Hamamlarımızın birer şifa kaynağı olduğu hepimizce malum. Selçuklulardan günümüze kadar uzanan ve her birinin bir şifa merkezi olduğu bilinen hamamlarımıza ne kadar gidebiliyoruz?

Asırlar boyu insanlarımıza hizmet veren ve hala Selçuklu ve Osmanlıdan bize yadigâr kalan bu güzel mirasımızı adeta unutmuş gibiyiz. 

Yurt dışından kalkıp ülkemize gelen turistler bile bu şifa kaynaklarına gitmeden ülkemizden ayrılmadığı gözlenmektedir. Yabancıların yoğunlukla hamamlarımızı neden tercih ettiğine gelince; onlar hamamların şifa kaynağı olduğunu belki de bizden daha çok bildiklerindendir.

Kış ayların da yaşadığımız soğuk algınlığı ve gribal hastalıkların bir numaralı şifa kaynağı olan hamamlarımız aldığımız ilaçlardan daha çok işe yaradığını bilmeyenimiz yoktur. 

Hamamda sıcacık göbek taşına sırt üstü veya yüzükoyun yatıp vücudumuzdaki anti toksinleri terleyerek atıp şifa bulduğumuzu unutmayalım. Ter atıp kese yaptırıp yıkanarak bütün halsizliği üzerinizden attıktan sonra giyinme yerinde bir de limonlu bir ıhlamur içip hastalığınızdan kurtulmanın mutluluğunu yaşamak ne kadar güzel bir iştir değil mi?

Günümüzde hemen her evde banyo var. Ancak banyoların hamamlar kadar sıhhatli ve şifa kaynağı olduğu söylenemez. Evinizde her gün bonyo yapmış olsanız bile hamamın verdiği rahatlığı, şifayı ve tellakların adeta birer masör gibi masaj yaparcasına keselediğini kim yapabilir? 

Eskiden şahsen ben çok sıkça hamama giderdim. Ancak bu alışkanlıklar zamanla kaybolup gidiyor. Son zamanlar da Bayramlardan bayrama dönüşen bu güzel alışkanlık maalesef unutulmaya yüz tutu...

Oysaki Atalarımız İslamiyet’in temelini oluşturan temizlik konusunun ne kadar önemli olduğunu çok iyi bilmektedirler. Bu yüzden gittikleri her yere önce hamamları yaptırtıp ardından diğer hizmetleri yaptıkları tarihimiz de yer almaktadır.

Medeniyetimizin kuşaklar boyu süre gelmesi de temiz toplum olma yolundan geçtiği muhakkaktır. Avrupalının hamam kültürü olmayışı onlar için büyük bir eksiklik olduğu apaçık ortadadır. Nedenine gelince; ülkemizi ziyarete gelen Avrupalı turistlerin hemen hepsi ülkemizin birçok İlinde yer alan hamamlarımızı ziyaret edip, bu şifa kaynağı hamamlarımızda yıkanmanın ve tellaklar tarafından arınmanın mutluluğunu yaşamaktadırlar.

Evlenme çağına gelip evliliğe ilk adım atıldığında, kadınlar adetlerimizden olan gelin hamamı yaparlar, hamamda çalgı çengi oynar, meyveler yerler gelin olacak kız da kendilerini burada gösterip sağlamlığını burada ispat ederlerdi. Ama şimdilerde bu âdetin de maalesef yok olup gittiğine tanık oluyoruz.

Umarım bizler eskisi gibi hamama gitme alışkanlığımızı ve gelin hamamları adetlerimizi yeniden kazanıp bu şifa kaynaklarımızı doldurmaya devam ederiz.

İlçemiz bu konuda aslında çok il ve ilçeden ileride. İşte kaplıcalar diyarı Oylatımız var. Belki birçoğumuz parmaklarımızın sayısı kadar az gitmişizdir oylat kaplıcalarına. Böylesine şifa kaynağımız olduğu halde neden gitmeyiz? Bunu anlamak gerçekten çok güç. Bakın Ülkemizin birçok bölgesinden ve hatta yurt dışından bu güzel doğa harikası Oylat’ı ziyaret ederken bizim burnumuzun dibinde olan bu kaplıcayı görmememiz gerçekten çok acı. Bakın kış ayları kapıda bu sağlıklı hamam ve kaplıcaları ihmal etmeyip alışkanlık haline getirmemiz gerekir. 
     Sağlıklı ve şifa dolu günler dileği ile…