Yüce Allah (c.c) Kur´an-ı Kerim´de bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: De ki: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah´tan, peygamberinden ve O´nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah´ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” 1-(Tevbe, 9/24)

Hz. Peygamberi her şeyden fazla sevmek imanın gereğidir: 

Bu konuda Peygamber Efendimiz (s.a.v.)  bir hadis-i şerif´te : “Beni annenizden, babanızdan, eşinizden ve çocuklarınızdan daha fazla sevmedikçe gerçek iman etmiş olmazsınız.” 2-(  Buhari, Sahih, İman, 2/8 (I;9) buyurmuştur. 

Nitekim Hz. Ömer: 

“Ey Allah´ın Rasûlü! Ben sizi canımdan başka her şeyden daha çok severim.” dedi Peygamberimiz: 

“Ey Ömer, canımı kudret elinde tutan Allah´a yemin ederim ki, beni canından daha çok sevmedikçe olgun mü´min olamazsın.”

 

buyurdu. Peygamberimizi dikkatle dinleyen Hz. Ömer: 

“Ey Allah´ın Resûlü, vallahi ben şimdi sizi canımdan da daha çok seviyorum.” deyince Peygamberimiz:  

“İşte Ya Ömer, şimdi olgun mü´min oldun.” buyurdular. (Aynî, Umdetü´l-Kârî,1/144) 

İmanın tadı Allah´ı ve Peygamberi sevmekle alınır: 

 “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üç özellik vardır; bunlar kimde bulunursa o, imanın tadını tadar: Allah ve Resûlünü, (bu ikisinden başka) herkesden fazla sevmek. Sevdiğini Allah için sevmek. Allah kendisini küfür bataklığından kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi, ateşe atılmak gibi çirkin ve tehlikeli görmek.” [Buhari, Sahih, İman,2/9 (I;9)]

Cennette Hz Peygamber´le beraber olabilmek için sevmek gerekir:

Bir bedevi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem´e:

“Kıyamet ne zaman kopacak?” diye sordu.

Efendimiz: “Kıyamet için ne hazırladın?” buyurdu.

“Allah ve Resûlünün sevgisini.” dedi.

Bunun üzerine Hz. Peygamber:

“O halde sen, sevdiğin ile berabersin.” buyurdu. [Müslim, Sahih, Birr ve Sıla,45/50 (III; 2032)]

Hz Peygamber´in sünnetini yaşatmak sevginin göstergesidir:

 “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur” 

[Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16 (V;46)]

Hz. Peygambere salâtü selâm getirmek sevginin gereğidir:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Cimri, yanında adım anıldığı halde bana salâtü selâm getirmeyen kimsedir.” (Ahmed b. Hambel, Müsned, I, 201)

Bir ayet ve bu hadisi şeriflerin  meali. Anlatacağım şu  olay da gayet net bir şekilde tefsir ediyor bu ayeti kerime ve hadisi şerifleri. 

Peki ne demek bu ? Bu nasıl olur ? 

İşte Hz. Cabir´in ve zevcelerinin Peygamber sevgisi ile bunu anlayalım.

Bir gün Peygamber Efendimiz (s.a.v.) sahabeleri ile birlikte bir mecliste otururken Hz. Cabir´e döner ve ;

“ Ya Cabir git evine ve eşine haber ver.Sahabelerimle birlikte sizin eve geleceğiz.Biliyorsun ki hepimiz açız ve günlerdir bir şey de yemedik. Eşin yemek hazırlasın, sen bize haber ettiğinde evine geliriz.” buyururlar. Mutluluktan havalara uçan Hz. Cabir koşarak evine gelir ve sevinçle hanımına ;

“ Hanım hanım Efendimiz (s.a.v.) evimize teşrif edecekler.Allah´ın Rasulü (s.a.v.) evimize gelecek.” 

