Dün İnegöl Belediye Başkanı Sn. Alper Taban, kurmaylarıyla beraber medya mensuplarıyla buluştu. Toplantıya bizzat bende katıldım. Toplantıda yaklaşık 40 dakika boyunca yaptıkları ve yapacakları çalışmaları anlatmaya çalıştı. Özellikle belirtmek isterim ki çiftçilere yönelik yapmayı planladığı soğuk hava deposu projesinin çok yerinde bir karar olduğunu belirtmek lazım. Toplantıda ayrıca beni en çok heyecanlandıran şeyin İnegöl alt yapısının ve içme suyu projesinin Büyükşehir Belediyesi kanalıyla 2-3 yıl içinde bitirilmesinin hedeflendiğini söylemesi oldu. 

3,5 yıl belediye başkan yardımcılığı ve 2 yıldır da belediye başkanlığı yapan başkan Alper Taban bizlerden ilçeye yönelik fikirler belirtmemizi istedi. Kendisine de toplantıda aktardım ancak yıllardan beri sürekli savunduğum ama yerel yönetimlerin her nedense bir türlü dikkate almadığı ya da cesaret edemediği bazı proje önerilerimi bir kez de köşe yazısıyla yenilemek istiyorum.
Her ne kadar köftesi, kaplıcalarıyla ün salmış olsa da, İnegöl’ün en önemli gerçeği mobilyadır.
İstihdam dostu olan bu sektörle yapılan ihracatlar nedeniyle dünya genelinde girmediğimiz ülke neredeyse yok gibi. 

110 ülkeye ihracatın yapıldığı kaç şehir var Türkiye’de ?
Ancak bu rakam bizi aldatmasın. Her ne kadar gururlanarak  İnegöl’ün Türkiye’nin mobilya başkenti olduğunu söylesek de, sektörel bazda bir çok sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu da ifade etmek lazım.
Küçük ölçekli üretim sahalarında olağanüstü hikaye yazan mobilyacılarımız bana göre İnegöl’ü istihdam anlamında hep ipten alıyor.
Bakınız Türkiye’de ki işsizlik rakamlarına, ya da il il inceleyin işsizlik rakamlarını… Sonra birde İnegöl’e bakın..
Deli cesaretinde olağanüstü bir organizasyona imza atan mobilyacılarımız bugüne kadar hep İnegöl’ü besledi. Ancak İnegöl onları ne kadar besledi derseniz işte o tartışmaya açık..
TUİK’in rakamlarına ve geçtiğimiz günlerde İnegöl’le ilgili hazırlanan bir tanıtım videosunda İnegöl mobilya sektöründe çalışan işçi sayısının 30 binin üzerinde olduğu görülüyor. Hane ortalamasını 4 olarak sayarsak, 100 binin üzerinde insan mobilya sektörü sayesinde ekmek yiyor. 
Mobilya sektöründe ki işçilerin refah düzeyleri incelediğinde diğer sektörlere oranla daha iyi olduğu da görülüyor. Peki bu sektöre hizmet eden işverenlerin refah düzeyine bakarsak nasıl bir tablo orta çıkar ?

Son yıllarda yaşanan ekonomik durağanlık sektörde ciddi anlamda kendini hissettirmiş durumda.. Üreticiler geleceğe dair bir varsayımda bulunamıyor.  Dile dökemedikleri o kadar çok şey var ki anlatmakla bitmez. Bazı firmalar kapılarına kilit vururken, bazıları konkordato ilan etti. Her ne kadar kısmi de olsa bu rakamlar, ekonomide canlanma yaşanmaması durumunda sayılarının artması içten bile değil..
Fuarlara ümit bağlayarak İnegöl’de mobilyayı geliştiremezsiniz. Eğer İnegöl bir mobilya şehriyse, mobilya sektörünü beseleyecek projelerin hayata geçirilmesi lazım.

Peki nedir bu projeler?
İnegöl’e ve dolayısıyla mobilya sektörüne yapılacak en büyük yatırım, şehre insan girişinin sağlanmasıdır. Yani yerli ve yabancı turistlerin İnegöl’e gelmesi için bir bahanenin oluşturulmasıdır.
Bakınız hem vallahi hem billahi size söylüyorum. İnegöl’ün coğrafyası kadar güzel bir coğrafya çok az yerde var. Ama biz bu coğrafyayı satamadık.

Dubai’de adamlar çölde safariyi dünyaya sattı. Yada DAVOS dedikleri küçücük bir kasabayı dünyaya pazarladılar. Bu kadar yeşilliğin, bu kadar enfes bir doğanın sahibi olan İnegöl’ü biz niye pazarlayamıyoruz ?

