Günah sevilmez!
Çünkü günahtan Allah razı değildir.
Günah taripçidir, bozar, yıkar, derecesine göre ruhu hurdaya çıkarır.
Günah ebedi alemde daimi hastalıklardır.
Hastalık sağlığın zıddıdır, sağlıklı iken yapamadıklarınızdır hastalık.
Hastalık sadece beden ait değildir… Günahlar ruhun, kalbin, duyguların hastalığıdır.
Günahlarla hasta edilen ve o durumla ebedi aleme göçen insan dahi o hastalığının derecesine göre orada mukabele görecektir.
Eğer kendini küfürle, inkarla mahvetmişse; ebedi cehennem, çünkü iyileşme imkanı yok. Tamamen hurda.
Yok, Sanayiye gitmesi iyi bir tamir görmesi gerekiyorsa… Yani kabir, sırat, hesap ve cehennemde temizlenme ameliyesinden geçip sonra cennete yani temizler diyarına gitmesi gerekiyorsa, o olacak.
Yok temizliği kirli taraflarına üstünse direk cennet…İnşaallah.
Evet nasıl yeni bir araba alan kişi ona dikkat eder, kaza yapmamaya çalışır, bakımını yapar, zaman zaman bakıma götürürse…
İşte yepyeni ve termemiz bir şekilde bize verilen ruhumuzun, kalbimizin dahi kaza yapmamasına, yaparsa hemen sanayiye yani tövbe ve istiğfara ve kazada (günahta) ısrar etmemeye çalışmak lazım.
İnsan arabasını koruduğu kadar, bedenini sakatlıktan sakındığı kadar. Ruhunu, kalbini, duygularını günahtan niçin korumaz?
Çünkü günahta lezzet vardı. Aslında helelin terk edilip haramın tercihi vardır. Yani bu lezzetlerin sevaplısı olanda var. Ama işte imtihan…
İmtihan olduğu için günah ve sevap aynı tezgahta, aynı kulvarda.
Amma yevm-ül fasl günü, ayrılma günü yani kıyamet günü, günah ve sevapların neticeleri ayrılacak, aynı çarşıda olmayacak.
Biri cennet olacak, biri cehennem…
Günah sevilmez ama işlendikçe tiryakilik yapar. O bizi terk etmeden en iyisi biz onu helallerle terk edelim.
İşte geldi Ramazan ruhu, kalbi bakıma sokma zamanı… Yenilenmek, canlanmak, cilalanmak için büyük mü büyük bir fırsat.
Hayırlı mübarek olsun.