Geçtiğimiz günlerde dünya üzerindeki yoksulluk rakamları açıklandı.
Bu rakamların yanı sıra dünyanın en zengin kişilerinin de servetine değinildi.
Bu kişilerin başını çeken isim ise, Microsoft´un patronu Bill Gates oldu…
Bill Gates´in 1 saniyede kazandığı para 230 dolar.

İngiliz araştırma şirketi Oxfam´ın raporuna göre, Bill Gates tüm servetini nakde dönüştürse ve her gün 1 milyon dolar harcasa tüm servetini 220 yılda bitirebiliyor.
Yüzde 2´nin altındaki düşük bir faize yatırsa dahi her gün sadece 4.2 milyon dolar kazanıyor.

Rapora göre dünyanın en zengin 100 kişisinin serveti her gün 700 milyon dolar arttı.

Bu günlük artış bile birçok ülkenin milli gelirinin onlarca kat üzerinde.

Bu kadar bilgi dahi çenemizin yorulmasına yetmiştir diye düşünüyorum.

Bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım.
7 milyar olan dünya nüfusunda 2,5 milyar insan günde 2 dolar kazanırken, 1 milyar kişi ise günde 1 dolar ve altında yaşıyor.
Yani 230 kişinin bir gün boyunca ağır şartlarda çalışarak kazandığı parayı bir diğeri 1 saniyede kazanıyor.

Bir başka deyişle dünyanın yarısı 100 kişiye eşit oluyor.

Zenginlerin her geçen gün daha da zenginleştiği ama buna karşılık yoksulların da daha yoksul hale geldiğini bu raporlar göz önüne seriyor.

Ve bu raporları BM, Dünya Bankası, UNICEF, UNESCO gibi kurumlar dünyanın bu acıklı tablosunu her yıl gözümüze gözümüze sokuyor.

Dünyanın birçok bölgesinde açlık, kötü yaşam koşulları, sağlıksız beslenme, köle gibi çalıştırılan çocuklar, hastalıklar, gelir adaletsizlikleri hüküm sürüyor ve bütün bu olup bitenler raporlarda sadece istatiksel olarak anlam kazanıyor.

Eğer bir refah vergisi getirilse ve milyarderlere yalnızca yüzde 1,5 oranında vergi uygulansaydı en fakir 49 ülkede sağlık bakımına yatırım için para sağlanması halinde 23 milyon insanın hayatı kurtarılacaktı.

İşin yardım boyutuna bakıldığında bu zenginler listesinden pek ismini duyuran neredeyse yok gibi.

Birkaç istisna dışında tabi…
Dünyanın en zengin kişisi Bill Gates ve Facebook´un kurucusu Mark Zuckerbeg çok şaşalı olmayan yaşamlarının yanında Afrika´ya yaptıkları yardımları da gözardı edilemeyecek türden.

Fakat lüks yaşantısıyla, onlarca tır eşliğindeki gezileriyle, altından klozetleriyle meşhur geçen hafta vefat eden Suudi Kral Abdullah ve diğer zenginlerden maalesef ki bu yardımları duymuyoruz bile.
Yardımın gizli olanı makbuldür deyip inşallah yanılıyorumdur.

Dünyadaki açlık ve sefaletin nedeni yoksulları doyuramamak değil, zenginleri doyuramamaktır!
Tıpkı Kral Abdullah örneğindeki gibi…

İlk çağlardan bu yana insanlığın en temel sorunu olan açlık, ne yazık ki üçüncü bin yıla yaklaşırken de insanlığı tehdit etmekte, hızla artan dünya nüfusu doğal kaynakların tükenmesine neden olmakta ve bütün teknolojik gelişmelere rağmen açlık tehdidi hala sürmektedir.

Açlık bugünü ve geleceği tehdit eden ciddi bir sorundur.

Dünya nüfusunun önemli bir kısmı bu sorunla yıllardır karşı karşıyadır.
Açlık, insanlığın uykusunu kaçıran olgulardan biridir.

Dünyanın hiç de azımsanmayacak büyük bir kesimi açlık, yoksulluk, sağlıksız koşullar gibi problemlerle karşı karşıyadır.
Dünya ve özellikle insan hakları ihlalini olmaz yerlerde arayan gelişmiş ülkeler, insanın yaşamı için en temel hakkı olan gıdaya ulaşma hakkı ve açlıkla mücadelede duyarsız kalmaya devam ettikçe problem daha da büyümektedir.

Çünkü gelişen dünyanın ve kullandıkları yüksek teknolojinin hedefi, açlığı önlemek değil, silaha yatırım yapmak, savaş alanları açmak ve ürettiği gıdayı silah olarak kullanmaktır.