Medeniyet; güzel görünmek için gülmek değil, insana verilecek en güzel karşılık olduğu için tebessüm etmektir.

Medeniyet; duble yollara sahip olmak değil, yoldaki bir engeli başkası için kaldırmak demektir.

Medeniyet; en iyi yemekleri yapabilmek için satın alınan son moda tencerelere sahip olmak değil, komşusu açken tok yatmamak demektir.

Medeniyet; kocaman evlere sahip olup da gönlün kapısına kilit vurmak değil, gönlü geniş tutup her geleni gönül hanende hürmetle ağırlamak demektir.

Medeniyet; bir başkasının güneşini düşünmeden inşa edilen görkemli binalar değil, kimsenin güneşini çalmaya hakkının olmadığını bilip, güneşi eşit paylaşmak demektir.

Medeniyet; bulunduğu ortamın binalarının yüksekliğinde değil, içinde yaşayan insanların yüceliğindedir.

Medeniyet; bilginin çokluğunda değil, ne kadarıyla amel edildiğindedir.

Medeniyet; bir dili dünyaya dayatarak öğretmek ve öğrenmek değil, hâl dilinden anlayabilmek demektir.

Medeniyet; en pahalı hayatlara sahip olmak değil, paha biçilemez değerlere sahip olmak demektir.

Medeniyet; kıyafetin parıltısında değil, ruhun inceliğindedir.

Medeniyet; ‘ben’ değil, ’biz’ demektir.

Medeniyet; mutlu olma çabası değil, bir başkasının sıkıntısını dert edinmek demektir.

Medeniyet; sahip olmak değil, sahip etmek demektir.

Medeniyet; robotlaşmak değil, insanlaşmak demektir.

Medeniyet; ne kadar çok sevildiğin değil, ne kadar çok sevdiğindir.

Medeniyet; toprakları fethetmek değil, gönülleri keşfetmektir.

Medeniyet; önce insan demektir. İnsan üzerine inşa edilmeyen, insanı öncelemeyen her dönüşüm modernizmin çöplüğünde boğar insanı. Medeniyet ruh inşasıdır, modernizm bencil zevk inşasıdır. İçinde bulunduğumuz tüm ruhsal sıkıntılar; medeniyetin, insanı insan eden mayasını hamurumuza katmayıp da ölümsüz bir geçmiş ve gelecek inşa etmek yerine, modernizmin tatlı zehri ile yavaş yavaş ölmeyi tercih etmemizdendir.

Medeniyet tüm zamanlara hükmetme gücüne sahiptir, içinde bulunduğu tüm kurallar birbirini destekler ve kucaklar. Yer ettiği toplumun maddî-manevî tüm hastalıklarını iyileştiren, insanı insanla iyi eden İlahi bir kudrettir.

Modernizm ise bir depremle, ufacık bir mikrobun gücü karşısında dâhi yok olmaya ve kendi içinde daha güçlüsünü bulduğunda yine içindeki zayıfı acımadan yok etmeye, menfaati söz konusu olduğunda kendi kendisinin bile düşmanı olmaya uygun lânet bir canavardır. Şeytanın icadıdır. Ömrü, çıkarlarının bittiği zamana kadardır.

Medeniyeti çağlar öncesinden inşa eden Peygambere selâm olsun. Devasa mobilyalarla döşediğimiz kocaman evlerimiz, Dar-ûl Erkam'ın görkemine asla erişemeyecek ve bizler modernizmin çöplüğünde huzur aramaya devam ettiğimiz sürece tüm bulduklarımızın esiri olacağız efendim. Medeniyet özgürlüktür, modernizm esaret.

Saygılar...