Bir ülkenin kalkınması eğitimiyle orantılıdır.Doktor, öğretmen, mühendis, pilot, subay, hakim, savcı, avukat, velhasıl tüm meslek erbabı okuldan yetişir. Eğitim öğretime verilen önem iyi eleman yetişmesini de sağlar. Eğitim öğretim sadece kitaptaki bilgilerin öğrencilere ezberlettirilmesi olarak düşünülmemelidir. Düşünen , akıl yürütebilen, çağın gereklerine göre kendisini yenileyebilen bireyler olarak yetiştirilmeleri sağlanmalıdır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) efendimizin belirttiği gibi “çocuklarınızı çağına göre okutun ve yetiştirin” sözünü unutmamalıyız.
21. Yüzyıl sibernetik biliminin geliştiği uzay çağını yaşıyoruz. Okullarımızı buna göre geliştirmeli çağdaş, modern düzeye getirilmesi sağlanmalıdır. Bilginin nereden ve nasıl öğrenileceği çocuklara öğretilmeli, inceleme, araştırma ruhu kazandırılmalıdır. Yarış atı gibi sadece sınav kazanması amacına yönelik yetiştirilmelerinin faydası yoktur.
Fikri hür, vicdanı hür, mesleki bilgiyle donatılmış ahlaklı nesillere ihtiyacımız vardır. Eğitim insanın vicdanını da terbiye etmelidir. Hakim zamanında duruşmaya gitmezse, doktor zamanında muayenesinde bulunmazsa, mühendis sağlam bina yapmazsa oh ne ala memleket. İşte böyle olmaz. Ahlaklı olmayan bilginin de faydası yoktur.
Devletin asli görevlerinden olup hayati önem taşıyan eğitim öğretim cemaatlere vakıflara bırakılamaz. Bırakılması doğru değildir. Bu cemaat iyidir, bu cemaat kötüdür ayrımı yapılamaz. Cemaatlerin hepsi tehlikeli ve zararlıdır. Tarikat ve cemaatlerin kontrolü yok denetimi yok.
Yakın zamanda örneğini gördüğümüz Fetullah Gülen cemaat okulları ödüllendiriliyor ve alkışlanıyordu. Sonunda ne oldu? Başımıza bela oldular. Onca canımızı kaybettik, onca yıkım yaptılar. Bunları lanetliyor, çanak tutanları kınıyorum.
Olanlardan ders almadık mı ki, Milli Eğitim Bakanlığı Ensar Vakfıyla danışmanlık konusunda anlaşma yapıyor, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Nakşibendi tarikatıyla, birlik vakfıyla,ilim yayma cemiyeti ve cemaatlerle çocuk evleri açmaları konusunda anlaşıp protokol imzalıyor. Bu bir garabettir, ibretlik birer vakadır. Çocuk istismarı haberleri hafızalarımızda yeniyken, Devletin asli görevlerinin vakıflara, cemaatlere teslim edilmesi utanç vericidir. Çocuklarımızın geleceğinin karanlığa gömülmesi, ülkenin bilinmezliğe götürülüşüdür. Şöyle etrafınıza mahallenize bir bakın, çeşitli kuş ve çiçek isimleriyle açılan çok sayıda vakıf ve dernek görürsünüz. Buralarda hergün Kur´an dersi veriyoruz diye ne idiği belirsiz eğitimler verilmektedir. Bu eğitimleri kim veriyor? İzinleri var mıdır? Liyakat sahibi kişiler midir? Bilen yok. Devletin resmi Kur´an kurslarına o kadar çok insan gitmemektedir. Merdiven altı eğitim diye nitelendirdiğim bu yerlere büyük-küçük demeden onca insanın gittiğini görüyoruz. İleride tehlikeli sonuçları olabilir.
Bilimin ışığı altında yapılmayan , çağdaşlıktan uzak eğitim, bizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştıramaz, ulaştırması da mümkün değildir. O zaman eller gider aya, biz de kalırız yaya.