“ Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum demiş” Hz. Ali. Ali Rıza Binboğa “yirmi dokuz kere kırk yıl kölesiyim öğretmenin” demiştir.

Öğretmenlik kutsal bir meslektir. İnsanın mimarıdır. Onu eğitir, okutur iyi bir insan ve meslek sahibi olmasını sağlar.
Öğretmen okuluna gittiğimizde meslek dersleri öğretmenimiz ilk derste şunları söylemişti; “Her insan bildiğini öğretebilseydi öğretmenliğe gerek kalmazdı”.

Kimya mühendisi olan bir arkadaşım on altı yıl liselerde kimya öğretmenliği yaptıktan sonra pedagoji formasyon kursuna gitti. Döndüğünde “ben şimdi öğretmen oldum” diye itirafta bulunduğuna şahidim. Demek ki öğretmenin, bilginin yanında öğretmenlik formasyonu alması da önemlidir.

Öğretmenin mesleğinde başarılı olması için bilgi ve formasyonun yanında mali sorunlarının çözümlenmiş olması da şarttır, geçim sıkıntısı çekmemelidir.

Mustafa Kemal Atatürk´e soruyorlar; “Paşam milletvekillerinin maaşlarına zam yapacağız, kaç lira zam yapalım?” Paşa Hazretleri “Bakın başöğretmen maaşını geçmeyecek kadar zam yapın” diye buyurur.

Öğretmenlerin özel idareden maaş aldıkları bir dönemde Kırşehir´de özel idareden maaş alan öğretmenlerden birkaç aydır maaş alamadıklarına dair şikayet mektubu Atatürk´e ulaşır. Ve o gece sofrada bulunan ilgili bakandan öğretmenlerin niçin maaş alamadıklarını sorar. Bakan da “Havalar soğuk malumunuz mevsim kış postalar işlememiş” mazeretini ileri sürmek istemiş. Mustafa Kemal Atatürk bunun üzerine “Ya öyle mi? O halde sofradan kalkar gider hem yolunu açarız hem de öğretmenlerin dertlerini yakından dinleriz.” demiş ve derhal hareket emrini vermiş.

Benim ortaokulda Rusça bilen bir Türkçe öğretmenim vardı. Ruslarla görüşme yapılacağı zaman Türk heyeti onu tercüman olarak götürürlerdi. Bir gün hudutta Ruslarla bir meselenin görüşülmesi için Türk heyeti sınırdaki Türkgözü karakoluna görüşme yerine giderken tercüman olarak öğretmenimizi de yanlarında götürürler. Görüşme odasında delegasyonlar kendilerine ayrılan sandalyelere otururlar. Bizim öğretmen kapının yanında ayakta kalır. Rus heyetinin başkanı ayakta duranın kim olduğunu sorar, bizimki Rusça bildiği için hemen cevap verir ve tercüman olduğunu belirtir. Bunun üzerine Rus başkan mesleğini sorar, bizimki öğretmen olduğunu açıklaması üzerine Rus başkan yerinden kalkarak yerini öğretmenimize verir. Ertesi gün öğretmenimiz sınıfta bunu anlatırken gözlerinden yaşların döküldüğünü gördüm.

Burada birkaç örnekle öğretmene verilen değerle gösterilen saygıya işaret buyurdum. Öğretmenler eli öpülesi, saygı gösterilecek kişilerdir.

Her öğretmen mesleğinde başarılı olamaz. Sınıfında başarılı olan öğretmenlere bence idarecilik görevi verilmemeli, bunlara daha çok imkan sağlanarak bilimsel çalışmalarında destek olunmalı, idarecilik yapacak öğretmenler ayrıca yetiştirilmeli.

Cumhuriyetin ilk yıllarında zeki öğrenciler tespit edilir, öğretmen okullarına (köy enstitülerine) götürülür öğretmen olmaları sağlanırdı.

Zaman içinde öğretmen yetiştiren kurumlara verilen değer azalır, öğretmen diplomaları büyür ve hatta üniversite diploması sahibi de olurlar. Üzülerek belirtmek isterim ki ilkokulun beşinci sınıfında matematik kitabındaki matematik problemini çözemeyen öğretmen gördüm. Küpün alanını ve hacminin hesaplanmasını benden öğrenen öğretmenler oldu.

Başka fakülte mezunları kendi mesleklerinde iş bulamayınca bari öğretmen olayım diyerekten öğretmen camiasına katıldılar. Diğer yandan da çeşitli siyasi baskılarla da öğretmenlik mesleği saygınlığını yitirdi. Öğretmenler meslekte kalabilmek için mesleklerine odaklanmak yerine siyasi figüran olma yoluna saptılar. Bu gün kitap okuyan öğretmenler yerine, öğretmen evlerinde ve kahve köşelerinde okey oynayan öğretmen yığınlarını görmekteyiz. Oysaki öğretmenin elinden kitap düşmemeli daima okumalı kendisini yenilemelidir. Diploma sahibi olmak için okulda öğrendikleriyle yetinmemelidirler. Mesleğinde başarılı olamayan öğretmenlerin çocuklara zararları oldukları gibi ülkenin gelişmesinde de olumsuz etkileri vardır.
Eleştirilerim öğretmenleri üzmek amacı gütmemektedir, biraz olsun dikkatlerini çekmektir.

Bir ülkeyi yıkmak istersen Milli Eğitimini çökerteceksin. Siyasetçiler siyasi ikballeri uğruna halkı dinsel, mezhepsel ve etniksel ayrıştırmalara meyilli olabilirler. Bugün sanki bu, sahneye konulmak istenmektedir. Ülke geleceğinde söz sahibi olan öğretmenler ayrıştırıcı değil birleştirici, bütünleştirici olmalıdır. Öğretmenlerin bugünkü haline bakınca içim kanıyor. Ey değerli öğretmenim, kendine gel, omuzlarındaki yükün ne denli ağır olduğunu unutma. Bu ülke senden fikri hür, vicdanı hür, bilgili ve ahlaklı nesiller yetiştirmeni bekliyor. Mustafa Kemal Atatürk´ün şu sözünü unutma ve kendine şiar edin.

“ MUALLİMLER YENİ NESİL SİZİN ESERİNİZ OLACAKTIR”. Tam bağımsız Türkiye´yi yaratacak sizler olacaksınız.

Kendini öğretmenlik mesleğine adamış değerli öğretmenlerimizde vardır. Onlara saygı ve şükranlarımı sunuyorum.
Tüm öğretmenlere başarı dileklerimle.