Hz. Adem (as)´dan itibaren bütün peygamberler ve ümmetleri namazla sorumlu idiler. Ancak bir veya iki vakit kılınırdı. Hz. Peygamberimiz Mekke´de iken de namaz kılardı. Mirac´dan sonra namazları 5 vakit kılmakla sorumlu oldu. Bu sorumluluk ümmetine de farz kılındı. Kur´anımız namazın farz oluşunu bize haber verir. Hz. Peygamberimiz ise Cebrail (as) kendisine öğrettiği şekilde abdestini almış, namazını kılmıştır. Kendisi bu uygulamayı Cebrail (as)dan öğrenince ilk defa abdest ve namazı eşi Hz. Hatice´ye öğretmiştir. Hz. Peygamberden sonra ilk namaz kılan kişi de Hz. Hatice (ra) olmuştur.

İbadet; Allah´ın razı olduğu şeyleri yapmaktır. Sözün eyleme vurulması ve inandım diyen kimsenin inancını ispat etmesidir.

Namazlar aceleyle, telaşla kılınmamalıdır. Bu konuda sevgili peygamberimiz; “En kötü hırsız namazdan çalandır.” Buyurmuşlardır.

İslam, Müslümanların günde 5 vakit camide toplanmalarını teşvik etmiş, Cumayı haftada bir defa kesin emir olarak emretmiş, Dünya Müslümanlarını hacda buluşturmayı da mecburi kılmıştır. Peygamberimiz; “Cami bulunup, o camide namaz kıldıracak imam bulunacak bu durumda, camiye gelmeyenlerin evini yakasım geliyor.” Buyurmuştur. Demek ki cemaatle namaz çok önemsenmiştir.  

Camiye temiz kıyafetle gelmeli, başkalarını rahatsız edecek her türlü kokudan ve görünüşten uzak kalınmalıdır. Allah´ü-Teala; “Ey Adem oğulları! Camilere giderken süslenerek gidin.” (A´raf süresi, 31)Yani temiz ve güzel elbiselerinizle gidin, buyuruyor.  Bakara süresinin 43.cü ayetinde ise;  “Namazı kılın, zekatı verin, ruku eden mü´minlerle birlikte ruku edin.” Buyurulmaktadır. Bu ayet cemaate iştirak etmenin önemini vurgular. Gaye sadece namazın kılınması değil, cami ve camaatin önemi vurgulanmıştır. Nisa;103 ayette ise, savaş anında bile namazın kılınması emredilmiştir.

Rabia b.Kâb, Resulü Ekrem efendimizin hizmetinde bulunurdu. Bir gece işi bittikten sonra, Allah Resulu bana; Benden ne dilersen dile, dedi. Benimde aklıma hemen dünyalıklar geldi. Sonra toparlandım. Ya Resulullah, cennette komşun olmak isterim, dedim. O da, çok namaz kılmak suretiyle bana yardımcı ol, buyurdu.

Hz. Ali (ra) Peygamber efendimizden namaz konusunda açıklama istedi. Resulü Ekrem buyurdular;

-       Namaz Hak Celle ve alâ hazretlerinin hoşnutluğudur.

-       Meleklerin sevdiğidir. Peygamberin sünnetidir.

-       Marifetin nuru, islamın aslı, duanın kabulüdür.

-       Amellerin en faziletlisi, rızkın bereketidir.

-       Vucudun kuvvetidir. Münker ile Nekire cevaptır.

-       Cennette başının tâcıdır. Cehennem ile aranda perdedir. Cennetin anahtarıdır.

İmamı Rabbani Hazretleri namaz için şöyle buyurdular;

Allah´ı en çok memnun eden şey 5 vakit namazdır. Namaz için önce güzel abdest alınmalıdır. Namaza duran kimse, ayakta iken secde yerine, rukuda iken ayaklara, secdede iken burun ucuna, otururken iki ellerin arasına bakmalıdır. Kalp dünya düşüncelerinden arınmalıdır. El parmaklarını rukuda açmak, secdede iken bitiştirmek sünnettir. Bunlara dikkat edilmelidir.

         Birçok namaz kılan dindar kimseler, kendileri namaz kıldıkları halde “aman uyusun” diye çocuklarını güya acıyıp, namaza kaldırmazlar. Bu ne garip bir merhamettir ki, çocuğumuz namaz kılmayan biri olarak yetiştiğinde ahirette ne gibi sıkıntılar yaşayacak ve bize de yaşatacaktır.

         Beş vakit namazı vaktinde kılana yüce Allah şu özellikleri verir.  Allah onu sever. Bedeni sağlam olur. Melekler onu korur. Evine bereket iner. Yüzünde Salihlerin siması olur. Allah kalbini yumuşatır. Sırattan şimşek gibi geçer. Onlar için korku ve hüzün yoktur. Allah onu cehennemden korur.

      Şairlerimiz Allah´a yapılan ibadeti çok güzel yorumlamışlar;

Allah aşkı ile dolanlar için,

O yüce makamı, bulanlar için,

Namazı miraçla kılanlar için,

Aşıktan Mâşuka nazdır ibadet. (C.Numaoğlu)

Bir Müslümanın günlük, haftalık, aylık, yıllık ve ömürlük olmak üzere 5 türlü zamanlaması vardır. Namaz günlük, Cuma haftalık, oruç aylık, zekat yıllık, hacda ömürlük planlamadır.

