Bir kendini bilmez çıkmış, utanmadan, sıkılmadan BOP´un Türkiye için bir nimet olduğunu söylüyor. Aymazlığın bu kadarına da pes. Bizim için konuşmadığı belli de, kimin için konuşuyor o da ayrı bir mesele. İnsanın böyle bir şeyi konuşabilmesi için aklını peynir ekmekle yemesi lazım.
BOP 22 İslam ülkesi için bir felaket olduğu gibi, Türkiye içinde bir felakettir. Bu felaketi hiç kimsenin şirin gösterme hakkı yoktur.
Türkiye bu felaket senaryonun dışında değil ki. Emperyalist ülkelerin gözlerini diktikleri bu coğrafyanın zenginliklerini kapmak ve sömürü düzeni kurmak için çevirmedikleri dolap yok. Projeyi hazırlayan emperyalist ABD idaresinin ve işbirlikçileri İngiltere ve İsrail´in planları bitmez. Bu proje ile nasıl İslam ülkelerinde devletler, yönetimler altüst oldu ise İran ve Türkiye üzerinde de çalışmalar hızla devam ediyor. Vazgeçeceklerini sanmayın, çünkü hak ile batılın mücadelesi kıyamete kadar sürecektir. Sen hakkın temsilcisi isen husumeti bekle. Önlemini al.
Gaflete düşmeye, neme lazım demeye gelmez. Hepimiz milletçe şu parti, bu mezhep diyerek tuzaklara düşmeden, birliğimizi ve dirliğimizi koruyarak, uyanık olmalı, emperyalizmin oyunlarını bozmalıyız.
İçinde birlikte yaşadığımız şu dünyada emperyalist devletler, diğer mazlum ve güçsüz devletlere senin kaşını, senin gözünü beğenmedim deyip saldırabilir. Çünkü emperyalizmin karakteri budur. Düşmanla işbirliğine girecek kadar vicdanları kararan , paraya pula tamah eden insancıklar da çıkabilir. Öyle de olunca emperyalizmin işi daha da kolaylaşmış oluyor.
İçi çürümemiş, kökleri sağlam, sorumluluk bilinci taşıyan milletler, emperyalistlerin oyunlarını her zaman bozar. Dünyaya dalmış etrafında oynanan oyunların farkında olmayan, inancından bihaber olan toplumlar, emperyalistlerin avı olmaya, yıkılıp gitmeye mahkumdurlar.
Eğer sorumluluk bilincimizi diri tutmazsak; Yahya Efendinin dediği olur. Kısaca ifade edersek; Osmanlının en güçlü döneminde, Kanuni´nin aklına düşer. “ Acaba Osmanlı´da bir gün yıkılır mı” diye. Ve süt kardeşi zamanın alimi Yahya Efendi´ye bir mektup yazarak sorar durumu. Yahya efendi, “neme lazım be sultanım” diye bir cevap gönderince pek anlamaz, biraz da alınır. Kalkar Yahya Efendinin dergahına gider. Mektubun cevabını tekrar sorar. Yahya Efendi aynı cevabı verince, izahını ister. O zaman Yahya Efendi der ki;-“ Sultanım bu devlette zulüm yayılsa, haksızlık şayi olsa, işitenler de neme lazım deyip uzaklaşsa, sonra koyunları kurtlar değil çobanlar yese, bilenler bunu söylemeyip sussa, gizlese, fakirlerin, muhtaçların, yoksulların, kimsesizlerin feryadı göklere çıksa, bunu da taşlardan başkası işitmese, işte o zaman devletin sonu görünür…”
Bu izahatı dinleyen padişah gözyaşlarını tutamaz ama devletinin böyle ikaz eden alimlere sahip olmasından dolayı da Allah´a şükreder.
Allah Cümlemizi “ neme lazım” demekten muhafaza eylesin. İyilikleri emretme, kötülüklerden sakındırma hususundaki görevlerimizi yapmaktan ayırmasın. Akıbetimizi hayreylesin. Sorumluluk bilinci ile bilinçlenmemiz için yardımını üzerimizden eksik etmesin.
İdrak ettiğimiz Kurban bayramınızı tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını, Allah ile beraber olanlardan olmamızı diliyorum.