Türkiye'de özellikle son on yılda dış politikada tartışılan en önemli konulardan birisi hiç şüphesiz 'Türkiye'nin Eksen Kayması' olarak tabir edilen ve ilişkilerin Batı eksenli olmasından çok Doğu ülkeleri ile gelişmesinin vermiş olduğu rahatsızlıktır.  Birçok uzman, siyaset bilimci bu konuda fikir üretmesine rağmen kesin bir sonuca varabilmiş değiliz. Kimi aydınlarımız ülkemizin zaten coğrafi ve kültürel olarak Doğu'nun bir parçası olduğunu savunsa da bir kısım aydınımız ise ülkemizin Osmanlı'nın son iki yüzyılından bugüne Batı'nın bir parçası olduğunu dile getirmektedir.

Ben ülkelerin dış politikalarını belirlerken tarihi ve kültürel geçmişi ile birlikte gelecekteki ekonomik, sosyal potansiyellerin de göz önünde bulundurulması gerektiği düşüncesindeyim. Bu yüzden son on yılda yaşanan tartışmaların (eksen kayması ekseninde) yersiz olduğu kanaatindeyim. Bugün eğer Türkiye'nin ulusal çıkarı ekonomik olarak hızla yükselen Doğu ile ilişkilerinin gelişmesinde ise yüzünü Doğu'ya dönmesini savunurum. Ancak yüzümüzü Doğu'ya dönerken sırtımızı Batı'ya çevirmemek şartıyla. 

9 Temmuz Pazartesi günü, önce TBMM'de Cumhurbaşkanı yemini, sonrasında Külliye'de yapılan tören de bu doğrultuda, Doğu ve Batı arasında nasıl bir politika izlediğimizin, ilişkilerin ne yönlü olduğunun ispatı niteliğindedir. Törene katılan devlet adamlarının bazılarının isim ve ülkeleri; Dmitri Medvedev/Rusya, Nicolás Maduro/Venezuela, Nursultan Nazarbayev/Kazakistan, Corge Ivanov-Makedonya, Alpha Condé-Gine, Hasan Ali Kayre-Somali, Mladen Ivanić-Bosna Hersek, Boyko Borisov-Bulgaristan, Giorgi Margvelaşvili-Gürcistan, Memnun Hüseyin-Pakistan, Petro Poroşenko-Ukrayna ve daha birçok bakan, meclis başkanı gibi üst düzey yöneticileri ile katılım gösterecek onlarca ülke... 

Bu isimler önemli... Önemli çünkü sizin kimlerle birlikte olduğunuz aslında kimlerin karşısında olduğunuzu da göstermektedir. Bu ülkeler aslında kendi içerisindeki 142 yıllık parlamenter sistemi değiştiren Türkiye'deki kadrolarla birlikte dünyada var olan adaletsiz sistemin de değiştirilebileceğini gördükleri için belki de bugün buradalar. Batı'nın doğusu ile birlikte Doğu'da yükselen yeni dünya düzeninin merkezinden verilen bu mesaj eminim yerine ulaşacaktır.