Değerli okurlarım bugün, yalan, gıybet, bühtan ve iftira üzerine, sizinle hasbıhal etmek istiyorum. Ülkemizde yalan ve iftiralar o kadar çoğaldı ki, halkı ayrıştırma noktasına getirdi. Bu geleceğimiz açısından tehlikelidir. Bunu gördüğüm için bu günkü yazımı bu konuya ayırdım.

YALAN; aldatmak amacıyla, gerçeğe aykırı söylenen sözdür. Bir şeyin hakikatinin aksini haber vermektir. Doğru olmayan söz, hakikat ve gerçeğin aksi, haksız yere, bir kimsenin söylemediği sözleri nakletmektir. Yalan, büyük günahlardandır.Bir ayet-i kerimede mealen şöyle denilmektedir. “Yalan söyleyenler,iftira edenler, ancak Allah´ı tealanın ayetlerine inanmayanlardır.İşte onlar yalancıların ta kendileridir. Yalan günahların en çirkini, ayıpların en fenası, kalpleri karartan bütün kötülüklerin anasıdır”. Yalan nifak kapılarından biridir, milleti birbirine düşürür ve ayrıştırır.

GIYBET, Bir mümini kötülemek için arkasından söylemek gıybettir. Gıybet haramdır. Kur´anı kerimde şöyle buyrulmaktadır; “Birbirinizi gıybet etmeyiniz. Gıybet etmek, ölmüş insan etini yemek gibidir”. Gıybet edeni dinleyende günaha ortaktır. Hadislerden birinde mealen şöyle buyrulmaktadır. “Gıybetten sakının, gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe affolmaz.”

BÜHTAN; İftira etmek, kara çalmaktır. Bühtan, kötü sıfatların, fena ahlakın en şiddetlisidir. Bühtanda yalan vardır, yalan bütün dinlerde haramdır.

İFTİRA; yalan söylemek,uydurmak, asılsız isnatta bulunmaktır. İftira,çamur atma, yalan isnat etmek anlamlarına tekabül eder. İftira atanların, psikolojik rahatsızlıkları olan kişiler olarak gözlenmektedir. İftira son derece kötü ve tahrip edici bir hadisedir. İftirayı yapan ve iftiraya uğrayanlar için rahatsız edici bir durumdur. Sonuçta, insanlar arasındaki sevgi, dostluk bağları zayıflar,dayanışma gücü ortadan kalkar.İnsanlar birbirine güven duymazlar. Hadisler de buyruluyor ki; “Bir kimse, bir mümin hakkında olmayan bir şey söylerse, iftiraya uğrayan, onu affedinceye kadar Allah´ü Teala onu cehenneme koyar”.

Tarihte,çok büyük muhterem insanlardan iftiraya maruz kalmış olanlar vardır.Hz. Musa,Hz. Süleyman,Hz. Meryem,Hz. Yüsuf, ve hatta Hz. Muhammed(SAV) kavimleri tarafından iftiralara uğramışlardır. Hz. Ayşe, İmam-i Gazali Hazretleri, Mevlana gibi değerli insanlar iftiraya maruz kalmışlardır. Sultan Abdulhamid, kadri bilinmemiş,iftiraya uğramış tarihi şahsiyetlerin başında gelir.

Çamur at tutmasa da izi kalır mantığı ile bazı hainlerin, yobazların Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşı İsmet İnönü´ye çirkin iftiralarda bulunmaktadırlar. Atatürk´e atılan çirkin iftiraların başında, Atatürk´ün Türk olmadığına dair çıkartılan dedikodular gelmektedir. Oysaki Atatürk Türktür ve Türklüğe hizmetleri çoktur. Kendisi şöyle demektedir. “Benim hayatta yegane onurum ve servetim, Türklükten başka bir şey değildir”. Atatürk´ün soyu hakkında ve muhterem annesi hanımefendi hakkında çıkartılan densiz ve seviyesiz, alçak iftiralar eminim ki ülkede yaşayan vicdan sahibi herkesi rahatsız etmiştir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili çirkin iftiralar her geçen gün artıyor. Bu korkunç iftira ve bölücülere karşı sesimizi yükseltmemiz gerekmektedir. Gaflet ve delalet içindeki sahte magazin tarihçilerinin, sığ ve asılsız iftira ve çamur atmalarının altında Atatürk düşmanlığının yanında Cumhuriyeti yıkma emellerinin olduğunu herkes bilmeli ve bu gerçeği görmelidir. Atatürk ve cumhuriyet düşmanı kişiler,dinimizi öne sürerek, milleti kışkırtan, din istismarları ve yobazları,yalancılar, fitneciler iftira ve çamur atmalarının asıl hedefinin, halkı bölmek, cumhuriyeti ve devleti yıkmaktır. Din istismarcılarına ve tüccarlarına verilecek en iyi cevap Atatürk´ün dine hizmetlerinden söz etmemiz gerekir.

a) Atatürk,çok iyi Arapça bilir,kur´anı kerimi okur,anlar,yorumlar ve Türkçeye çevirirdi.
b) Dinine çok bağlıydı,Cuma namazlarını kaçırmazdı, kendiside Cuma namazı kıldırmıştır (Balıkesir´de),
c) Kur´anı Kerimi ilk kez Türkçeye çevirttirmiş,bilimsel tefsirini yaptırmış, sağlam hadislerin çevirisini yaptırmış ve bunları, dinimizin daha iyi anlaşılması ve öğrenilmesi amacıyla ücretsiz olarak halka dağıtılmasını sağlamıştır. Bütün bunların parasını da cebinden ödemiştir.
d) Arapça okunan hutbenin Türkçe okunmasını, ve dinleyenlerin anlamasını sağlamıştır.
e) Ehliyetli ve liyakat sahibi din görevlisi ihtiyacını karşılamak üzere İmam-Hatip okullarını açmıştır.
Atatürk bir dahidir. Sadece bir askeri kahraman Gazi Paşa değil,aynı zamanda ,bilim ve sanata değer veren mümtaz,değerli bir devlet adamıdır. O´na şükran ve minnet borçluyuz.

Şunu da belirtmek isterim ki,İsmet İnönü´ye saldıranlar,düşmanlık yapanlar,aslında onun üzerinden Atatürk düşmanlığı yapanlardır. Atatürk´e dil uzatamayanlar, İnönü´ye hakaretle kinlerini kusmaktadırlar. İnönü´ye yapılan çirkin saldırıların hiçbir tutarlı yanı yoktur, hepsi uydurma ve çamur atmadır. Siyasi rant peşinde olanların iftiralarından başka bir şey değildir. İnönü siyasete girmeseydi, eminim ki mümtaz bir komutan ve devlet adamı olarak , kalplerimizdeki saygın yerini almış olacaktı. İnönü camileri ahır yaptı diyenlere de bir çift sözüm vardır. İnönü hiçbir zaman bu kutsal mekanlara at eşek bağlatmamış, düşmanın yaptığı bu çirkin ve saygısız davranışları, İnönü´ye mal edilmeye çalışılmaktadırlar. İnönü kendi parası ile yaptırdığı ÇANKAYA CAMİSİNİ de hiçbir zaman siyasete alet etmemiş ve gündeme getirmemiştir. Halkımız iyi bilmelidir ki, bu gün huzur ve güven içinde camilere gidip ibadetimizi yapabiliyorsak, iki ayyaş yakıştırması ile karalamaya çalıştıkları o kahramanların ve onların silah arkadaşları olan Mareşal Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve diğer değerli kahraman ve mümtaz komutanların sayesindedir.Onlara minnet borçluyuz.