Peygamber Efendimizin insan sağlığıyla ilgili tavsiyeleri, görüşleri ve uygulamalarına Tıbb-ı Nebevi diyoruz. Peygamberimiz günlük hayatın içinde, sohbet toplantılarında ashabını, ailesini ve arkadaşlarını uyarıyor, aydınlatıyor ve bilgilendiriyordu.

Tıbb-ı Nebevi hayatın bütün safhalarını; sadece tek bir bireyin fiziksel ve ruhsal sağlığını değil sosyal bir varlık olan insanın toplum içindeki davranışlarını,aile içindeki sorumluluklarını, kendine ve yakın akrabalarına karsı görevlerini,yiyip içmesinden, uyuması , düşünmesi, giyinmesi, evlenmesi, cinsel yaşamı,iş hayatı, hastalıkları ve bu hastalıklara tedavi yaklaşımlarına kadar hemen her şeyi ilgi ve etki alanı içine alır.

Peygamberimiz (s.a.v.) hem kendisi hastalandıkça hem de çevresindekilerin sağlıkları bozulunca çeşitli tedavi yolları ve ilaç olarak kullanılan nesnelerden bahsetmiş, bunları tavsiye etmiştir. Bazı araştırmacılar bunların tamamının veya çoğunun vahiyle bildirildiğini, isabetli olduğunu, yanlış veya yetersiz olma ihtimalinin bulunmadığını, savunmuşlar dır.

Diğer bir kısmı ise Peygamberimizin (s.a.v.) tavsiye ettiği tedavi şekillerinin ve ilaçların, ilaç yerine kullanılan nesnelerin hemen tamamı, hem içinde yaşadığı toplum tarafından hem de daha eski topluluklarca bilinmekte ve kullanılmakta idi. Bu bakış açısıyla  ilaç ve tedavi şekilleri ile araçları dünya işidir ve beşeri bilgi alanına girer. Beşeri bilgi de zamana, mekana, şartlara bağlı olarak değişir ve gelişir. Peygamberimizin tavsiye ettiği tedavi araçlarının çoğu beşeri bilgi ve tecrübeyle elde edilmiştir. Onları aşmak ve daha iyileriyle değiştirmek dine de, sünnete de aykırı değildir görüşü İslam´ın ruhuna uygundur denmektedir.

Tıbb-ı Nebevi ağırlıklı olarak koruyucu hekimlik tarzında yani hastalanmadan hastalıklardan korunma yöntemleri üzerine yoğunlaşmış bulunmaktadır. Bu yöntemlerle çok kapsamlı değerlendirmelere sahiptir. Kapsamlı değerlendirmeler içinde Kuran´da geçen tıpla ilgili ayet ve hadislerle, tümden bir hayat felsefesini değerlendirme söz konusudur.

Bir Hadis-i Şeriflerinde Peygamber Efendimiz bütün Müslümanları gayrete ve sağlıklı olmaya teşvik ederek buyuruyor: “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır. Allah´a en sevimli olanlar az yiyenler ve vücutça hafif olanlardır. Peygamberden sonra ümmete arız olacak ilk bela çok yemek ve tokluktur. Mide, hastalıkların evidir, perhiz-diyet onun ilacıdır. Oruç tutun sağlık bulursunuz.”buyurmuştur.

Efendimiz sallallahu aleyhi vesellemin kimi sağlığın devamı için; korunmaya dair genel tıpla ilgili, kimisi de tedaviye yönelik öğütlerinden bazılarını daha doğru ifadesiyle çok azını aşağıda sunuyoruz.

 “İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit.” (Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zühd 1; İbn Mace, Zühd 15)

Allah derdi de çareyi de verdiği gibi her dert için bir ilaç yaratmıştır.  

Allah temizdir, temizi sever. Etrafınızı temizleyiniz.” (Tirmizi, Edeb 41).

“İsmid (sürme taşı) çekin. O gözü açar ve kirpikleri besler.” (Tirmizi Libas 23; Ahmet bin Hanbel, Müsned 3/476).

Çörek otu ölümden başka her derde devadır.” (Buhari, Tıb 7).

Şifa üç şeydedir: Bal şerbeti içmek, hacamat vurmak, dağlamak. {Dağlama daha sonra men edilmiş yasaklanmıştır.) (Buhari, Tıb 3; Ahmed bin Hanbel, Müsned 1/246).

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem baş ağrısından şikâyet eden bir kimseye kan aldırmasını tavsiye etti.” (Müslim, Selam 71).