15 Temmuz Darbe Girişimi, İslami cemaat ve tarikatların siyasete müdahale etmesinin bir sonucudur. Cemaat ve tarikatlar siyasete meraklı olduğu sürece nefis devreye girer, fitne oluşur ve üyeler Allah´ın rızasını kazanmak için girdikleri dini topluluklarda kendilerini dünyevi hırs, makam ve güç peşinde koşarken bulurlar. İşin en kötü tarafı ise, dünyevi hırslarına dini sebepler bularak İslam´ın insanlar nezdinde büyük ölçüde yaralanmasına sebep olurlar.
Tarikat ve cemaatlerin ilgi alanı dindir. İslam itikadını ve amelini genç nesillere aktarmak için mücadele etmelidirler. Cemaat ve tarikatların övünç kaynağı yetiştirdikleri talebe olması gerekiyor. Ne yazık ki günümüz Türkiye´sinde cemaatler siyasi iktidarda bulundurdukları üye sayısı ile övünüyor ve güç gösterisinde bulunuyorlar. İslam´a ve Müslüman topluma değer katma amacı ile hareket etmesi gereken cemaatler, siyasi partilere, kamu kuruluşlarına, ekonomi dünyasına hakim olma peşindeler. Kendilerine gönül arkadaşlığı yapanları dünyevi duygulardan arındırmaya çalışırken bir yandan da tüm alanlarda söz sahibi olmak için dünyevi güç edinme peşindeler.
15 Temmuz darbe girişimi sonrası MHP Genel Merkezinde Genel Başkan Devlet Bahçeli´nin basına kapalı bir toplantısında bulunduğum sırada kendisi şu cümleleri sarfetmişti. “MHP üyeleri istediği cemaat ya da tarikata üye olabilirler, gönül verebilirler. Ancak (Genel merkez düzeyinde) üst yöneticilerin herhangi bir cemaat ve tarikata üye olmaları sakıncalıdır.”
Büyük bir siyasi liderin sözleri fikirlerimin doğruluğunu bir yönden desteklediği için beni mutlu etmişti. Siyasi partilerin cemaatlerle, cemaatlerin de siyasi partilerle siyaset-seçmen ilişkisinde bile sıkıntı olma ihtimali varken, bu ilişkiden öte gitmemeleri en hayırlısı olacaktır. Cemaatlerin “İslam´ı yaşamak ve yaşatmak” amacı dışında hiçbir görevi yoktur. Cemaat ve tarikatların sınır çizgileri “İslam´ı yaşamak ve yaşatmaktır.” Bu sınırların dışına çıktığı an cemaatlerine fitne bulaştırmış olurlar. Bırakın siyaseti siyasetçiler yapsın.
Aynı durum siyasetçiler için de geçerli. Siyasetçiler oy uğruna cemaat ve tarikatlara hakim olma mücadelesine giriyor. Bu hatadır. Bu yanlıştır. Bu fitne doğurur. İslam dünyası ne çektiyse fitneden çekmiştir.
Siyaset ve cemaat ilişkisinin fitne oluşturduğunun en son örneği 15 Temmuz´dur.

