Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla!

Aziz okuyucularım. Sizleri selamların en güzeli olan Allah’ın selamıyla selamlıyorum.

Selem la başladığım bu yazımda selamın ne anlamlara geldiğini, İslâm ile bağının ne olduğunu, İslâm nedir sorusunu yüce kitabımız Kur’an’a göre cevaplandırarak yazımıza devam edelim İnşallah.

Selam barış ve esenlik dileği, teslimiyet, selamet, güvenlik ve her türlü yapılardan uzak olma hali. Dar’us Selam; Cennet yurdu. Kullarını bütün tehlikelere karşı koruyan, selamete çıkaran (Allah) demektir. Selam İslâm ve Müslüman birbirinden ayırmayan üçlüdür.

İslâm inanç sisteminin adıdır. Müslüman ise, İslâm inanç sistemine bağlı olan kişiye verilen isimdir. Müslüman kendi iradesi ile bilinçli bir tercihe dayalı olarak kendini Allah’a teslim eden kişi demektir. İslâm; Allah’a kayıtsız şartsız teslim olanların dini demektir. İslâm, Silm, (Barış) teslimiyet. (Allah’a kayıtsız ve şartsız teslim olma) Selamet, (ebedi kurtuluş) anlamlarına gelir. Bu üçünü birden içeren tarifi şöyle yapabiliriz: İslâm, dünyada barışı / simli ve ahirette ebedi kurtuluşu / selameti sağlamak için Allah’a kayıtsız şartsız bağlanma / teslimiyet yoludur.

İslâm, kelimenin tam anlamıyla barışı, Müslüman ise, bu barışı içinde yaşayan ve dışında yaşatan bir barış gönüllüsü demektir.

İslâm, insanlığın değişmez değerlerine verilen ad; insanlığın tüm zamanlarında ki ortak doğrularını içinde barındıran yol; Allah katında makbul hayat tarzıdır. “Şüphesiz Allah katında din İslâm’dır.” (Ali İmran 19.) Allah’ın rızası olduğu din budur.

“Bu gün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.” (Maide 3.)

İslâm, ahlâk inanç, ibadet ve insan ilişkilerine dair kurallar ile bütüncül bir sistemin adıdır. “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslâm’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o size apaçık bir düşmandır.” (Bakara 208.) Her Müslüman İslâm’ı bütüncül bir hayat tarzı olarak uygulamak durumundadır. “yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Artık sizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezil olmaktan başka bir şey değildir. Kıyamet gününde onlar azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Çünkü Allah, yaptıklarınızdan habersiz değildir.” (Bakara 85.)

İslâm, insanın iyiyi ve kötüyü özgür olarak seçme iradesinin olduğunu kabullenenlerin yoludur. “Gerçek şu ki: Biz ona doğru yolu gösterdik. İster inanır, ister inkâr eder.” (İnsan 313.)

İslâm, tüm Resullerin tebliğ ettiği ortak değerler ve doğruların adıdır. Müslüman’a ismini Allah vermiştir. Bütün Resuller Müslüman olduğunu tebliğ etmiş, başka isimlerle anılmayı kabul etmemişlerdir. “Allah uğrunda, O’na yarışır biçimde mücadele (Cîhad) edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah, sizi daha önce, hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Resul (Elçi) size şahit olsun (Örnek olsun.) Siz de insanlara şahit olasınız. Artık namazı doğru kılın, zekât’ı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!” (Hacc 78.)

İslâm, en geniş anlamıyla, Allah’ın kâinatı yönettiği sistemin adıdır. Kâinatta ki, muazzam nizam ve sistemin göstergesidir. Varlıkların uyumu, onların teslimiyeti olarak anlaşılır. “Sonra o duman halinde ki göğü şekillendirdi. Ona ve yeryüzüne. Her ikiniz “İsteyerek ya da istemeyerek” gelin dedik. İkisi de “İsteyerek geldik dediler.” (Fussilet 11.) “Otlar ve ağaçlar (Allah’a) boyun eğdiler. (Rahman 6.)

Müslüman, Allah’a kayıtsız şartsız teslim olma yolu olan İslâm’ı hayat tarzı edinen her kişinin adıdır. Bu yolda hem kendi iç dünyasında barış ve huzuru, hem de dış dünyasında barış ve huzuru oluşturmak için, özgür iradesi ile kendisini Allah’a teslim eden kişidir. Canının istediğini değil, Allah’ın istediğini uygulayandır. Tek Allah’a iman eden ve onun emirlerini pazarlıksız uygulayan kişidir. Kişinin Müslüman olması insanın Allah’a bir lütfu değil, bilakis Allah’ın insana lütfudur. “Müslüman olmalarını bir lütufta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar. De ki: Müslüman olmanızı bir lütuf gibi bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz sizi imana erdirmesinden dolayı Allah size lütufta bulunmuş oluyor. (Hucurat 17.)

Değerli okuyucularım! Kur’an İslâm’ın tartışmasız bir numaralı kaynağıdır. Her Müslüman, Kur’an’ın kaynağının ilahi olduğuna, içinde kuşku olmayan vahiy olduğuna iman eder. Kur’an Hz. Muhammed’e (s.a.v) “Sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin:” (Şûrâ 52.) der. Hz. Muhammed’de dinini ve imanını, Kur’an dan (vahiy’le ) öğrenmiştir. Müslüman da dinini ve imanını en doğru olarak bu kitaptan öğrenecektir. Bu kitap çok açık, Allah tarafından kolaylaştırılmış, akıl sahipleri (düşünenler) için en doğru yola götüren eşsiz bir kitaptır. Resulullah’ın hayatı, en güzel örnekliği yine o kitaptadır. Sahabenin Hz. Aişe’ye Resullah’ın ahlâkını sorduklarında: “Siz hiç Kur’an okumuyor musunuz?”  diye cevap vermesi bizim Kur’an’a nasıl bakmamızı öğretiyor. Prof. Dr. Mehmet Görmez hoca, son yıllarda hep bu mesajı vermiştir. “Sağlıklı bir din eğitimi, kâinatın ayetleri ile kitabın ayetlerini ayırmayan akıl ile vahiyi karşı karşıya getirmeyen, din ile hayatı arasında doğru ilişki kurabilen eğitimdir.” Sözü, bizimde son sözümüz olsun. Allah’a emanet olun…