Umut istemek istekleri gerçekleştirmek için yeni yollar bulmak ve vazgeçmemektir. Filozof   Gabriel Marcel ”Umut insanda varoluş duygusunu oluşturur. Kişinin yabancılaşmasını engeller ve kendini gerçekleştirme yönünde kararlılığına yol açar” der. Bu nedenle yaşamda karşılaşılan güçlüklerle baş etmede olumsuz koşulları iyileştirmede ve hayalleri gerçek kılmada umutlu olma önemlidir.

        Hayatta başarıya sahip olmuş insanların tümü umudunu yitirmeyenlerdir. Umut azmin ilk basamağıdır önce umut ederiz sonra kararlı bir şekilde inandığımız yolda bütün engellere rağmen yürürüz. İnsanları hastalıkların pençesinden alan, uzaktaki sevgilileri kavuşturan, fakiri zengin eden duygu hep umuttur. Umut etme her türlü olumsuzluğa rağmen direnebilme gücüdür; çünkü biliriz ki her kışın bir baharı her gecenin bir sabahı vardır. Yaşamı yaşanılabilir kılan da umut değil midir? Hedefe ne kadar iyi odaklanmışsak yollardaki engeller o kadar görünmez olur.
   
       Umut asırlar geçse de insanın içinde hiç sönmeyen mum gibidir. Bazen titrek bir ışık, bazen güçlü bir alevdir; ama yaşadığımız sürece o hep içimizdedir. İnsan umut edebildiği sürece vardır. Umutları tükenmiş kişi hayattan beklentisi kalmamıştır.  Hayatı anlamlı kılan ve yaşama sevinci sunan güzel günler beklentisi yoktur. Bir hiçlik içinde bocalıyordur. Yaşamayı anlamlandıramıyor demektir. Umut beklemek ve sabretmektir. Gücümüzün sınırları içinde tüm elimizden geleni yapıp sonucunun güzel olacağının beklentisinin adıdır umut.

    Umudu içimizde canlı tutmanın yolu şimdiye ve geleceğe pozitif bakışta saklıdır. Sabah uyandığınızda yağmurlu bir güne “bereket yağıyor, ne mutluluk verici toprak yağmurla ıslanıyor” derken; güneşli bir güne “içimizi ısıtıyor ne güzel bir gün” demek umudun içimizdeki varlığının işaretidir. Karamsar bir gözle etrafı ve olayları yorumlamak hem kendimizin hem de etrafımızın bizden  nefretine yol açar. Karanlık bir gecede karanlık olmak mı, yoksa aydınlık sunan bir fener olmak mı daha güzel ve iç açıcıdır?  
Şu hikayede  olduğu gibi,  sizin umut ve beklentilerinizi yıkan insanlara kulak tıkayın ki, amacınıza ulaşıp başarıya ulaşın.  “Bir kurbağa sürüsü ormanda ilerlerken, içlerinden ikisi bir çukura düşmüş. Diğer bütün kurbağalar çukurun etrafında toplanıp, çaresiz bir şekilde bakıyorlarmış. Çukur  bir hayli derin olduğundan düşen arkadaşlarının zıplayıp dışarı çıkması mümkün gözükmüyormuş. Yukarıdaki kurbağalar, boşuna çabalamamalarını söylemişler arkadaşlarına: “Çukur çok derin. Dışarı çıkmanız imkânsız!.” Ancak, çukura düşen kurbağalar onların söylediklerine aldırmayıp çukurdan çıkmak için mücadeleye devam etmişler. Yukarıdakiler ise hâlâ boşuna çırpınıp durmamalarını, ölümün onlar için kurtuluş olduğunu söylüyorlarmış.  Sonunda; kurbağalardan birisi söylenenlerden etkilenmiş ve mücadeleyi bırakmış. Diğeri ise; çabalamaya devam etmiş. Yukarıdakiler de, çırpınıp durarak daha çok acı çektiğini söylemeyi sürdürmüşler. Ne var ki, çukurdaki kurbağa onlara hiç aldırmadın son bir hamle daha yapmış, bu kez daha yükseğe sıçramayı başarmış ve çukurdan çıkmış. Arkadaşlarının ümit kırıcı sözlerine hiç kulak asmamış… Çünkü o sağırmış ! Siz de olumsuz düşünceli insanları sakın duymayın! Onların yüreğinizdeki umudu çalmalarına izin vermeyin…

Bu yüzden umudu yitirmek neden ? Tüm dünya vazgeç dediğinde umut fısıldamalı insana; “Bir kez daha dene “ diye.