İnsan bir yerde fazla bulunursa veya bir yeri sürekli ziyaret ederse mutlaka altından bir çapanoğlu çıkar.

Bu yüzden söylenmiş bir özlü sözün doğruluk payı çok büyüktür! “Tebdil’i mekânda hayır vardır!” Peygamber Efendimiz bile Mekke’den Medine’ye göç ederek, mekânı değiştirmiştir.

Birçoğumuz bir yerde ikamet ederken orada işleri iyi gitmeyince başka bir yere giderek işini orada yapar. Eğer burada da işi rast gitmiyorsa bir başka ile veya ilçeye giderek nasibini orada arar.

İşte bu yüzden Tebdil’i mekânda hayır vardır denir.

Bir başka güzel bir özlü söze gelince: “Çok muhabbet tez ayrılık getirir!” sözü de bizlere çok şeyler anlatır!

Çok sevdiğiniz candan arkadaşınızla fazlaca birlikte olduğunuzda da mutlaka bir gün onunla kötü olursunuz. Bu yüzden büyüklerimizin sıkça kullandığı ve gerçekten doğru olan sözlerden biridir bu!

Sevdiğiniz bir yerden veya bir mekândan ayrılmak sizi üzmüş veya incitmiş olsa bile bu mekânı ve dostları bırakmak en makbulüdür.

Çünkü insanoğlu çiğ süt emmiştir. Birileri sizin samimi davranışlarınızı görmezden gelip hemen ona bir kulp takıp dedikoduya başladı mı işin tadı tuzu kaçıverir!

Siz isterseniz ağzınızla kuş tutun mutlaka yaptığınız hayırlı ve iyi işleri bir menfaat veya bir çıkar amacı ile yaptığınızı sanırlar.

Ben sürekli söylerim: “Biz ve bizim gibi hüsnü niyetli kişiler, hakkımızda düşünülen menfaat ve çıkar ilişkilerinin olduğunu sanıp sürekli laf vurarak arkanızdan birilerine dedikodu yaparak sizin iyi niyetinizi baltalamaya çalışırlar!”

Şimdi diye bilirsiniz ki:

“Zaman böyle! Bütün bu olumsuzluklara aldırış etmemek gerekir!” Ya da:

“Dünya bu kötü düşünceli, fitnecilerle dolu! Aldırma gitsin!”

Burada ne zamanın veya zamanenin nede dünyanın bir suçu var! Biz niyeti ve zihniyeti bozuk insanlar! Bizler suçluyuz! Sürekli öküz altında buzağı arar, kendimize malzeme çıkarmak için iyi niyetli kişileri yerden yere vurur ve bundan da büyük bir haz alırız!

İşte bütün bunları yaşamamak için insan ilişkilerini ileri seviyelere taşımayıp, araya birkaç mesafe koymayı ihmal etmemeliyiz. Ancak ben böylesine katı düşünceye sahip biri değilim. Üstelik sıcakkanlı hemen insanlarla iyi ilişkiler kurarak can ciğer olmayı tercih eden bir yapıya sahibim. Bu samimiyetimi suiistimal eden kötü niyetli kişilere de malzeme çıkarmış oluyorum.

Ne yazık!!!

Oysa insanın ve insanlığın tarifi bu olmamalı!!!

Ne yazık!!!

İyi niyetli ve hayır için çalışan insanlar böylesine harcanmamalı!!!

Ne yazık!!!

İnsanlık kalıbına sığmayan dedikoducu, sürekli gıybet kıran ve bundan zevk alan insanlar böylesine aziz saydığımız yerlerde bu huyunu sürdürüyorlarsa!

Ne yazık!!!

Bir gün bu alemden göçüp, hesap gününü düşünmeyecek kadar bir hezeyan içindeler ise!!!

Ne yazık!!!

Evet, ne yazık demekten kendimi alamıyorum!

Peki, sizce bu kötü huy, insanoğlunun doğasında mı var? Yoksa bir dedikodu tiryakiliği midir bu hal? Gelin bunun adını siz koyun! Birine bir iyilik yapıp ardından arkasından konuşmak hangi anlayışa sığar? Sonra onu gördüğünde hiçbir şey olmamış gibi davranıp ona yeniden iyilik etme teklifinde bulunmak ne anlama gelir?

Benim en çok korktuğum durumlardan biri ise iftiradır! Yüce Rabbim beni böyle bir imtihana tabi tutmasın! Ben bir kez böyle bir durumu yaşadım! Yüce Rabbim böyle bir olayı bir daha bana yaşatmasın!

Yine: Ne yazık!!!

Birinin yapmadığı bir iş yaptı diye, beni de alet ederek o kişiyi uyarmama vesile olan kişinin ne kadar samimi olduğunu söyleyebilir misiniz?

Ne yazık!!!

O kişi de örnek alınacak bir kişi ise!

Ben mi çok sık dokuyup, ince eliyorum? Yoksa düzen mi bunu gerektiriyor? Haydi, gelin gerisini siz düşünün!

Hoşça kalın güzel dostlar!