Mal sahibi mülk sahibi

Hani bunun ilk sahibi?

Mal da yalan, mülk de yalan

Var biraz da sen oyalan…

                        Yunus Emre

Mübarek Ramazan sadece dini bir konu değildir. Aynı zamanda kültür coğrafyamızı da varlığıyla ve rüzgârıyla etkileyen bir forma sahiptir. Bu bağlamda kültürümüzde de ramazan’ın etkisi büyüktür. Ramazanı kişi ve toplum olarak büyük bir duygu yoğunluğu içinde yaşarız. Altı asırdır kültür tarihimizde düşünce daha çok şiirle ifade edildi. Ramazan gibi hayatı derinden etkileyen bir olgunun da şiire yansımaması asla düşünülemez. Özellikle sözlü kültürümüzde, ramazan ve oruç çok canlı bir unsur olarak hayatın içinde olmuştur.

Geleneksel edebiyatımız; divan edebiyatı, halk edebiyatı, tekke ve tasavvuf edebiyatı da dâhil olmak üzere ramazan ve oruç hakkında yazılmış mani, gazel, kaside türünde yazılmış ramazannâmeler, oruçnâmeler, ilahi ve nefeslerle doludur. Ramazan manileri, ramazan fıkraları, bilmeceler; yaşadığımız anlara ve hayatlarımıza güzellikler taşır. Ramazan konulu şiirler, Türk edebiyatı içerisinde Türklerin ve Müslümanların yer aldığı tüm coğrafyada terennüm edilmiş, Ramazan ayına “On bir ayın sultanı” demiş, onu manilerle ve şiirlerle karşılamıştır.

“Hakk’ın bize ihsânısın

Hem ayların sultanısın

Sen bir saâdet kânısın

Ey mâh-ı sultan merhaba!”

Ramazannâmeler ramazan ayının faziletlerini, ramazan orucunu tutmanın gerekliliği ve faydalarını anlatan şiir türünde diyebileceğimiz manzum eserlerdir. Ramazan ayı dolayısıyla padişahlara, yüksek rütbeli kişilere sunulan daha çok kaside türünde yazılan şiirlerdir.

Yazıldıkları yüzyılların Müslüman halkının dinî ve belli bir zamanda ki yaşantılarının bir safhasını, bazı sosyal ve kültürel davranışları, bazı olayların belli bir ölçüde akislerini bulduğumuz ramazaniyyelerin ana hedefi dinî bakımdan meydana gelen değişiklikleri dile getirmektir. Konuyla ilgili ayet ve hadislerden yararlanan şairler, halka öğüt ve tavsiyelerde bulunup ramazan ayından manevi olarak yararlanmanın yollarını gösterirler. Oruçnâmeler ise Ramazan başta olmak üzere diğer bazı ay ve günlerin özelliklerini, farz ve sünnetlerini anlatan şiirlerdir.

Es-selamü ‘aleyküm ya şehr-i Ramazan,

Ve aleyküm selam nur-i Kur’an-ı Kerim.

Batıdan doğuya kutludur daim

Muhammed ümmetine ya Ramazan

                                              Kul Süleymân

Edebiyat ve kültür dünyamızda söylenen şiir olduğu kadar, söyleşi usulü ve amacı da önemlidir. Kimi zaman toplumsal bir problemin, bir sorunun şiirle ifadesi eleştirel bir hüviyet taşıyabilir. Hiciv gibi. Hiciv, hem bir mizah türü olarak hem de edebî bir tür olarak dikkat çekicidir. Hiciv veya yergi, divan şiirinin vazgeçilmez türlerindendir. Yine halk edebiyatında da, toplumsal bozukluklarla ya da kişisel kusurlarla alay eden taşlamalar vardır. 19. Yüzyıldan başlayarak eski sert, kavgacı hiciv yerini daha yumuşak bir yergi edebiyatı alır. Yergi bu dönemde mizahın bir boyutu olmuştur.

Kıbrıs Türk basınının en önemli isimlerinden biri olan Ahmet Tevfik Efendi yayımlamış olduğu Kokonoz ve Akbaba isimli mizahi gazetelerde yer alan hiciv şiirleriyle edebiyatımızın Kıbrıs boyutunda en önemli hiciv şairlerinden biri olmuştur. Kıbrıs’ta yergi (hiciv) şiirin önemli isimlerinden Ahmet Tevfik Efendi’nin aşağıda yer alan şiiri, 29 Aralık 1906 tarihli Mirat-ı Zaman gazetesinde yayımlanmış ve şairimiz bu şiirinde mübarek Ramazan’ın başlamasıyla şehirde yani Lefkoşa’da yaşanan değişiklikleri mizahi ve eleştirel bir dille topluma sunmuştur.

