiraf…
“ Samed” adının sadece O´na has olduğunun kabul edilmesi...
“Allâh” ismi ile işaret edilen “dûnunde, bugününde ve dahi yarınında tecelli eden ismi işaretin “RAHMAN “ olduğunun kabul edilmesi
“El Esmâ” özelliklerinin yansıttığı anlamlarla, kendisinin, asla ve kesinlikle kayıtlanmaması, sınırlanmaması; açığa çıkardıklarının, hiçbir zaman hiçbir şekilde “ZATINI” tanımlayamayacağı gerçeğinin, basiretinde olma şuuru..
Allah´ın “âlemlerden Ganî” ve de “benzeri hiçbir şey olamayacağı” gerçeğine boyun eğme hali...
Adaletle yönetilen bir toplum için kendinden vazgeçip salatı ikame etme bilinci...

SECDE EDİLEN MAHAL

Kâbe/ Beyt
Mescid-i Haram gerçekte tek var olanın tüm geçici yaşamlar için tayin ettiği sisteme /akıma boyun eğme mahalli...
Nereden hangi düşünceden/ırktan çıkarsan çık , kalbini Mescid-i Haram´a/ çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde etme makamı!
Gecenin bir kısmında kalkıp secdeyi/kendi benliğini yok sayıp hiçliğini kabul etme bilincini yaşayan ve Kayyum´un yegane sistemini küfrün karşısında dimdik ayakta durarak, sonsuz geleceğe hazırlanan; Rabbinin vahiy Rahmetini kendi benliğinde nitelik olarak açığa çıkarmayı uman .”Hiçliğini Allahın varlığına adayan ile ona kafa tutan eşit olur mu?

“Secde”de kul ile Allah arasında perde olmama halidir..

Allahı hakkıyla tesbih eden ve O´nun huzurunda nefsiyle secde edenlerden olmamız umuduyla...