Emin olun eğer bu doğa cenneti başka bir ülkede olsaydı, bugün orası dünyanın en çok turist çeken yerlerinden biri olurdu.
Aslında Türkiye’de örnekleri var. Karadeniz bölgesi de coğrafi açıdan bizim İnegöl’le benzer özelliklere sahip. Ayder Yaylası ve Uzungöl’ü öyle bir pazarladılar ki duymayan kalmadı.  Paralı Arapların gözdesi haline gelen bölgeye yerli yabancı milyonlarca turist yağıyor. Resmen para akıyor bölgeye..
Orada durumu bozuk bir kişi bile bulamazsınız. Kuaföründen, bakkalına herkes ciddi gelirler elde ediyor. Bölgede ki tüm köyler akın akın gelen turistler nedeniyle gelişmiş.
Ben Kurban bayramında dolaştım buraları. Bir çok yere yoğunluk nedeniyle giremedim. Kilometrelerce araç kuyruğu var.
Bizimde Oylat-Hilmiye, Oylat- Alaçam, Mezit, Arapoturağı ve Uludağ yamaçlarında ki on’larca köy ve yayları keşfedilmemiş turizm bölgeleri. 

Ne yatırım var ne de gören var..
Düşünsenize bu bölgelere, cam seyir terasları, rafting alanları, camping alanları, bungalow tatil köyleri, cam köprüleri yaptığınızı..
Düşünsenize her yıl yüzbinlerce insanın İnegöl’e geldiğini..

Mobilyacısından, köylülerine kadar her insanın gelen ziyaretçiler nedeniyle kalkındığını..
Bugüne kadar hep mobilyacılar İnegöl’e insan taşıdı, şimdi sıra yerel idarecilerde..
Bence İnegöl’ün bir hikayesi olmalı.. Bana göre de bu hikaye hep savunduğum turizm hikayesi olmalı..

İnegöl kabuğundan sıyrılmalı, İnegöl’e yeni heyecanlar kazandırmak lazım. Ancak bu hikayeyi yazmak içinde heyecanlı insanlar lazım..
İnegöl’de yaşayan bir gazeteci olarak yineliyorum..
Gerek Sn. Alper Taban’a gerekse de AK Parti İlçe Başkanı Sn. Mustafa Ersan’a seçimler öncesine fikirlerimi ve önerileri sundum. Hatta bir kitapçık halinde başkan Alper Taban’a makamında ilettim.
Sayın başkanla birkaç kez oturup sohbet ettiğimizde projeleri beğendiğini ifade etmişti. Mesele projelerin beğenilmesi değil, beğenilenlerin yapılabilir hale gelmesidir.
Son zamanlarda İnegöl’ün bazı STK Başkanları ve iş dünyası temsilcilerinden belediyeye ilişkin ümitsiz yorumlar duyuyorum. Hatta parti içinde bile homurdanmalar var.
Ümitsiz olmaya gerek yok.. Mesele İnegöl’ün ihtiyaçlarını doğru bir şekilde aktarabilmek ve kamuoyu oluşturarak yerel idarecileri cesaretlendirmektir.

Vatandaşlarımıza “İnegöl Belediye’sinin ilçeye kazandırdığı en büyük proje nedir?” sorulduğunda, her yüz kişiden 50’si hala Kültürpark, diğer %50’lik kesim ise, arıtma tesisi, botanik park ve hal binası diyorsa şapkayı önümüze koyma vakti gelmiştir.
Belediyenin kasası boşsa, o parayı bulacak projeler geliştirilmeli..
Hükümet AK Parti, Büyükşehir Belediyesi AK Parti  ve İnegöl Belediyesi AK Parti’deyse  ve hatta AK Parti’nin en büyük kalesi Bursa ise, AK Parti İl Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı İnegöllüyse, “paramız yok” bahanesi kabul edilebilir bişey değil..

İnegöl tarihinin en büyük piyangosu İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban’a vurmuştur. 
Eğer bu piyango bana vursaydı ben kapı kapı dolanır, gerekirse İnegöl için dilenir ama o paraları bulurdum. Kapıdan kovsalar , o kapıda yatar istediklerimi almadan gitmezdim.
İnegöl tarihinin bana göre en büyük projesi Mobiliyum’dur. Ve bu projeyi de mobilyacılar yapmıştır. Şimdi büyük düşünme, mega projeler yapma zamanıdır.
Bugüne kadar İnegöllüleri, İnegöl’ün gerçek sahipleri besledi. Şimdi sıra yerel idarecilerde..

İnegöl Kaymakamından, milletvekiline, belediye başkanından, muhalefet parti ve STK’larına kadar herkesin bu İnegöl’e sahip çıkmaları gerekiyor. 

He defasında söylüyorum Yap-İşlet-Devret modeliyle bir çok proje hayata geçirebilir. Özellikle turizm alanına yapılacak çalışmalar sonrası başta mobilya olmak üzere bir çok sektör şahlanacaktır. Bunların başında İnşaat ve Hizmet sektörü de yer alıyor.
Eğer bir yerde ekonomik refah varsa, o şehir gelişir. Bu refahı sağlayacak olanlarda bu şehri cazibe merkezi haline getirmekle yükümlü olanların görevidir. Saygılarımla..