Sevgili okurlarım;

İnsanoğlu sevgi ile yaşar. Sevgi olmayan yerde saygı, şefkat, merhamet, vicdan gibi unsurlar yok demektir. Bizler sevgiyi bir gün ile sınırlayamayız.

Şöyle duvarlarınızda asılı olan takvimin sayfalarını teker, teker çevirip bir bakınız. Yaprakları çevirdikçe çevirdikçe gözümüz mutlaka kutlamak için bir güne çarpar, şu günü, bu günü ve bırakın bu günlerin önemi veya manasını işin ucunda bir de hediye yok mu işte bu beni hayli düşündürmekte. Neden bu özel ve anlamlı günlerde hediyeler alınır? Ve neden sadece bu günlerde anneler, babalar, kadınlar ve bir de sevgililer hatırlanır? Ben buna bir türlü anlam veremiyorum.

Kadınlarımıza bu modern çağda bile şiddet uygulayan hitler kafa yapısına sahip, şiddete meyilli insanlarımız varken, nasıl bir sevgililer gününden söz edebiliriz? Bu türde kişilerin sevgiden ve insanlıktan nasibini almamış tavırlarını gözümüz önüne getirdiğimizde sevginin ve aşkın ne kadar hafif ve banal kaldığını görmekte zorluk çekmeyiz.

Hemen her gün istisnasız televizyon haberlerinde bir kadına şiddet olayına rastlamamamız mümkün mü? Kadınların bizlere Allah´ın bir emaneti olduğunu unutmuşçasına onlara şiddet uygulamamız ne kadar yanlış bir içtihat olduğunu ortaya koymuyor mu?

Kimimiz bizleri dünyaya getiren analarımıza el kaldırıp, onlara gaddarca ve zalimce muamele yapıyor, kimimiz ise eşimizin gazına gelerek o kıymetli varlığımızı bir huzurevine adeta bir eski eşya gibi atıyoruz. Bazı geri zekalılarımız platonik aşk yüzünden gencecik, hayatının baharında kaç genç kızımızı kurşunluyoruz.

Doğu´da yaşanan olaylara göz attığımızda, yaşı küçücük okul çağındaki onca kızlarımızı kendinden kat ve kat yaşlı erkeklere zevce olarak sunuyoruz? Milenyum çağında hala böylesine cahil bir toplumun yaşadığını hayretle izlerken kanlarımızı donduran bu olaylar karşısında nasıl bir sevgililer gününden söz edebiliriz?

Şimdi bir de madalyonun diğer yüzünden söz edelim!
Sevgililer Günü lafta değil, yürekte olması gereken ve bir gün önce eşini veya sevgilisini rencide edip ertesi gün elinde bir hediye ile ona kur yapan biri olmaktansa, hiç hediyeye gerek kalmadan ona sevgimizi göstermenin en güzel tarafı onu hoş tutmak olmalıdır. O savunmasız ve sevgiye muhtaç olan kadınlarımız için en büyük hediyemiz bu olmalıdır.

Öte yandan bu günleri çarpıtıp işi değerli hediyelere dönüştüren ticari mantığın kurbanı olmamak için ille de bir hediye gerekli diyorsanız, sevdiğinize bir tek gül almanız bile yeter de artar. Neredeyse on beş günden beri Sevgililer Günü için televizyon reklamlarında milyonlar verilerek yapılan reklamların haddi ve hesabı yok gibidir. 3000´ne 5000´ne tek taş, üç taş pırlanta yüzük reklamlarını izleyen bir çok vatandaşımız neredeyse aylığının üç katı maaşlara satılan bu takılara gözleri yaşlı bakarken, kimin böylesine israf içinde olduğunu merak etmekten kendimizi alamamaktayız.

Çelişkiler ile dolu bir hayatı yaşadığımız muhakkak. Her fırsatı değerlendirip bu işi maddiyata dönüştüren zihniyete dur dememiz gerekir. Kapitalist mantık ile hareket etmek bizim bu temiz toplumumuza yakışmaz. Dinimiz bile böyle bir israfa şiddetle karşıdır. Alırken değeri olan bir takının, sattığınızda hiçbir değeri yok ise bu aynı zamanda israftan öte haramdır.

Bizler bırakalım şu gününü ve bu gününü sevgiyi göstermenin o kadar çok yolu varken israfa ve harama yönelmenin ne lüzumu var?
Mutlu ve sevgi dolu nice günlere…