Neden böyle bir başlık ile başladım bu günkü köşe yazıma? Hemen söyleyeyim: Ben yarım asır boyunca bu ülkenin hür ve demokratik bir ortamda düşüncelerini belirten, ülkesi ve milleti için cansiperane çalışan bir lider hayal etmiştim. Yıllar akıp giderken ülkemde öylesine şeytani oyunlara şahit olduk ki bu hepinizce malum. Evet, zaman akıp gidiyor. Bu akıp giden zaman içinde birçok şeyde değişti. Şimdilerde ne yapmasını bilen bilinçli ve cesur bir toplum var. Bu toplum artık zorbaların tahakkümüne boyun eğmeyeceğini 15 Temmuz 2016 da gösterdi.

     Güzel giden her şeyi takdir etmek, kanıksamak insanın en erdem davranışıdır. Hataları tatlı dille söyleyip, kırıp incitmeden eleştirmek, yol göstermek bize yakışan en güzel davranıştır. Yıkıcı olmayıp yapıcı ve yardımcı olmak kadar güzel bir davranış varken, neden bu kin ve nefret ve kavga? Nedir bu hırs ve ihtiras?

     Biz kendimize zarar verdikçe düşmanlarımızın kınaç olmalarına neden taviz veriyoruz? İşte buna bir türlü anlam veremiyorum.

     Yıllarca bu ülke siyasette sen ben kavgaları ile çalkalanıp durmadı mı?

     Zararını kim çekti?

     Cevabı açık değil mi?                                                    

     Artık silkinip, kendimize gelerek yeniden dirilişi hak etmiyor muyuz?

     Ne var sanki? Kavgasız gürültüsüz yaşasak şu kısacık yaşam süresinde?  Bu özlediğimiz birlik ve beraberlik çok mu zor?

     Özlemimiz hep içimizde kalmıştı yıllar boyu. Bir gün didişmeden, kavga etmeden şu güzelim ülkemizde barış ve kardeşlik içinde yaşamayı ne kadar çok istemiştik!

     Yıllarca ulaşamamıştık bir türlü özlemini çektiğimiz birlikteliğin ve kardeşliğin tadına. Ancak 15 Temmuz gecesinin korkunç saldırısı sonrası bu hayallerimiz gerçek oldu derken, bu gün yine bakıyorsunuz iyi giden trenin raylarına taş koyanlar çıkmış. Ben her şeye rağmen ülkemin sağduyulu insanlarına güveniyorum. Rayında süratle giden bu trenin amacına ulaşması için elinden geleni yapacaktır. İnşallah bu özlemimiz biter de güzel günlere yelken açarız.

     Bu duygular içinde yazdığım şiirim ile size veda etmek istiyorum:  

    

                  BİZ GELDİK!

          Geldik dostlarım üzülmeyin biz geldik!

          Kendinden emin kimseden korkmadan,

          Yoldan sapmışları tutup kolundan

          Düz yola sokmaya geldik!..

Düzensiz akan şu ırmağı,

Düzene sokmaya geldik!

Gidenler mutsuz göçtüler,

Geleceğe mutluluk vermeye geldik!..

          Yolumuz uzun ve engelli olsa da,

          Bu yola taş ve nifak konsada,

          Bu kutlu yolu aydınlığa kavuşturmaya,

          Bu yolu mutluluğa taşımaya geldik!..

Niceleri gelip geçti şu bozuk yoldan,

Etrafını sarmış kin, nefret dört koldan,

Şeytana uymuş bir avuç çapulcudan,

Sizleri can pahasına kurtarmaya geldik!..

          Bırakın bozuk plaklar gönlünce çalsın,

          Bu kutlu yolda onlarda bırak nasip alsın.

          Ağa babaları kendi dertlerine yansın,

          Düzeni intizamı yeniden kurmaya geldik!..

Elimizde adaletin şaşmaz nizamı,

Yüreğimiz aşkla, şevk ve imanla dolu,

Bu muhteşem hizmet kervanını,

Sonsuza dek yürütmeye geldik!..

          Karanlık gecelerden ak günlere,

          Korkulu düşlerden mutlu geleceğe,

          Sıvadık paçaları girdik bu dereye,

          Adaleti, aydınlığı, huzuru ve neşeyi,

          Şu güzel ülkemize sunmaya geldik!..

          

Yürüdük beraber atalarımızın yolundan,

Hayır, mı gelir imansızın soyundan,

Ahtapot gibi sarmış siyonizmin kolundan,

Sizleri çekip, çıkarıp kurtarmaya geldik!..

          Gaflete düşüp, ümitsizliğe kapılmadan

          Çaresizliği aklına getirmeyip korkmadan,

          Dosdoğru yürüyüp hiç bir an durmadan,

          Geleceği hakça, adaletçe kurmaya geldik!..

Yusuf’um kör kuyulara atılsan da susma yaz,

AK sayfalara çal Adalet için, Hak için kalemi,

Kalkınmanın temelidir doğru yazmanın bedeli

Söze söz, ateşe köz, size yoldaş olmaya geldik!..