Hicri ve kameri aylar arasında “Üç aylar” olarak adlandırılan Recep, Şaban ve Ramazan ayları mübarek aylar olarak bilinmektedir.

Bu aylar ve diğer dokuz ayın süreleri, ayın hareketlerine göre belirlenmektedir. Kameri ayların süresi, şemsi ayların süresine nazaran değişiklik arzeder. Kameri sene, şemsi seneden on bir gün daha kısadır. Ayrıca kameri ayların diğer bir özelliği şemsi aylarda olduğu gibi senenin aynı mevsiminde değil, değişik mevsimlerine tesadüf etmektedir.

Mesela, kameri bir ay olan Ramazan ayı, senenin tüm mevsimlerini dolaşır. Bu ayların Müslümanlar arasında önemli ölçüde değer kazanmasının sebepleri arasında Hz. Peygamber (s.a.v) efendimizin bu aylar hakkında verdiği haberler gösterilebilir. Resûlullah (s.a.v) bir Hadis-i Şeriflerinde: “Recep Allah´ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ümmetimin ayıdır” buyurmuştur. Ayrıca Peygamberimiz (s.a.v): “Allah´ım! Recep ve Şabanı bize mübarek kıl! Bizi Ramazana ulaştır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259) diye dua ederdi.
Üç ayların değerini ifade eden diğer önemli özellik ise beş mübarek Kandil Gecesinden dördünün bu aylar içinde olmasıdır. Regaib Kandili; Recep ayının ilk Cuma gecesine, Miraç Kandili; Recep ayının yirmi yedinci gecesine, Berat Kandili; Şaban ayının on beşinci gecesine, Kadir Gecesi ise Ramazan ayının son on günü içerinde tek sayılı geceler içerisinde ve İslam alimlerinin ağırlıkları görüşlerine göre yirmi yedinci gecesine rastlar. Hz. Peygamber (s.a.v) şaban ayında çok oruç tutardı. Hz. Aişe (r.ahe), Rasülullah (s.a.v)´in bu aydaki orucu hakkında şöyle der: “Şaban ayındaki kadar oruçlu olduğu bir ay görmedim” (Tecrid-i Sarih, VI, 295). Ramazan ayının fazileti ise çok daha yücedir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmaktadır: “Ramazan geldiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da bağlanır.” (Müslim, Kitâbu´s-Sıyam,1). Recep ve Şaban ayları, Ramazanı karşılayan aylar olup, Ramazan ayının müjdecisidir. Dinimizde ayrı bir değeri olan üç ayların, kişide insani özelliklerin oluşmasında ve iradenin kontrol altına alınmasında rolü büyüktür. Zira Recep ve Şaban aylarının feyzinden ve bu aylarda bulunan Regaib, Miraç ve Berat gecelerinin rahmetinden istifade yolunu tutan bir kişi Ramazan ayında ise, her türlü kötülükten kendini uzak tutar ve insani vasıfların artmasına riayet eder. Nihayet Kadir gecesinde yapacağı ibadet ve tevbe ile manevi hazza ulaşır.
Bu nedenle özellikle, bu aylarda bol bol istiğfar etmek, farz ve nafile namaz kılmak, oruç tutmak, Kur´an okumak ve dua etmek en uygun davranışlardır. Recep ve Şaban ayları, Ramazana hazırlık aylarıdır. O ayların sultanına, O´na yaraşır şekilde hazırlanmak için fırsat aylarıdır, muhasebe aylarıdır. Malum olduğu gibi Ramazan ayının Müslümanlar için yeniden doğuş ayı olması, günahlardan temizlenme ayı olması ve ümmetin birliğini, dirliğini sağlayan Kur´an ayı olması onu diğer ayların sultanı yapmıştır. Öyleyse diğer aylarda da Ramazan´da insanlığa gönderilen Kur´an mesajının hem yaşam tarzı olarak benimsenmesi hem de insanlığa ulaştırılması için zamanı israf etmemek ve her anını iyi değerlendirmek zorundayız. Recep ve Şaban ayının bereketine talip olmalıyız, niyazda bulunmalıyız. Maddi ve manevi yardım ve ihsanlarda bulunmalıyız. Çünkü Allah (c.c) yapılan ibadetleri bire ondan yedi yüz katına kadar hatta oruç ibadetinde olduğu gibi daha fazla mükafatlandırmaktadır.
Bu nedenle bu ayları bir fırsat ayı olarak değerlendirmeye çalışalım. Regaib, İsra, Miraç, Berat, Kadir ve Cuma gecelerini içerisinde bulunduran mübarek üç aylar, Yüce Rabbimizin biz kullarına bir lütfudur, keremidir. Kullarını sevdiğinin, Rahman ve Rahim olmak özelliğinin en bariz örneğidir ki, kullarının bazı zamanlarda bilerek yada bilmeyerek hataya düşseler de diğer bazı zamanlarda hatırlayıp düzeltmeleri, tevbe edip yanlışlardan dönüş yapmaları için dua ve niyazda bulunmaları için verilmiş bir fırsattır. Bu aylar dolayısıyla kendimizi kontrol ederek mutlaka nefis muhasebesinde bulunmalıyız.
İşte üç aylar ve bu aylardaki geceler, nefis ve şeytan tuzağına düşmüş ve her iki dünyasını zindana çevirecek günah, isyan ve gaflet batağında boğulmakla karşı karşıya gelmiş insanın kurtuluşu için uzatılan can simididir. Mübarek aylar ve geceler, unutan insanlara kerem ve ihsan sahibi yüce Allah tarafından tanınan ve değerlendirilebilirse çok büyük kazançlara vesile olacaktır. Yüce Allah´ın bizim dünya ve ahiret hayatımızı cennete çevirmek için gönderdiği İslam´a teslim olup olmadığımızı gözden geçirmeli, hiç vakit kaybetmeden İslam´ın rahmet, bereket, mağfiret, fazilet ve hayat bahçesinden kana kana nasib almak için bu ayları ve günleri hayatımıza bir başlangıç yapmalıyız. Bu aylara hürmet etmek, günahlardan uzaklaşmakla ve ibadetleri yapmakla olur. Hürmet edip saygı gösteren kat kat karşılığını görecektir.
Yüce Rabbimiz Kur´an-ı Kerim´de: “Allah´ın, gökleri ve yeri yarattığı günden beri, ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü (Zilkade, Zilhicce, Muharrem, ve Recep), haram (hürmete layık) olan aylar-dır.” (Tevbe, 36) buyurmaktadır. Bu aylarda savaş yapmak yasak olduğu için bu adı almışlardır. Allah´ın seçtiği dört aydan birisi de üç aylardan biri olan Recep ayıdır. Resulüllah (s.a.v) bu aylar hakkında: “Recep Allah´ın (c.c), Şaban be-nim ve Ramazan ümmetimin ayıdır.” (Aclüni, Keşfu´l- Hafâ, 1/423) buyurmuştur. Bu nedenle bu aylarda günahlarımızın affı için tevbe ve istiğfar etmeli, yalvarıp yakarmalı, bu ayları, günleri ve geceleri bir fırsat olarak değerlendirmeliyiz. Yine Recep ve Şaban ayın- da gücü yetenlerin oruç tutmasının çok sevap olduğunu Hadisi Şeriflerde görmekteyiz.
Bu aylarda oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin, zayıf düşme ihtimalini göz önünde bulundurarak, Ramazana daha kuvvetli girmek için mümkünse daha sayıda oruç tutmaları iyidir. Çünkü, Ramazan orucu farzdır. Nafile sevabı elde etmek için, farz kaçırılmamalıdır. Kaza borcu olanlar, Ramazan ayı haricinde bu aylarda tutacakları oruçlara, kaza olarak niyet etmelidirler. Böylece hem kaza borçlarını ödemiş olur, hem de Recep ve Şaban ayında oruç tutulmasının sevabına kavuşmuş olurlar. Halkımız arasında yaygın hale gelen üç ayları ara vermeden bütün olarak tutmak sünnete uygun bir davranış değildir. Ancak oruç kefareti olanlar Recep ve Şaban ayında aralıksız iki oruç tutabilirler. Recep ve Şaban aylarında aralıksız oruç tutulması halinde Ramazan ayında zayıf düşme farzı yerine getirememe ihtimali de vardır. Onun için pazartesi, Perşembe yada kameri ayların başında, ortasında ve sonunda oruç tutmak daha yerinde ve sünnete uygun bir davranış olur.

