“Kendi yaşamını gözler, inceler ve üzerinde düşünürsen onun öğrencisi olmayı önemsersen geleceğine yön veren başkaları değil, sen olursun” diyor büyük usta Doğan Cüceloğlu.

Hayata yön vermek peki ama nasıl; zor gibi görünen kolay bir yolculuk aslında bu durum. Hayattaki amacınızın ve tutkunuzun ne olduğunu bulmaya çalışmak size ilerleme kaydettiğinizi düşündürüyor olabilir ama ne yazık ki öyle değil. Bir şeyler yapmak yerine sürekli düşünüp taşınmakla ne kadar vakit harcarsanız tutkularınızdan o kadar uzaklaşırsınız.

İstemek başarının en temel öğesidir, iç motivasyondur. İç motivasyonu olmayan kişide bir süre sonra tükenmişlik başlar. Öğrenmeye karşı merak yoksa istekte olmaz tüm bunların hepsi aslında birbirini destekleyen olgulardır. Motivasyonda birincil kural hedeflerin net olması sana birilerinin koyduğu ya da senin sonradan uydurduğun bir hedeften bahsetmiyorum tamamen senden olan sen olan bir hedef senin tutkularına karşılık gelmeli sana keyif vermeli o yüzden hedef belirlerken çok dikkatli olmalıyız.

Hedeflerimizin yüz metre koşusu değil bir maraton olduğunu unutmamalıyız. Motivasyon düşüklüğü kapıya dayandığında bazıları biran evvel silkinip kendine gelirken bazıları ise düğmeye basmakta zorlanıyor. İçinizde en küçük istek kırıntısının dahi kalmadığı bir noktaya gelmeden yani tamamıyla tükenmeden önce kendinizi yeniden şarj etmenin bir yolunu bulmanız gerek.

Allah kaderini şekillendirme fırsatını insana bıraktı, sen az isteyip az şeyler elde ediyorsan suç kaderde değil sendedir. Çünkü yüce yaratıcı şöyle diyor; “İnsan çalıştığı kadar vardır” siz kendi içinizde değişmek istemedikçe, Allah sizi değiştirmez. Başarıyı ve değişimi öyle isteyeceksin ki hayatın artık onunla şekillenmeli. İsteklerimiz günün her anında bizimleyse geleceğimiz olgunlaşmaya başlamış demektir.

Kendi başarı ve geleceğimizi başkalarının gayretine bırakmadan çıtayı daima yükselterek çalışmak öğrenmek ana hedefimiz ve motivasyonumuz olmalıdır.