         İftitah tekbirinde ALAHÜEKBER deriz. Allah, İngilizce de GAT, Almanca da GOT, Farsça da HÜDA, Ama İslâm lisanında ALLAH´tır. Askerimiz bile cephede Allah Allah diyerek düşmana saldırır. Diğer ifadeler, Allah lafzının yerini tutmaz, o derinliği ve anlamı tam olarak veremez. Tanrı kavramı da böyledir.

         Namaza başlayış ALLAHÜEKBER = Allah en büyüktür ifadesiyledir. Zaten en yüce dost odur. Karşılıksız verendir. Resul-ü Zişan´ın son sözleri; “İLÂ REFİKIL AĞLA = Yüce Dosta..” olmuştur. Demek ki, toprak postumuz ise Allah dostumuzdur. 

         Hz. Ali (ra) ezan sesini işitince sararıp solarmış. Niçin bu hale düşüyorsun diye sorduklarında; Ali (ra); “Bu kimin davetidir, biliyor musunuz?” Derdi.

                  Namaz vücudun üzerindeki baş gibidir. Gözsüz, kulaksız veya kolsuz insan yaşar ama, başı olmayan bir insan yaşayamaz. Fakirsen zekatla sorumlu değilsin. Mekke´ye yol bulamamışsan hacca gitmezsin. Sıhhatin elvermiyorsa oruç tutmayabilirsin. Ama namaz için hiçbir mazeret yoktur. Mutlaka her halde kılınacaktır. Hz. Peygamberimiz Taif´te kendisini taşlayanlara beddua etmedi. Uhud´da onu yaralayan, dişini kıranlara da beddua etmedi. Ama Hendek savaşında namaz kılma imkanını vermeyenler için beddua etmiştir. O esnada çıkan şiddetli rüzgarla düşman ordusu perişan olmuştur.

         Hz. İbrahim (as); RABBİCALNİ MUKİMESSALATİ VEMİN…… “Yâ Rabbi! Beni ve çocuklarımı namaz kılanlardan eyle.” Dediği gibi bizlerde aynı duayı daima yapmalıyız.

         Namazda en mühim mesele, bedenimizle birlikte kalbimizi de namaza iştirak ettirmektir. Ama namazda iken kalbimizden 1001 türlü düşünceler geçiyor, olur olmaz şeyler bilhassa namazda aklımıza geliyor olabilir. Bu durum şüphe vermesin. Hırsız nasıl ki boş bir eve girmezse, şeytanda boş bir kalbe girmez. Sizde parlayan o iman nurunu söndürmek için sizi namazda meşgul eder. Siz aldırmayıp namazlara devam ettiğiniz sürece, bir gün sizden elini çekecektir.

Zengin olsan hayırlarda yarışsan,

Alim olsan ilimlerle barışsan,

Yiğit olsan gazalara karışsan,

Secde yoksa eğer, bil ki bedende,

Bir gizli kibir var, ille de sende…

Camiler yaptırsan, köprüler kursan,

Taşını altınla tartıya vursan,

Vakıf kapısında bir ömür dursan;

Secde yoksa eğer, bil ki bedende,

Bir gizli kibir var, ille de sende…

Kur´an okuyup, yazsan ezbere,

Şöhretin tez varsa gittiğin yere,

Kalbim temiz desen günde bin kere,

Secde yoksa eğer, bil ki bedende,

Bir gizli kibir var, ille de sende…  (C.N.)    

Allah´ın nazarında en kıymetli ibadet namazdır. Bütün yakarış, istek ve dileklerin hepsini namazın içinde bulmak mümkündür. Hz. Peygamber efendimiz; ESSALATÜ MİRACÜL MÜMİNİN “Namaz mü´minin miracıdır.” buyuruyor. Mirac gecesinde sevgili peygamberimiz nasıl semaları aştı, Allah ile manevi sohbette bulundu ise; Namazlarını kılan bir Müslümanda Allah ile manevi sohbette bulunmakta ve namazın sonunda isteklerini samimi bir dua ile Allah´a takdim etmektedir.

        

Günümüzde camilere gelen çocuklarımızın camilerden soğutulmaması için herkesin dikkatli davranması gerekir. Maalesef bugün pek çok camimizde, namaza gelen birkaç yavrunun, ufak tefek sebeplerle azarlandığını, arkaya itildiğini, kendileriyle alakadar olmak yerine “burada çocuğun ne işi var, konuşuyor, gürültü yapıyor” denilerek uzaklaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu bir an evvel bu hataların giderilmesi gerekir. Camilerimizde gülen, oynaşan çocuklarımızı dışarı atmaya, onlara bağırmaya hakkımız yoktur. Aksi halde camilerden soğutulan insanların vebalini hiç kimse yüklenemez.

Yüce Allah, bizleri ibadetlerini aksatmayan, namazlarımızla yüce Allah´a kavuşabilmeyi, onun sevgisine ve merhametine nail olmayı nasip eylesin. Kıldığımız her namazın sonunda kalplerimizde huzur ve mutluluk olmasını, feyiz ve bereketine kavuşmamızı yüce Allah bahşeylesin.

                                                                     Şevket BOYRAT

                                                         Çeltikçi Mah. Camii İmam Hatibi