Günlerden bir gün köylerden birinde, bir adamın koyunu kör kuyulardan birinin içine düşmüş.
Hayvancağız saatlerce acı içinde kıvranmış, sesini duyurmaya çalışmış.
Derken koyunun sahibi gelmiş kuyunun başına.
Bakmış zavallı koyun kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor, üstelik de yaralı…
Bir hal çaresini düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına.
Ne yapsak ne etsek de şu koyunu kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan yaralı, belki de kırık çıkığı var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler.
Herkes eline geçirebildiği kadar başlamış kuyuyu toprakla doldurmaya…
Zavallı koyun, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış.
Onlar yukarıdan atmış, koyun silkinerek her defasında toprağı altına almış.
Derken, ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış koyunumuz.
Köylüler de bu duruma şaşırmış; onlar atmış koyun yükselmiş derken neticede hayvan yukarıya çıkmayı başarmış…
Teşbihte kusur olmaz demişler…
Hayat bazen bizim de üzerimize sert bir şekilde gelebiliyor.
Üstümüzü toz toprakla örtmeye çalışanlarla her yerde karşılaşılabiliyoruz.
Bunlarla baş etmenin yolu sızlanmak, oflamak değil; düşünüp silkinmektir.
Aydınlığa bir adım daha yaklaşmaktır, kör kuyuda olsak bile…
Unutmamak gerekir; Yusuf zindan görmedi, zindan Yusuf´u gördü.
Yiğide her yer meydan, ümitsize her yer zindan…
İnandığı değerler için yüreğini ortaya koyma cesareti ve sorumluluğu gösteren her birey davasının gereği olan zorluklara katlanabilmeyi şiar edinmelidir.
Fakat en büyük zaaflardan biri, ilk olarak yapılacak herhangi bir işin sorumluluğunu almaktan kaçınmaktır.
Altından kalkamama korkusu, en iyisini yapmama endişesi bizleri kaçamak cevaplar ve bahane üretmeye götürüyor.
Hâlbuki cesaret ve sıkı bir inanç ile atılan her adımın Allah´ın yardımından pay sahibi olacağı vaadi unutulmamalıdır.
Yeter ki sıkı inanç, samimiyet, istek ve ilk adım gayreti cesaret ile ortaya konsun.
İnsanı ümitsizliğe sürüklenmekten, sıkıntı, üzüntü, korku ve gelecek kaygısından uzak tutan en büyük nimet imandır.
İman eden kişi için her zaman bir ümit vardır.
Çünkü her şeyin en iyisini ve en doğrusunu bilen Allah O´nun yanındadır.
İman eden kişi Allah´a teslim olmuştur ve kaderinden razıdır.
Kaderine razı olan müminden Allah´ta razıdır ve onu sonsuz cennetiyle müjdeler.
Unutma!
Her karanlık gecenin bir sabahı vardır.
Her kışın baharı vardır.
Karanlıkları aydınlığa çeviren, hüzünleri ferahlığa tahvil eden, bir yüce el, bir yüce kudret vardır.
Yusuf´u kuyudan alıp, Mısır´a Sultan eden bir güç vardır.
Musa´yı Firavun ´un sarayında yetiştirerek, oraya hâkim kılan bir güç vardır.
Firavunları, zalimleri, hainleri zillete mahkûm eden, mazlumun ahına cevap veren, sabredeni mutlaka zafere ulaştıran bir irade vardır…