2016 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan başkanlık seçimleri sonrasında ABD'nin 45. Başkanı olarak seçilen Donald Trump, seçim yarışında vaat ettiği, gerek insan haklarına aykırı, gerek ekonomik ve siyasal teamülleri hiçe sayan politikalarıyla bir hayli gündem olmuştu. Ancak bu sıra dışı vaatler Trump'ı başkanlık koltuğuna da taşımış oldu. 

Gel gör ki Trump, seçim sürecinde söylediği birçok sözünün arkasında durdu ve Amerikan siyasetini bu yönde dizayn etti, etmeye de devam ediyor. Bu politik argümanlarından en önemlisi ve küresel olarak herkesi ilgilendireni hiç kuşkusuz 'Korumacı Ekonomik  Politikaları' olmuştur. 
Trump ve ekonomi kurmayları ABD'nin her geçen gün artan cari açığını ve dış borç yükünü, ithalata yeni vergiler koyarak hafifleteceğini düşünmekteler. Bunun ilk örneği olarak da, Avrupa ülkelerinin ve Çin'in de aralarında bulunduğu birçok ülkeye alüminyum, demir gibi ürünlerde ek vergi uygulaması olmuştur. 
İlk bakıldığında uygulamanın ithalatı azaltacağı ve cari açığı düşüreceği görülmektedir. Verilere bakıldığında da yine 2017 yılında Amerika'nın mal ticaretinden cari açığı 566 milyar dolar olduğunu görmekteyiz. Buna hizmet ticaretini de eklediğimizde bu rakam 1,4 trilyon gibi dev bir boyuta ulaşmaktadır. Bu devasa cari açığın en büyük dengesizlik yaratan ülkesi 250 milyar dolarla Çin ilk sırada gelmektedir. Çin'den ABD'ye yapılan ihracat 385 milyar dolarken, ABD'den Çin'e yapılan ihracat 135 milyar dolar civarındadır. Ancak uzun vadede baktığımızda Çin'den ithal edilen düşük maliyetli girdiler yerine, ülke içerisinden tedarik edilecek yüksek maliyetli hammadde ve ara mallar nihai malların fiyatını arttırarak enflasyon artışına sebep olacaktır. Amerikan Merkez Bankası'nın her fırsatta faiz yükseltmesi de bu sebepten olsa gerek. 
Sonuç olarak baktığımızda milyarder yatırımcı Mark Mobius'un da dediği gibi, ''ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşının Türkiye ve Brezilya gibi gelişmekte olan ülkeler için fırsata dönüşecek.'' Özellikle Türkiye ekonomide sistematik bir denge sağladığı takdirde, büyük altyapı yatırımlarını tamamlaması halinde dünyada var olan ekonomik savaştan en fazla kazanç sağlayan ülke olacak.