Kesişen iki çizgi elbette paralel olmaz… Paralele nedir o zaman? Taa! İlkokul yıllarında öğrenmiştik: “Sonsuzda kesişen iki çizgiye paralel denir.” diye… Böyle öğretmişlerdi bize, hafızamda yer ettiğine göre… Şimdi nereden çıktı bu geometri dersi? Demeyin! Malumdur: Ülkemizde gündem belirlemede en büyük usta Sayın Başbakanımızdır… O dillendirdi; “Devlet içinde paralel bir yapı var.” diye… Son zamanlarda her gittiği yerde; bangır, bangır avazı çıkabildiği kadarıyla bu yapılanmanın anatomisini çiziyor ve zararlarını anlatıyor… 12 yıl içinde ancak keşfedebildiği için!... Kimmiş paralel yapı? Cemaat ve O’nun lideri Fethullah Gülen… İyi güzel de: Burada bir yanlış değerlendirme yok mu? Ne demek paralel? Yan yana, aralığı hiç bozmadan biteviye yani sonsuza kadar yürümek değil mi? Oysa bunlar: Birbirlerini kesen İki çizgi görünümdeler; kesiştikleri nokta birlikte hayal ettikleri bir İslami model olan şeriat değil miydi? Yani: “Anadolu İslam Cumhuriyeti...” ya da bir benzeri… Fethullah Bey, Ta 1960’lı yılların başlarında esin kaynağı Said-i Nursi akımının etkisiyle ülkeye şeriat getirme sevdasına kapılır… İştigal ettiği vaizlik formatıyla dışa karşı kulağa hoş gelen laiklik ve çağdaş toplum görüşü pompalanırken! İçte: Üstü örtülü, devleti uzun süreç içinde de olsa, kontrol edebilecek kadroların yetiştirilmesinde gizli ve sinsice çalışmalara girişilir. Yargının, kamu yönetiminin, emniyetin ve hatta silahlı kuvvetlerin kilit kadrolarını ele geçirmek için: Işık Evleri, Altın Nesil Okulları, Birçok yurtlar ve özel dershaneler ve buralarda etkin görevli ablalar ve ağabeyler… Ve Birbirlerine bağlı İmamlar… Ayaklarında mest ellerinde ustura; sessiz ve sa-kin yaklaşmaktalar genç cumhuriyet’in ensesine ka-dar; sinsi, sinsi; gülerek ve sırıtarak… İlk fırsatta: Genç kelleler yere düşerken, Türkiye Cumhuriyetinin de “Ruhuna da El Fatiha...” Gülen Cemaatı bu amaç uğruna: Başta Rahmetli Ecevit olmak üzere; kimlere yanaşıp, kimlere hoş görünüp, destek vermedi ki… En son, On İki yıl önce: Aynı yolun yolcusu AKP ile kol kola girip “Beraber yürüdüler bu yollarda ve beraber ıslandılar yağan yağmurlarda…” Kilitlendiler ve kapandılar; el, ele omuz, omuza vererek müşterek engelleri olan Türkiye’nin en önemli kurumlarını çökerttiler… Türk Ordusunun şerefli kadroları zindanlara tıkıldı. Namuslu hukukçular, pasifize edilerek ağır, ağır hedefe yakınlaşmaya başlandı… Ya! Öteki çizgi, yani AKP? Bu partiye oy veren yurttaşlarımızı ve bu partinin taban kadrolarını tenzih ederim. Kuşkusuz partilerine olan bağı ve sevdaları yadsınmaz… Ama: Üst kadrolar ve onların tek rehberi konumundaki AKP’nin Genel Başkanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı sayın Recep Tayyip Erdoğan için, ana hedef: Temeli Sünni Mezhebine dayalı şerri kuralların geçerli olduğu bir İslam Devletidir… Bu hayalini siyaset arenasına girdiği günden beri, her fırsatta açıktan olmasa bile, kısa anekdotlarla dile getirmekten çekinmemiştir… On İki Yıla yaklaşan iktidar döneminde özlem duyduğu devlet için gereken alt yapıları oluşturma-ya çalışmıştır. Sosyal yaşama yönelik getirilen değişikler ve eğitimde göreceli dönüşüm; örneklerin başında ge-lir. Keza: Müslüman kardeşler, El Kaide gibi Sünni Mezhep sahibi aşırı İslam örgütlerine karşı sıcak bakış bu nedenledir. Bu yönüyle ele alındığında: Sayın Başbakanımızla, Sayın Gülenin Özde hiçbir ayrılıkları yoktur. İkisinin de hedefi aynıdır: Cumhuriyet Devletini yıkıp yerine şeriat düzenli bir devlet kurmak... Sonuçta: Başbakanımız Sayın Erdoğan ile Sayın Gülenin hedefte ve amaçta kesiştikleri nokta da burasıdır : Şeriat Devleti… Bu uğurda: Her İki taraf, açıktan ya da gizliden, adım, adım; Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaktadır. Onlar için bu bir özlemdir… O halde: Aralarında bu kavga nedendir? Rant paylaşımında aslan payı mı? Sanmıyorum. Sayın Gülenin konum itibari ile ranta, manta ihtiyacı yok… Başbakanımızın, Bakanlarımızın eşleri evlatları var, rant; onlar için bir ihtiras kaynağı olabilir… Ama, Cemaat’ın beklentisi ne? Sayın Başbakanımız: “Ne dedilerse yaptık, ne istedilerse verdik.” diyor. Saysın Gülen ne istiyor acaba? Halifelik falan olmasın?