TEŞEKKÜR OLUNUR

“Ramazan geldi kapattı der-i meyhâneleri*

Derleyip topladı hep câmi’e mestaneleri*

Bu mübarek aya Hakk verdi o rütbe bereket

Ki doyurdu miskinleri*  cingâneleri*

Senede bir gece olsun kokusun duymaz iken

Türlü tatlı ile dolu fukâra* hâneleri*

Bu Şeher’de* o kadar çok niâm-ı gûnâgûn*

Doyar elbet yese kelbler* daneleri*

Gurre-i ıyd* edilince fakat inbat* eyvâh

Yine meyhanelerin başlar o mestâneleri”

 

Ahmet Tevfik Efendi Divan Edebiyatı nazım biçimlerinden gazel tarzında yazdığı bu şiirinde ramazan temasını başarılı bir şekilde işliyor. Şiirin giriş kısmında ramazan gibi mübarek bir ayın gelmesiyle meyhanelerin kapandığını, ramazan camilere insan topladığını ifade ediyor.

İkinci beyitte Allah’ın bu aya büyük bir rütbe ve kıymet verdiğini, bu ay ile birlikte büyük bir bereketin ortaya çıktığını, bu bereketle yoksul ve acizlerin doyurulduğunu söylüyor.

Akabinde fakir fukara ve garip gureba evlerinin soğuk odalarının bu ayla birlikte ramazanın bereketiyle tatlı ve türlü nimetlerle donandığını söylüyor.

Bu şehirde ifadesiyle Lefkoşa şehrini kasteden şair, bol miktarda zengin nimetlerle dolu ramazanın bereketinden köpeklerin bile nasibini aldığını belirtiyor.

Ve son beyitte de şair bu güzelliklerin, bu bolluk ve bereketin Bayram gününün gelmesiyle bitecek olduğundan “eyvah!” diyerek üzüntüsünü dile getirirken; ramazanın bitmesiyle eski düzenin tekrar geri döneceğini üzüntüyle ifade ediyor.

Şairin bu gazelle bir bütün olarak ramazanın girdiği ve estirdiği bereketli havanın geçici olduğunu eleştirel bir dille ifade ediyor. Bütün bu bolluk ve bereketi ramazan ayına bağlayan şair, bu kutsal ayın sona ermesiyle birlikte her şeyin eski haline döndüğünü eleştirel bir tavırla aktarıyor. Şiir, ramazan ayının gelmesiyle başlayan yardımlaşma hissiyatının tüm yıla yayılmasının gerektiğini yani sadece bir ayla sınırlı kalmasını eleştirdiği günümüzde yönük bakış açısıyla da dikkat çekiyor.

Bugün belki ramazanın gelişiyle yaşanan değişikliklerin sebepleri farklı; ramazanın estirdiği havanın tüm kesimlerin etkilendiğini söyleyebiliriz. Gönül ister ki ramazanın getirdiği ve estirdiği tüm değerler şairin dediği gibi tüm yıla yayılsın, günümüzü ve hayatımızı ramazan coşkusuyla sürdürelim. Bir temenni olmasından öte bir dua niyetiyle âmin diyelim…

  1* Meyhane kapısı.

  2* Sarhoş gibi kendinden geçmişcesine.

  3* Fakirleri.

  4* Hindistan’dan çıktıkları söylenen dünyanın değişik yerlerinde göçebe olarak yaşayan bir topluluk ve bu topluluktan olan kimse.

  5* Fakirler.

  6* Evleri.

  7* Şehirde (Lefkoşa’da)

  8* Türlü nimet..

  9* Köpekler.

10* Taneleri.

11* Bayram günü

12* Biter.

YARARLANINAN KAYNAKLAR:

1 Fikret Türkmen ve Mustafa Yeniasır, Kıbrıs Türk Edebiyatında yer alan mizahi şiirler üzerine bir değerlendirme , Türk dünyası incelemeleri Dergisi/journal of turkish world studies, cilt vııı, sayı 1, sayfa 179-187, İzmir 2008.

2 Kıbrıs Türk Edebiyatı 2. Kitap (KKTC MEB 10. SINIF DERS KİTABI)

3 Kıbrıs Türk Kültüründe Unutulmaya Yüz Tutmuş İlklerin Adamı: Ahmet Tevfik-Uzm. Çağın. Zort (M.A