İ´lem eyyühe´l-aziz! Yarın seni zillet ve rezaletlere mâruz bırakmakla terk edecek olan dünyanın sefahetini bugün kemâl-i izzet ve şerefle terk edersen, pek aziz ve yüksek olursun. Çünkü, o seni terk etmeden evvel sen onu terk edersen, hayrını alır, şerrinden kurtulursun. Fakat vaziyet mâkûse olursa, kaziye de mâkûse olur. 

Bediüzzaman Said Nursi 

Mesnevî Nûriye

Bu hakiketten kalemine gelenler!

Bil ey aziz!

Yarın, yani ahirette seni zillet ve rezaletlere, pişmanlığa, azaba arz ederek,  karşı karşıya bırakarak,  seni terk edecek, sana arkadaş olmayacak, senin yüzünü güldürmeyecek olan dünyanın sefahetini (fani günahlı zevklerini) bugün şimdi şu imtihan dünyasında büyük bir şeref duyarak, tam bir izzetle terk edersen ve helal dairedeki keyfi kâfi görürsen… 

Mesela; Tesettür gibi tesettürünü büyük bir izzet ve şerefle kuşanırsan, uçacan, kaçacan diyenlere rağmen takvayı yaşarsan, hu mu çekiyorsun diyenlere rağmen ehl-i zikir olursan, bu zamanda da olur mu diyenlere… “Zaman değişse de ölüm değişmiyor” diyerek hakikati ikrar edip tatbik edersen. Fani insanların fena isteklerini, fena bulacak nefsinin fena arzularını bugün,  evet tam bir izzet ve şeref duyarak terk eder ve güzeli yaparsan; Yarın yani ahirette pek aziz ve yüksek olursan. Aslında sadece ahirette değil, dünyada dahi öyle olursun. 

Çünkü seni zillete, rezalete, pişmanlığa bırakmakla terk edecek olan günahlar seni terk etmeden sen onları terk ettin ve helal daireyle yetindin. Hayrını aldın, şerrinden kurtuldun, terk ettiğine sevindin. Sevindiğine sevindin. 

Eğer vaziyet, eğer durum bunun aksi olursa, yani; “Bu dünyaya bir daha mı geleceğiz,   gençliği yaşamak lazım, sonra, ileride yaparız, hacca gidip bir geleyim her şeyden el etek çekeceğim, bu kadardan bir şey olmaz…. dersen, 

Kaziye de, mâkuse olur, hükümde bunun aksi olur. Fani günahlar seni hem dünyada hem ahirette rezil etmekle terk eder. 

Öyleyse ey nefsim! 

Gel fani günahlarda fena bul, ölü gibi ol. Hayratta, salih amelde, takvada diri ol.

Ve şu ayet ve hadis-i şerifi sürekli hatırla…!

Kim dünya hayâtını ve ziynetini isterse, onlara orada (dünyada) amellerinin karşılığını tam olarak veririz ve onlara orada bir eksiklik yapılmaz.

İşte onlar öyle kimselerdir ki, âhirette onlar için ateşten başka bir şey yoktur.(Dünyada özene bezene) yaptıkları şeyler, orada (âhirette) boşa gitmiştir ve yapmakta oldukları şeyler bâtıldır.

Hud suresi 15-16 ayet meali. 

“Cennet nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle; cehennem ise şehevî şeylerle (nefsin hoşuna giden şeylerle)  kuşatılmıştır.”

(Müslim, Cennet, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 22; Tirmizî, Cennet, 21)