İşte mübarek üç aylar geldi. Bu değerli misafirleri onlara yaraşır bir şekilde ağırlayalım. Rahmetinden, bereketinden nasibimizi alalım. Evlerimizde rahmet ve bereketin hasıl olmasını sağlayalım. Özellikle çocuklarımızın zihinlerine ve gönüllerine bu mübarek ayların, gecelerin ve günlerin önemini anlatalım ki, çocuklarımız bu güzelliklerle büyüsünler, her biri birer ensar olarak yetişsinler. Müslümanca yaşamanın zorluklarını hepimiz biliyoruz ancak İslam´a uygun yaşamanın önemini ve Allah katındaki mükafatını da biliyoruz. Bu konuda Resülullah (s.a.v) buyurdu ki: “Ümmetimin fesada uğradığı bir dönemde, sünnetime sımsıkı sarılana yüz şehit ecri/sevabı vardır.” (el-Münzirî, et-Terğib ve´t-terhîb,I, 41; Beyhaki, Kitabü´z- Zühd (İbn Abbas´ın rivayeti olarak) Böylece Yüce dinimizin güzelliklerinden, ikramlarımızdan, davranışlarımızdan ve güzel ahlakımızdan dolayı gönüllerimiz nurlansın, yüzlerimiz aydınlansın, evlerimiz bereketle dolsun, hatta taşsın ki, içinde yaşadığımız toplum ve hatta tüm insanlık huzur ve mutluluk bulsun. Bu mübarek aylarda nefislerimizi ve nesillerimizi ıslah edelim, geçmişlerimize dualarda bulunalım. Vatanımızın, Milletimizin ve Ümmet Muhammed´in selameti için dualar edelim.
Bu vesile ile yüce Rabbimiz Recep ayını, Şaban ayını, bizler için mübarek ve bereketli kılsın ve cümlemizi mübarek Ramazan ayına sağlık ve afiyet içerisinde kavuştursun.