Oyuncu olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Benim yabancı lisanım vardı. Şişli Terakki Lisesi’nde, Robert Koleji’nde okudum. Ayrıca Almanya’da da tahsil hayatım olmuştu. Almanya, Hildesheim Üniversitesi Güzel Sanatlar Okulu’nda 4 yıl iç mimarlık okudum. Dil biliyordum. Eğer oyuncu olmamış olsaydım Koç grubunda genel müdür olmak isterdim. Benim bütün arkadaşlarım lisan bildikleri için Koç grubunun şirketlerinde genel müdür oldular.

Aileniz oyuncu olmanızı nasıl karşıladılar. Sizi desteklediler mi?

Hayır, o zamanlar, bizim dönemimizde aileler, çocuklarının oyuncu olmalarını istemezler, karşı çıkardılar. Bana da karşı çıkmışlardı. Karşı çıkmalarına rağmen, 1968 yılında Ses Mecmuası yarışmasına katılarak yarışmayı kazandım ve böylece oyunculuk serüvenimiz başlamış oldu.

İlk olarak hangi filmde oynamıştınız?

İlk olarak 1968 yılında yönetmenliğini Bilge Olgaç’ın yaptığı “Öksüz” isimli filmde oynamıştım.
Bugüne kadar kaç tane filmde oynadınız?

Bugüne kadar, toplam olarak 75 tane filmde oynadım.

Siyah beyaz filmlerde de oynamış mıydınız?
Evet, oynamıştım.

Filmlerinizin tamamının negatifleri kopyaları mevcut mu?

75 tane filmde oynamıştım. 18’i siyah beyaz diğerleri renkliydi. Siyah beyaz olanlardan 8 tanesi kayıp 10 tanesi bende mevcut. Renkli filmlerin ise hepsi mevcut.

Sizin için hangi filminiz dönüm noktası oldu?

Fatma Girik ile oynamış olduğumuz “Öksüz” filmi dönüm noktası olmuştu. Sonra “Günah Bende Mi” Türkan Şoray ile. “Kınalı Yapıncak” Hülya Koçyiğit ile. Daha sonra Emel Sayın ile “Feride” ve yine Fatma Girik ile “Dağdan İnme” filmi. Bu beş film benim sinema hayatımda önemli olan filmlerdir.

Kötü adam hiç oynadınız mı?

Hayır. Kötü adamı hiç oynamadım. Hep iyi adamı oynadım. Rollerin tamamında star, iyiyi, iyi adamı oynadım.

Kötü adamı oynamak mı yoksa iyi adamı oynamak mı daha zor?

Bu soruya cevap olarak kötü adamı hiç oynamadığım için bilemiyorum diyeceğim.

Filmlerde eskisi gibi oynayamamak eski bir aktör olarak sizi üzüyor mu?

Hayır üzmüyor. Ben hala çalışıyorum. Şuan iki tane proje üzerine anlaşma yaptım. Bu sene anlaşmasını yaptığımız iki filmi çekmiş olacağız. Bu filmlerden birisi Azerbaycan, İran ve Türk ortak yapımı bir film Filmin ismi “Oklarla Dans” diğeri ise, bizim Türk yapımı bir film, filmin ismi “Babam Ben”.

Ben bu rolü beğenmiyorum, bu rolü taşımak istemiyorum dediğiniz oldu mu hiç?

Evet oldu. Türk sinemasında yüzde doksan filmler mutlu biterdi. Mutlu bitmeyen, sonu kötü biten filmlerde oynamak istemezdim, yoksa film yatar tutmazdı. Bende bu yüzden, böyle filmlerde oynamak istemezdim.

Film çekimleri öncesi oyuncularla buluşarak çalışma yaptığınız olur muydu?

Hayır olmazdı.    

Filmlerinizde hiç dublör kullandığınız oldu mu?

Hayır olmadı. Eski oyuncuların çoğu dublör kullanmamıştır. Eski oyuncular arasında spor ile ilgilenenlerin sayısı epey fazla olduğu için dublör kullanmadılar.

Çok canlandırmak isteyip de canlandıramadığınız içinizde ukde olarak kalan bir rol oldu mu?

Yok olmadı. O günün şartlarında iyi rolleri ve karakterleri canlandırdım.

Keşke hiç oyuncu olmasaydım dediğiniz bir an oldu mu hiç?

Hiç olmadı. Oyunculuğu çok merak ederdim ve oyunculuğa karşı hevesim vardı.

Hakkını verememiş denilen bir filminiz oldu mu?

Yok olmadı. Hala herkes tanıyor herkes seviyor.

İlk olarak kendi filminizi, sinemada izlemiş miydiniz, kendi filminizi hangi sinemada izlediğinizi hatırlıyor musunuz?

Evet izledim. Gala yapıldı. Öksüz isimli filmimi seyrettim. Şan sinemasında, film büyük ses getirdi. Bütün filmlerimin hepsini seyrederdim. İnceleme yapmak için. Seyirciler insanlar beni görmesin diye film başlayınca girer, öyle otururdum. Filmin sonuna doğru ise kırmızı lamba yanarken çıkardım. Seyirciler beni tanımasınlar diye.

Amerika’ya gittiniz mi, Hollywood’u gördünüz mü?

Evet, Amerika’ya 1994 senesinde yaz aylarında gittim. Bir ay kaldım. Hollywood’u gördüm. Akülü motor bisiklette gezdirdiler, boydan boya her yerini gezdik. Çok büyüktü. Kovboy filmlerinin çekildiği yere gittik. Kovboy filmlerinin çoğunda bir kapı olurdu. Oyuncular filmlerdi, kovboy filmlerinin çoğunda kapının önüne gelerek bir tekme atarlardı. Kapı değişik bir ses çıkartırdı, açılıp kapanarak. Bende o filmlerdeki kapının önüne gelerek bir tekme attım. Kapının iki kanadını açtım, onu çok yapmak istiyordum, bende yaptım.

Türk sineması, en çok hangi ülkenin sinemasından etkilenmiştir size göre?

Amerikan sinemasından, Hollywood’dan etkilenmiştir diyebilirim.

Yılların usta tecrübeli aktörü olarak yeni bir filme başlarken hala heyecanlandığınız olur mu?

Gayet tabii. Hiçbir zaman değişmez. Heyecan demek oyunculuk demek heyecansız oyunculuk olmaz.

Türk sinemasından, oyunculuk açısından etkilendiğiniz bir oyuncu oldu mu?

Yani benden önce Muzaffer Tema, Ayhan Işık, Turhan Seyfioğlu vardı, onları seyrederek etkilendiğimiz olurdu. Rahmetli Muzaffer Tema Amerika’ya oyuncu olmak için gitmişti. Bir süre Amerika’da yaşadı. Orda filmlerde oynadığı da olmuştu. Oyunculuk açısından en çok rahmetli Ayhan Işık’tan etkilenmiştim.

Sinemaya kim bir kere merhaba demiş ise bir daha kolay kolay kopamayacağını, ayrılamayacağını söylerler hep, yıllarını bu işe vermiş birisi olarak, size göre bu sözün doğruluk payı var mı?

Evet çok doğru. Bu söz benim için de geçerli yıllardan seri hala sinemanın içindeyim bizde kopamadık. Bu işe, sinemaya gönül veren kolay kolay bir daha ayrılamıyor.

Geçmişe bir özlem duyuyor musunuz, mesela mesleğiniz açısından ilk çıkış yapmış olduğunuz yıllara?

Evet. O günler çok güzeldi. O yılları çoğu insan gibi bende çok özlüyorum ama ne yazık ki o günler bir daha geri gelmeyecek.