Hanımı da sevinçle ;

“Bey ne diyorsun bu çok güzel bir haber, Allah´ın Rasulü´nün (s.a.v.) evimize gelecek olması beni çok mutlu etti.” 

Hz. Cabir hanımına “ Hanım Allah´ın Rasulü ve sahabeler aç.Onlara hemen bir şeyler hazırlayalım.” deyince biraz önce seviçten havalara uçan hanımının boynu yere düşer.

“ Cabir evde hiç bir şey yok.” 

Hz. Cabir ; “ Hiç mi bir şey yok hanım ? “

Hanımı ; 

“ Sadece büyüdüğünde sütünden ve yününden faydalanalım diye beslediğimiz oğlaktan ( bir rivayete göre buzağı ) başka bir şey yok.” deyince Hz. Cabir “Allah´ın Rasulü (s.a.v.) evimize aç gelecek ve biz onun önüne yiyecek bir şey koyamayacak mıyız? “ deyip getirir oğlağı ve hanımıyla birlikte kesip yemek için hazırlığa başlarlar. 

Hanımı yemek hazırlıklarına başlayınca Hz. Cabir, Efendimiz´e (s.a.v.) biraz sonra yemeğin hazır olacağını haber vermek üzere evden ayrılır. 

Yemekle meşgul olan H.z Cabir´in hanımı bir ara bahçeye doğru bakar ve süzülüp akan kanı görünce bahçeye fırlar.

Az önce anne ve babasının oğlağı kesmelerine şahit olan Hz. Cabir´in oğullarından 6-7 yaşlarında olanı babam oğlağı nasıl kesti gel sana göstereyim derken 3-4 yaşlarında olan kardeşinin boynunu kesmiştir. Gördüğü manzara karşısında neye uğradığını şaşıran Hz. Cabir´in hanımı telaş ve üzüntü ile “ Ne yaptın sen?” diye büyük oğluna çıkışınca korkuya kapılan çocuk bahçenin duvarına tırmanmaya çalışırken boynunun üstüne düşer ve oracıkta ölür.

Ne yapacağını bilemeyen Hz. Cabir´in hanımı “ Allah´ım bu başıma gelenler nedir ? Bu ne zor bir imtihan.” diye ağlarken bir taraftan da ; 

“Biraz sonra Cabir eve gelecek ve olanları öğrenince defin işlemlerine başlayacaklar.Allah´ın Rasulü (s.a.v.) de defin işleri ile uğraşmaktan evimde yemek yiyemeyecek.Hemen bahçeyi temizlemeliyim.Yemeklerini yesinler sonra söylerim olanları.” diye düşünür ve bahçeyi temizler.Çocukları alır ve bir odaya yorganın altına koyar.

Az sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hz. Cabir ve sahabeleri ile birlikte gelirler.

Yemekler hazırdır.Allah´ın Rasulü´nün yemeğe başlaması beklenmektedir sahabeler tarafından.Çünkü Allah´ın Rasulü başlamadan başlamaz sahabe. Hz. Cabir´in hanımı ise içerde “Bir an önce yeseler yemeklerini.Olanlar ortaya çıkmadan ve tatları kaçmadan yesinler yemeklerini.” diye telaş içinde kıvranmaktadır.

Tam Rasulallah (s.a.v.) yemeğe başlayacakken Hz. Cabir´e döner ve “ Ya Cabir bilirsin ben çocukları çok severim. Senin iki oğlun vardı.Hele getir onları da yemekten önce bi onları seveyim.” buyururlar. 

Hemen hanımının yanına gider Hz. Cabir. 

“ Hanım Rasulallah (s.a.v.) çocukları istiyor.Hele getir çocukları.” der.