15 Temmuz, siyaset ve cemaat ilişkisinin veled-i zinasıdır.

15 Temmuz, siyaset ve cemaatin aşırı yakınlaşmasından meydana gelen durumun dışavurumudur.

15 Temmuz, siyasetin cemaate, cemaatin siyasete hakim olma çabasının karşılığıdır.

15 Temmuz, siyasetin İslam adı altında hainlik yapan bir cemaate sınırsız yetki vermesinin sonucudur.

15 Temmuz, beraber güçlenen siyaset ve cemaatin bu güçten kaynaklanan anlaşmazlığının bir ürünüdür.

15 Temmuz, siyaset ve cemaatin dünyevi hırsları için yaptığı birliktelikte yaktıkları ateşin büyük yangınıdır.

15 Temmuz, siyasetin ve cemaatin ortak hareket etmelerinden doğan bir felakettir.

15 Temmuz hain darbe girişimini iyi okumalıyız. Bir felaketten bin ders çıkarmalıyız. Siyaset ve cemaat ilişkilerinin devletimize ve milletimize hayır getirmediğini anlayıp hatadan dönmeliyiz. İnanıyorum ki hükümet hatasından ders çıkaracak ve böyle vahim bir olayın bir daha yaşanmaması için önlem alacaktır. Hatalardan ders çıkarılmaması ve önlem alınmaması halinde aynı sıkıntıları tekrar yaşamamak için hiçbir sebep kalmayacak. Siyaset ve cemaatler birbirinden uzaklaşmadığı sürece coğrafyamızda hesabı olan emperyalizm ve Haçlı zihniyeti, etkisini sürdürmeye devam edecek. Emperyalizm; ülke siyasetini cemaat üzerinden, cemaatleri de siyaset üzerinden kullanmaya ve hoşgörüye dayalı temel ilkelerimizle oynayıp bizi birbirimize kırdırmaya devam edecek.

Bu yazımda cemaat ve tarikatların işleyişlerini, itikadi ve ameli durumlarını ya da bakış açılarını sorgulamıyorum. Bu ilim sahiplerinin işidir. Ancak sadece haftada bir gün cuma namazına giden biri bile cemaatlerin amacının siyaset olmadığını bilir.
Bu sebeple, Türkiye Cumhuriyeti Devletini temelinden sarsmamak ve Müslümanları fitneden uzak tutmak için siyaseti cemaatlerden, cemaatleri siyasetten uzak tutmamız 15 Temmuz itibariyle zaruretini ilan etmiştir.

------------

BÜYÜK BALIK NEREDE?

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk milletinin parçalanmasına yönelik yapılan 15 Temmuz hain darbe girişimi bir yılını doldurdu. Bu bir yılda hükümet bu İslam ve vatan düşmanı örgüte karşı Ne yaptı?
Bu ortalama bir yılda hükümetin yaptığı açıklamalara göre 113 bin 260 kişi FETÖ´yle ilgili gözaltına alınmış ve yaklaşık 745 kişinin gözaltı işlemi devam ediyor. Tutuklu sayısı ise 47 bin 155. Adli kontrol ile bırakılan 41 bin 499 kişi ve serbest kalanda 23 bin 861 kişi var, 863 kişi de firari. Tutukluların 10 bin 732´si polis, 7 bin 463´ü asker ve 168´i general. 2 bin 575´i de hakim ve savcı, 26 bin 177´si siviller oluşturuyor. Mayıs ayında yapılan açıklamalarda ise, FETÖ ile mücadele kapsamında 2 tane AYM üyesi, 131 tane Yargıtay üyesi, 43 tane Danıştay üyesi, 5 tane HSYK üyesi, 2 tane orgeneral, 10 tane korgeneral, 6 tane tümgeneral, 148 tane tuğgeneral, 24 tane vali, 101 tane vali yardımcısı, 115 kaymakam, 712 profesör, 837 doçent, bin 356 yardımcı doçent, 1 müsteşar, 4 müsteşar yardımcısı, 2 kurum başkan yardımcısı, 2 kurum başkanı, 8 üst kurul üyesi, 8 genel müdür, 188 daire başkanı uzaklaştırıldı ve ihraç edildi.
Peki tüm bu operasyonlar yeterli mi? Asla değil!
Fethullahçı Terör Örgütü bu rakamlardan çok daha güçlü. Üstelik örgütün siyasi ayağına ise hiç dokunulmadı. Hükümet, “Ak Parti´de FETÖ´cü olmaz” diyerek işi sulandırıp milletin aklıyla dalga geçiyor.
Babasıyla düzenli bir şekilde haberleri izleyen on yaşındaki çocuk bile FETÖ´nün siyasi ayağındaki o koca siyasetçilere dokunulmadığını bilir. O koca siyasetçiler yaptıkları tüm ihanete rağmen gözümüzün içine baka baka bize gülüyorlar. Diyorlar ki “Ey vatandaş; siz istediğiniz kadar mücadele edin. Bizler yaptığımız onca kötülüğe rağmen elimizi kolumuzu sallayarak gezeceğiz.”
Ben de diyorum ki,

“Ey hükümet; başımıza musallat ettiğiniz bu belayı savuşturmadığınız sürece bu milletin elleri bu dünyada da ahirette de yakanızda olacaktır.”

------------

Velhasıl...

Ey cemaatler; çekin ellerinizi siyasetten.
Ey siyasiler; çekin ellerinizi cemaatlerden.
Herkes işini yapsın. Bu memlekete hepiniz lazımsınız.