Bundan 30 yıl önce şuan para ödediğimiz çoğu şeye para ödemiyorduk…
Peki 30 yıl önce para ödemediğimiz şeyler şuan hayatınızda ne kadar yer tutuyor?
İlk bakışta aklımıza gelen ödemeleri başlıca sıraladık…
Acaba 30 sene sonra nelere para ödeyeceğiz?
1-Cep telefonu faturası - Hemen hemen herkesin sadece evinde olan masa üstü telefonlar ve bu telefonların altında bulundurduğumuz devasa büyüklükteki sarı renkli altın rehber…
Tabi o zamanlar 11880 gibi numaralar yoktu…
Arayacağımız kişinin numarasını ufak bir araştırmadan sonra hemen buluyorduk…
Hadi itiraf edelim hepimiz o altın rehberde ne numaralar aramadık ki…
 Dışarıdayken birilerini aramak için sadece jeton parası öderdik...
Günümüzde ise telefonu cebimizde taşımanın faturasını ağır bir şekilde ödüyoruz...
2- Kredi Kartı Aidatı – şimdi bir düşünelim, birisi size bir kart veriyor, ‘‘bunun içinde şu kadar para var, sen istediğin gibi harca taksit taksit ödersin´´ evet kulağa gerçekten hoş geliyor…
Nitekim harcarken de öyle fakat iş ödeme kısmına geldiğinde, alışveriş faizi, taksit faizi, gecikme zammı derken harcama yaparken sırıtan o surat yerini çatılmış kaşlara bırakıyor…
Bunlara zamanla alıştık, hatta o kadar alıştık ki bu saydıklarımızı almayan banka ve işyeri yok gibi…
Ama gel gelelim kart aidatına…
Kredi kartının kendi borcu yetmezmiş gibi, borçlanmak için aldığımız kartları için bir de aidat ödemek zorunda kalmak…
Her şeye tamam fakat bu saçma neden alındığı belli olmayan bu ücret kadar can sıkıcı bir şey yok…
3- Damacana Su - Musluklarımızdan oluk oluk akan çeşme suyunu içmekten, bayilerin getirdiği damacana sulara para ödemek…
Eskilerde nasıldı pek bilmiyorum ama çok yakın bir zamana kadar çeşmelerden akan sular hiçte iç açıcı değildi…
Bir bakıma damacana sulara para ödemeye mecbur bırakıldık…
Hatta şu sıralar BUSKİ´nin ‘‘Bursa´da su çeşmeden içiliyor´´ reklamı ne kadar da trajikomik öyle değil mi?
Suyu çeşmeden içmemiz ayrıcalık, suyu çeşmeden içenler ne kadar şanslı diyecek kadar kötü durumdayız anlayacağınız…
Yine hatırlayacağımız üzere bazı hazır suların sağlığı tehdit ettiği gerekçesiyle imalatlarının durdurulduğunu biliyoruz…
Yakın bir gelecekte damacana gibi temiz havaya para ödersek hiç şaşırmayalım…
4- Dijital Tv Üyeliği - Evlerimizin çatılarında ve hatta evimizdeki TV´nin üzerinden izlediğimiz yayınları, şimdi izlemek için aylık bedel ödemek…
Artık öyle bir duruma geldik ki, film izlemek için ayrı, belgesel için ayrı, tuttuğumuz takımın maçını izlemek için ayrı paralar ödüyoruz…
Düşünsenize o kadar paralar verip son model televizyonlar alıyoruz fakat kanalları izlemek için ekstra bir bedel ödüyoruz…
Bu durum 30 sene önce şeytanın bile aklına gelmezdi herhalde...
5- Dadı Kamerası – Eskiden eşe dosta, komşulara emanet edilen çocuklara bakıcılar-dadılar bakmaya başlayınca, acaba çocuğuma bir şey yapıyor mu endişesi ile sistemler kurup para ödemek...
Şimdilik bu uygulama çok yaygın değil ama haberlerde gördüğümüz dadı dehşeti tarzı olaylar bizleri bu konuda para harcamaya mecbur bırakıyor…
6- Vitamin Hapları - Bahçeden, tarladan gelen doğal besinlerin artık bizi desteklemediğine inanarak vitamin haplarına avuç dolusu para ödemek…
Herhalde tıp dünyasının bize attığı en büyük kazıklardan biri budur…
Gerçi bu devirde hormonsuz ürün bulmak hiç kolay değil…
Nerede o dalından koparıp yediğimiz elmalar, erikler, domatesler…
7- ÖTV - Hayatımıza ansızın “geçici” olarak giren bu ÖTV, kalıcı hale gelerek neredeyse bazı ürünlere iki katı para ödememize sebep oldu…
Marmara Depreminden sonra önlem amaçlı hayatımıza sokulan bu Özel Tüketim Vergisi o kadar beğenilmiş olacak ki, vazgeçilmezlerimizden biri oldu…
Buzdolabına, Televizyona, Cep Telefonuna ödenen özel tüketim vergisi sizce ne kadar adil?
Özel Tüketim dendiğinde benim aklıma ihtiyaç değil de keyfi lüks harcama geliyor, fakat ne hikmetse hayatımızın olmazsa olmazı, her anımızda ihtiyaç duyduğumuz, bir bakıma hayatımızı sürdürebilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz ürünlerden bu verginin alınması gücüme gitmiyor değil…