Hanımı; “ Cabir çocuklar yeni uyudular.Siz hele yemeğe başlayın yemekten sonra getiririm.” der. Hz. Cabir içeri girer ve ;

“ Ya Rasulallah (s.a.v.) çocuklar yeni uyumuşlar.Yemekten sonra getireyim.Biz yemeğe başlayalım.” der. Rasulullah (s.a.v.) ;

“ Ya Cabir getir çocukları.Seveyim sonra yeriz yemeğimizi.” buyururlar. Hz. Cabir tekrar hanımının yanına gider ve “ Hanım Rasulallah (s.a.v.) çocukları istiyor.Hele uyandır çocukları getir.” der.

Hanımı ; 

“ Cabir ben çocukları uyandırana kadar siz yemeğe başlayın.” der.Tekrar Rasullulah´ın yanına giden Hz. Cabir ; “ Hanım çocukları uyandırana kadar biz başlayalım yemeğe.” deyince Rasulallah (s.a.v.) ; 

“ Ya Cabir çocukları getir.Acelemiz yok biz bekleriz.” buyurur.

Hanımının yanına dönen Hz. Cabir ; 

“Hanım Allah´ın Rasulü (s.a.v.) çocukları bekliyor. Hazırla hemen getir.” deyince Hanımı da ;

“Tamam ben çocukları uyandırıp giydirene kadar yemekler soğur.Siz başlayın yemeğe ben çocukları getiriyorum.” der.

“ Ya Rasulallah (s.a.v.) hanım çocukları hazırlayana kadar yemekler soğuyacak. Buyrun başlayınız yemeğe.Birazdan çocukları getireceğim.” deyince de Rasulallah (s.a.v.) ; “ Cabir acelemiz yok.Bekleriz.Hele getir çocukları.” buyurur. Yolda gelirken Peygamber Efendimiz´e (s.a.v.) haber getiren Cebrail (A.S.) ;

“ Bugün Cabir´in evinde öyle bir sınav olacak ki o ne derse desin çocukları isteyiniz.” demiştir. Tekrar hanımının yanına giden Hz cabir; 

“ Hanım erittin beni.Gidip gelmekten yoruldum.Getir çocukları artık.” deyince başı önüne düşen hanımı Hz. Cabir´in elinden tutar ve çocukların yanına götürür.Yorganı kaldırır. 

Gördükleri karşısında ne yapacağını bilemeyen Hz. Cabir odaya döner ve ; 

“ Ya Rasulallah (s.a.v.) çocuklar uyuyorlar.Biz yemeğe başlayalım.” der gayet üzgün ve müteessir bir halde. Allah´ın Rasulü (s.a.v.);

“ Cabir hele getir çocukları biz bekleriz.” buyurunca Hz. Cabir ;  

“Ya Rasulallah çocuklar uyumuşlar ama uyanmıyorlar.Uyandıramıyoruz.Bizim kudretimiz uyandırmaya yetmiyor.Buyrun siz uyandırın.” der ağlamaklı. 

Allah´ın Rasulü (s.a.v.) kalkar ve çocukların odasına gider.Hz. Cabir´in hanımı ise hıçkıra hıçkıra ağlayarak “ Ya Rabbi canımı al.Rasulünü layıkıyla ağırlayamadım.” diye dua etmektedir. Rasulallah (s.a.v.) elini yorgana uzatıp kaldırdığı anda çocukların ikisi birden Rasulallah´ın kucağına atlarlar. 

Dizleri üzerine çöküp ağlamakta olan Hz. Cabir´in mübarek hanımının ağzından şu cümleler dökülür.

“ YA RABBİ SANA ŞÜKÜRLER OLSUN RASULÜLLAH(s.a.v.) EVİMDE YEMEK YİYECEK” 

İşte çocuğundan daha büyük bir sevgi duydukları Peygamber´in (s.a.v.) aşkı onları sahabe yapmıştır. Onları Peygamberlerden sonra en yüce yapan bu hasletleri ve samimiyetleridir.

İşte değerli dostlar. Anlamak ile dinlemek arasındaki fark budur. Rabbim anlayan kullarından eylesin.