Mesut Ağabey, “Anka Kuşu” isimli filminiz nerelerde, hangi şehirlerde çekildi?

Bir bölümü Sakarya’nın Taraklı ilçesinde çekildi. Daha sonra da Bolu Göynük’te tamamlanarak bitirilmiş oldu.

Anka Kuşu isimli filminizin senaryosu da size mi ait siz mi yazdınız?

Evet. Senaryosu da bana ait.

Anka Kuşu isimli son filminize ne kadar zaman ayırarak çekimini gerçekleştirdiniz?

İki yıl uğraşarak bu noktaya gelebilmiş olduk.

Peki maddi imkanlarınız yeterli miydi?

Ne gezer. Maddi imkansızlıkları aşarak büyük sıkıntılar ve zorluklar içerisinde güzel bir işi gerçekleştirebilmeye çalışıyoruz.

Filminizin ismi de ilginç, filme bir gizem katıyor, merak uyandırıyor, ilgi çekici hale getiriyor gibi aynı zamanda filminizin ismi. Bu konuda siz neler söylemek istersiniz?

Anka Kuşu, bizim kültürümüzde yer edinen bir simge ama aslında yok, kendi hakikatinin keşfini anlatır. Batı da Simurg Efsanesi olarak bilinir. Anka bir manada ölümsüzlük demektir.

Anka Kuşu filminiz seyirciye neleri anlatıyor?

Kahramanımız idealist ve büyük ödüller almış bir yönetmen. Fakat fikir sancısı çekiyor, hayatın gizemini çözmeye, daha doğrusu okumaya çalışıyor. Metafiziğe el atmayı istiyor. Ölümsüzlük sırrını yakalamak gibi bir endişesi var. Kendi hakikatini, varoluş sırlarını kurcalama çabası, yani bir anlamda erme durumu bu. Kendi yanlışlarına başkaldırıyor. Bu benim gözümde bir kahramanlıktır. Ama ikinci bir eylemi var ki; sosyal alandaki pek çok problemle de ilgileniyor bu yönetmen. Mesela 12 Eylül’ü 28 Şubat’ı, başörtüsü sorununu ele alıyor. Filmin biraz siyasal uzantıları olan tarafı da var. Nihai nokta “Anka Kuşu” ile sembolize edilen, her insanın kendi hakikatine yaptığı yolculuk.

Peki nedir bu?


Metafiziğe açıldığınız zaman önünüze pek çok soru ve problem çıkıyor. Biz metafiziği kurcalıyoruz. Bu felsefenin konusu. Bizim dinimizde tasavvuf Allah tarafından bildirilen bilgidir. İşin izah tarafı en zor olanı da bu.

Her sinema seyircisi “Anka Kuşu” filminizi çözebilecek mi acaba?


Türkiye’deki mevcut seyirci profili metafizik konusunda daha toplama ve çıkarmaları bile bilmiyor. Bu yüzden senaryoyu defalarca yıkadık. Seyircinin anlamasa bile çok heyecanlanacağını ve etkileneceğini düşünüyorum. Çünkü ben, her insandan mutlaka metafizik bir tel geçtiğine inanıyorum. Bizim niyetimiz o tele dokunmak.

Size yönetmenlik açısından, dinci yönetmen, dini film yönetmeni tanımlaması getirmek yanlış değil mi? Halbuki sizin Türkiye’nin ilk bilimkurgu filmi sayılan ve beyin naklini anlatan “Kavanozdaki Adam” filminiz ve yine farklı bir film olan, bir gece şoförünün cinayetlerini anlatan “Yapayalnız” filminiz de var. Neler söylemek istersiniz?


Evet çok önemli bir konuya değinmiş oldunuz. Özer Kızıltan “Takva” filmini çeker, diğer bir yönetmen, din adamını ele alır ama hiçbir zaman dindar yönetmen denmez. Ama ben bilimkurgu olarak “Kavanozdaki Adam’ı” çekerim bir gece şoförünün cinayetlerini anlatan “Yapayalnız” filmini çekerim, yaptığım her film dinci olur. Onu bir türlü anlayamam. Her şey olabilirsiniz ama dindarlığınızı öne çıkarttığınız zaman sadece o noktadan bakılır, dışlanırsınız.

Anka Kuşu’nun festivallere katılarak ödül alma şansı var mı acaba?

Bana büyük faturalar kesiliyor. Gerek medyadan, gerek festivallerden gerekse daha başka alanlardan mahkum ediliyoruz. Ama gocunmuyorum. Üç günlük dünyada ben bir aşkı seslendirme çabasındayım.

“Anka Kuşu” filminiz bugüne kadar çekmiş olduğunuz filmlerinizden hangisine daha çok yakın yoksa hiç birisine mi?

Benim bugüne kadar olan film çalışmalarımdaki, tek tek arada bir vermeye çalıştığım, metafizik sancılarımın topyekün dışa vurmasıdır. Adeta bendeki bir ruh patlamasıdır. Bunu Atıf Hoca’da da görebiliriz. “Reis Bey” filminde de bu ruh sancılarını bulabiliriz. Diğer filmlerde de yer yer serpiştirilmiş olarak mevcuttur diyebiliriz. En çok hangisine daha yakın olduğunu söylersek, Atıf Hoca’ya en çok yakın olduğunu söyleyebilirim.

Daha sonra hangisine yakındır?

Daha sonra ise Reis Bey’e yakındır diyebiliriz.

Anka Kuşu filminizin galası Bursa’da yapılmıştı. Bursa halkının, filminize karşı ilgisini nasıl buldunuz Mesut Ağabey?

Evet Bursa’da bize karşı çok güzel bir ilgi vardı. Bursa halkının ilgisi bizi çok memnun etti ve sevindirdi. Bolu, Ankara ve İstanbul’da da, Anka Kuşu’nun gösterimi yapıldı. Fakat şunu itiraf edeyim ki, teknik olarak, bence Bursa hepsinden güzeldi. Ayrıca yöneticiler ve halktan da çok yakın bir ilgi gördük. Sağ olsunlar, Bursalılar bizi yalnız bırakmadılar, bizi çok yakın bir ilgi ile karşıladılar. Anka Kuşu, Bursa’da beğenildi. Ben Bursa’yı çok severim. Bursa’nın benim gönlümde çok ayrı bir yeri vardır. Bursa her zaman için benim ikinci bir adresimdir. Yani Bursa benim ikinci vatanım gibidir. Bursa halkına ve yöneticilerine çok teşekkür ederim.