Değerli okurlarım hatırlarsanız geçen yıl bu sütunlardan yayınladığım “Memleketimden İnsan Manzaraları” konulu yazımda insanlarımızın hala inatla çevreyi kirletmekten geri kalmadıklarını görüyorum.       
Hatırlarsanız. Bir evin duvarına adamın biri şöyle bir yazı yapıştırmıştı: “Buraya çöp döken eşektir!” diye. Bu yazıya rağmen çöp döken bir bayan vatandaşın rahatlığından bahsetmiştim. Bakıyorum bir yılda değişen hiçbir şey yok. Hani bir laf var ya: “Bu kuralsızları nerede bıraktıysam hala orada otluyorlar.” İşte öyle bir şey!
     Aklıma gelmişken, Sizlere bir fıkra anlatmak istiyorum. Eminim bu konuya çok yakışacak:
     Ruh ve sinir Hastalıkları hastanesi bahçesinde her gün bahçedeki banklardan birinde bir deli oturup avucunda çekirdek varmış gibi çitleyip kabuklarını da bankın üzerine itina ile koyuyormuş. Yeni göreve başlayan Doktorlardan biri de bu deliyi odasında ki pencereden takip edip, bu adamın ne yaptığını merakla izliyormuş. Başhekim doktorları ziyaret ederken, bu doktorun da odasına girmiş. Doktorun pencereden dışarıyı izlediğini gören Başhekim:
     “Delikanlı nereye bakıyorsun böyle? İçeri girdim öylesine dalmışsın ki beni fark etmedin bile.”
      Doktor arkasını dönüp, Başhekime, bankta oturan deliyi işaret ederek: 
     “Şu bankta çekirdek yiyormuş gibi yapan adama bakıyordum hocam.” 
      Başhekim gülerek doktora: 
     “Haydi, gel seni onunla tanıştırayım. Böylece merakın giderilmiş olur.” Der ve aşağı bahçeye inerler. Delinin yanına gelip, Başhekim deliye:
     “Ne yiyorsun oğlum?” der. Delibaşını kaldırıp:
     “Çekirdek çitliyorum doktor bey. Sizde istermisiniz?”
     Başhekim hiç istifini bozmaz: 
     “Tabi isteriz oğlum.”
     Deli sanki cebi çekirdek doluymuş gibi elini bacağına atıp avucu doluymuş gibi yaparak Başhekime uzatır:
     “Buyurun doktor bey. Ama sakın çöplerini yere atmayın. Sonra külahları değişiriz haa…”
     Genç doktor hayretle deliye sorar:
     “Kabukları yere dökersek ne olur?”
     Deli kaşlarını çatıp cevap verir:
     “Delimisin be adam? Ne olacak her yeri B.. götürür!”
     Genç Doktor bu defa Baş Hekime dönüp:
     “Hocam bazen düşünüyorum da, buradakiler mi deli? Yoksa dışarıda çevreyi kirletenler mi?”
     Bence Çevremizi temiz tutmamız için deli olmak gerekmez sanırım… 
     Oysa sağa sola savurduğumuz çöplerin sadece çevre kirliliğini ve görüntüyü bozduğunu söyleyemeyiz. Aynı zamanda bu kirlilik sağlığımızı da olumsuz yönde etkilediğini bilmemiz gerekir. Peki, bütün bunları bildiğimiz halde neden hala inatla bu kötü alışkanlığımızdan vaz geçmiyoruz? 
     Siz kuralsızlar evlerinizde halının ortasına hiç izmaritinizi atıyor musunuz? Veya yediğiniz kabuklu yemişlerin (Çerez)’lerin kabuğunu halının üzerine veya odanın her yerine savuruyor musunuz? Hele, hele evde yine halının ortasına tükürdüğünüz oluyor mu?
     Şayet bütün bu anlattığım çirkinlikleri evinizde yapmıyorsanız, neden dışarıda cadde ve sokaklarda yapıyorsunuz? Dinimizin üzerinde hassasiyetle durduğu temizlik kurallarına neden uymuyorsunuz? Şöyle çıkıp birkaç metre yürüyün her yer çöplük gibi. Bu çöplerden acaba kaçta kaçımız rahatsız oluyoruz ve sağa sola izmarit v.s. atanları neden uyarmıyoruz?
     Bir deli mantığı kadar aklımız yoksa o zaman toplumumuzda bir hastalık söz konusudur demek. Ve bu hastalığa nasıl bir teşhis konulur bunu da uzmanların görüşlerine arz ediyorum…