Türkiye seçimini yaptı.
İlk başkanını seçti belki de.
    Evet diyen de hayır diyen de dostumuz, arkadaşımız, canımız, ciğerimiz hatta böbrek üstü bezlerimiz. Son ifade biraz marjinal kaçtı farkındayım ama referandumun son düzlüğünde oldukça gerildik taraflar olarak. Azıcık tebessüm edelim dedimdi :=)
    Malum referandum sonuçları bıçak sırtı çıktı.
    Aslına bakarsanız iyi de oldu.
    Neden mi?

    Çok çok basitleştirerek örnekleyeyim.
    Yüz kişilik bir topluluk düşünelim. Ve hepsinin acıkıp bir lokantada buluştuğunu. Garson gelip siparişlerini sorduğunda bu topluluktan elli biri “biz kuru fasulye ve pilav vede yanında ayran istiyoruz” desinler. Kırk dokuzu ise “biz balık istiyoruz yanında da rakı”.
    Demokrasi diyor ki: kardeşim burada çoğunluğun dediği olur ve diğerlerinin istekleri ıraksanmalı hatta külliyen reddedilmeli. Ve neticede bu topluluğun tamamı kuru fasulye pilav yemelidir.

    Ama burada sorun var. Bu lokantanın yapımı için yüzde kırk dokuzluk kesim de vergi ödedi; Bu durumda onlar da canlarının istediklerini yiyemeyecekler mi?
    Şayet demokratik bir ülkede referandum yapılıyorsa maalesef herkes aynı yemeği yemeye mahkûm. Hem de kendi inandıkları demokratik sisteme göre mahkûm.

    Demek ki demokrasi dediğimiz meret çok da matah bir şey değilmiş.
    Peki bu topluluğun tamamının isteklerini yerine getirebilecek bir sistem geliştirilemez mi?
    Hani şu meşhur mefhum var ya “TOPLUMSAL MUTABAKAT”; Ha işte onu sağlayabilecek yeni bir yönetim biçimi benimsenebilir mi?

    Aman ha; Sözlerimden sakın olaki bir rejim değişikliği isteği veya mesajı algılanmasın. Benim derdim mevcut sistemin toplumun tüm kesimlerine kucaklayacak şekilde revize edilmesi yahut geliştirilmesi.
    Sürekli darbecilerin yazdıkları anayasadan sivil anayasaya geçiş için ilk adımı attığımızı düşündüğüm bu seçimler beni bu noktada umutlandırmadı değil.
    Umutlanmasına umutlandım ama büyük temizlik henüz yapılmadı.

BOZUK TEMEL ÜZERİNE
SAĞLAM BİNA İNŞA EDİLEMEZ
    FETÖ´nün maalesef devletimizin tüm kademelerine sirayet etmiş kripto siyasileri olduğunu hemen herkes biliyor. Hatta aleni bir şekilde bilenen ama şu ana kadar dokunulmamış siyasiler de var.

    Halk bu referandumda bir anlamda kılıcı Reis´e teslim etti. Elini güçlendirdi. Şimdi ilk iş bu parazitlerin sökülüp atılması olmalıdır.
    
“HASTA ADAM” AVRUPA BİRLİĞİ
    Referandum propaganda sürecinde doğrudan taraf olmayı yeğleyen Avrupa Birliği göstermiş olduğu hasmane tavır ile kendi ipini çekmiştir.

    Bir zamanlar Osmanlı için “HASTA ADAM” diyen AB artık o ünvanı kendisi almış ve dağılma sürecindedir. Şahsi kanaatim Reis´in bu birlik ile bağları koparacağıdır.

İDAM GELMELİ
    15 Temmuz işgal girişiminden hemen sonra dillendirilen ancak bir çok siyasi tarafından sadece propaganda malzemesi olmaktan öteye gitmeyen idam kanununun çıkarılması ve uygulamaya geçirilmesi temennilerim arasında.

    “16 Nisan´dan sonra Parlamentomuz idam ile ilgili kararı olumlu verir bana gelirse ben bunu onaylarım.” Demişti zaten Reis.

    Şimdi top parlamentoda.
    Bu konuda halkın isteklerine daha ne kadar kulaklarını tıkayabilecekler; Bunu ilerleyen günlerde göreceğiz.

    Aslına bakarsanız ben mizaç olarak çok naif bir yapıya sahip kedi gibiyimdir. Öyle siyasetti, FETÖ´ydü, idamdı bana pek sıcak gelen şeyler değil. Hani şurda gelmeye üşenen bir yaz var, mevsim bahar, çiçekti böcekti yazayım dedim ama mesele memleket meseleleri olunca o kedinin pençeleri aniden çıkıveriyor.

    Demem odur ki; Siz siz olun içinizdeki insan sevgisini, hayvan sevgisini, doğa sevgisini ve hepsinden önemlisi Allah sevgisini kaybetmeyin.

    Şunu unutmayın: Sel gider, kumu kalır. Siyasiler gider bizler baş başa kalırız. Politik meselelerle birbirimizi kırmayın.

SELAM VE DUA İLE…