Bu iki deyimi hayatımızda her gün kullanırız da ne olduklarını doğru dürüst bilmeyiz ve bu ikisini birbirine karıştırırız.

CUMHURİYET: Halkın, egemenliğini kendi elinde bulundurduğu ve bunu seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet şeklidir. Bir devletin rejiminin adıdır. Kısaca halk yönetimi demektir. Devletin başında Cumhurbaşkanı vardır. Ülkemizde 29 Ekim 1923 tarihinde, tek adam yönetiminden (padişahlıktan) cumhuriyet rejimine geçilmiş, devletin adı da TÜRKİYE CUMHURİYETİ olarak tescil edilmiştir. Cumhuriyet, kurtuluş savaşını veren milli kahramanlarımız ve onca şehit kanlarıyla kazanılmış bir haktır.
DEMOKRASİ: Vatandaşların doğrudan ya da seçim yoluyla aralarında temsilciler seçerek hükümet kurmasına dayanan yönetim şeklidir. Yönetimin, bir kişi veya bir gurup ya da zümrenin elinde bulunması “otokrasi”, halkın elinde bulunması ve temsilciler aracılığı ile kullanılması ise “demokrasi”dir. Demokrasinin ilerisi “sosyalizm”, gerisi “oligarşi”, “monarşi”, ve “krallık”tır.
Demokrasi ve cumhuriyet birbirinden farklı kavramlardır. Aralarındaki belirgin fark; hükümetin yasal sınırlarıdır. Demokrasilerde halk ön plana çıkarılırken, cumhuriyet devlet biçiminde birey ön plana çıkarılmaktadır. Demokrasinin temel ilkeleri şöyle özetlenebilir:

1- İfade özgürlüğü,
2- Seçme seçilme özgürlüğü,
3- Güçler ayrılığı,
4- İnsan hakları, kadın erkek eşitliği,
5- İnanç özgürlüğü.

Çoğulcu, çağdaş demokrasilerde, her kesimden kişilerin ve değişik fikirlerin yönetime katılması önemlidir. Tek ideolojinin yönetime hakim olması ve diğerlerini dışlaması ülkeyi böler, felakete sürükler. Ya benden olursun ya da bertaraf olursun gibi yanlı, bölücü çağ dışı fikir ve söylemler bu tür yönetimlerde ortaya çıkar ki çok tehlikelidir. Demokrasilerde en iyisi koalisyonlardır. Ancak görüyoruz ki gücü elinde bulunduranlar, iktidarlarını sürdürebilmek için koalisyonları hep kötülemektedirler. Gelişmiş Avrupa ülkelerine baktığımızda hemen hepsi koalisyonlarla yönetilmektedir. Devlet yönetimi aile yönetimine benzer. Bir ailede bireyler arasında fikir birliği ve karşılıklı anlayış varsa, o aile mutlu bir ailedir. Aksi ise o ailenin parçalanmasına yok olmasına kadar giden olumsuzluklar zuhur eder.
Modern çağdaş demokrasilerde, yönetime her düşünceden kişilerin katılımının sağlanmış olacağından, fikirlerin tartışılmasından devlet için, millet için en yararlı en iyi en doğru kararların alınacağı bir gerçektir. Böyle olursa, devleti yönetenlerinde kandırılmaları, aldatılmaları, yanılmaları da mümkün olmaz. Sonradan şu bizi kandırdı, bu bizi kandırdı, şurada yanıldık, şu şehre ihanet ettik, tuyap da yanıldık, tuyapı fetö´ye kaptırdık gibi yakınmaları olmaz. Devletin yanılma ve kandırılma şansı yoktur. Sonradan yapılacak özeleştiriler kendilerini aklamaz, sorumluluktan kurtarmaz. Demokrasilerde güçlüyüm öyleyse haklıyım diye bir şey olmaz. Ben yaptım oldu zihniyeti demokrasinin ihlali anlamına gelir. Güçlü olan, haklı olandır. Çoğunluğun azınlığa hükmetmesi, azınlığın çoğunluğa biat etmesi düşünülemez. Demokrasilerde her şey sandıktır demekte yeterli ve doğru değildir. Ortak akıl egemen olmalıdır. Demokrasi sözde değil özde uygulanmalıdır. Demokrasinin bütün kurum ve kurullarıyla yönetime hakim olması gerekmektedir.
Siyaset, devlet işlerini yürütme ve düzenleme sanatıdır. Siyasi partiler de demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Siyasi partilerde de demokratik kurallar kusursuz uygulanmalıdır. Lider sultalığı partilerde demokrasiyi yok eder. Siyasi partilerde olmayan demokrasi, devlet yönetimini de olumsuz etkiler. Seçimler, seçmenin özgür iradesiyle yapılamaz, birilerinin işaretiyle oy kullanmak şekline dönüşür ki buda kişinin özgür iradesine ipotek koymaktır. Milletvekillerinin de iradelerinde ipotek varsa, onca milletvekilini kuş sütüyle beslememize ne gerek var. Milletin sırtına kambur üstüne kambur yüklemenin de anlamı yoktur.
Çağımızda, şimdilik en iyi idare sistemi demokrasidir. Demokratik ülkeler demokrasiyi kolayca elde etmemiştir. Onca savaşlardan, iç çekişmelerden sonra ağır bedeller ödeyerek kavuşabilmişlerdir.
Onca şehit kanlarının bedeliyle elde ettiğimiz cumhuriyet ve demokrasiye sahip çıkmalıyız. Birilerinin siyasi ikballeri ve idealleri uğruna feda edilmemelidir. İnsan hastalığında sağlığın kıymetini, varlıktan sonra düştüğü darlıkta varlığın önemini anlıyor. Eldeki kıymetler kaybedilince değeri o zaman daha iyi anlaşılır. Demokrasi kaybedilince, bir daha elde edilemeyecek kadar önemli yaşamsal yüce bir değerdir.