Vatan, üzerinde bir milletin yaşadığı ve etrafı sınırlarla çevrili toprak parçasıdır. Her milletin mutlak bir vatanı vardır. Vatansız millet olmaz. O halde bir milletin hayatı, ancak vatanına sahip olduğu müddetçe devam eder. Vatanını seven onu canından aziz bilen milletler, asırlarca dünyaya hükmetmişlerdir. Vatan sevgisi, devletin temelini sağlamlaştırır. Milletin fertlerini birleştirir. İdeal ve ülkü birliği oluşturur. Böylece millette birlik doğar.

İşte bu güçledir ki; dinimiz, vatanımız,  canımız, namusumuz, evladımız ve mukaddesatımız korunur.Vatan sevgisi sevgilerin en güzelidir. Vatan sevgisi imandan sayılır ve en temiz duyguların kaynağı olur. Çünkü iman olmadan vatanın; vatan olmadan varlığımızın hiçbir anlam ve önemi yoktur. Bu sebeple; bir insanın, karşılaşabileceği en büyük zorluk,  vatansız  kalmaktır.  Vatan bizim canımız, kanımız ve her şeyimizdir. Kederlerimizin sevince, ideallerimizin gerçeğe dönüşmesi, ancak ve ancak vatanımızın bağımsızlığı ile mümkündür. Vatan, din, iman, ezan, bayrak ve millet kelimelerinin söylenişi bizde en tatlı heyecanları uyandırır. Bunları sevmek bizim boynumuzun borcudur. Bu Mübarek vatanda ,  asırlar boyu yan yana, gönül gönüle beraberce yaşıyoruz… Bundan sonra da kardeşçe , hep birlikte yaşamaya devam edeceğiz. Yüzyıllarca hep beraber ağlayıp beraber güldüğümüz bu aziz vatanda, her şey bizim istediğimiz gibi olmayabilir. İçinde bulunduğumuz şarların gereği olarak maddi ve manevi sıkıntılar zuhur edebilir.

Üzerinde yaşadığımız bu aziz vatan, sadece mutlu günlerimizin ve müreffeh zamanlarımızın toprağı değildir! O; ak günlerimizin olduğu, kara günlerimizin de vatanıdır… Biz, sadece bu ülkenin nimetinden faydalan- mak için değil; aynı zamanda külfetini çekmek, hatta uğrunda canımızı feda etmek için yaşıyoruz. Çünkü bu ülkenin sadece gündüzleri değil; geceleri de bizimdir!.. Biz şehitlerimizle beraber yaşayan milletiz!... Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz içindir!.. Yüce Allah´ımız ve Sevgili Peygamberimiz, bizi birlik ve beraberlik içinde yaşamaya çağırıyor. Vatan, millet ve İslam, ezan ve bayrak düşmanları ise; sürekli bizi bölüp parçalamak için uğraşıyor. Sakın ola ki aldanmayalım bozguncu ve kışkırtıcıların tahriklerine kapılmayalım. Semaya yükselen ezan seslerinin kıyamete kadar devam etmesi, ancak vatanımızı canımızdan daha aziz bilmekle, istiklalimizi korumakla olur. Cenab-ı  Hak  Bakara süresinin 190.cı ayetinde: “Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez.” buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimizde vatanımıza tecavüz edenlere karşı sabır ve mu- kavemetle karşı koymamızı istemektedir. “Siz düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyiniz; karşılaştığınız zaman da mukavemet ediniz.” (Riyazü´s- Salihin,c.2,s.429)

1071´de kazanılan Malazgirt zaferini müteakip Anadolu´ya ayak basışımızdan itibaren düşmanların Müslüman Türk Milleti´ne karşı her alandaki saldırıları devam edegelmiştir. Bu saldırılar, Haçlı seferleri ile başlayıp yüzyıllarca sürmüş ve Osman´lı devleti´nin çökmesi ile sonuçlanan 1. Dünya savaşından sonra yapılan Montros Mütarekesi ve Sevr antlaşmaları ile topraklarımız düşmanlar tarafından istila edilmişti. Bu istilayı ve taksimi asla kabul etmeyen kahraman ecdadımız;  topyekün bir mücadeleye atılmak zorunda kaldı. Tarihe Türk İstiklal savaşı olarak geçen bu büyük mücadelenin tek hedefi, Türk istiklalinin ve aziz vatanımızın kurtarılmasından ibaretti. Yokluklar içinde ve en zor şartlarda; üzerine saldıran yedi düvele karşı, tarihte benzeri görülmemiş bir destan yazan Müslüman Türk Milleti´nin savaş meydanındaki kahramanlığını ve azmini Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk şöyle anlatıyor: “Karşılıklı siperler arasında mesafemiz sekiz metre idi. Yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler hiç biri kurtulamadan kamilen şehit düşüyor, ikinciler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar imrenilecek bir itidal ve tevekkülle, biliyormusunuz? Şehit olanı görüyor, üç dakikaya şehit olacağını biliyor, en ufak bir fütur bile getirmiyor, sarsılmak yok. Okuma bilenler ellerinde Kur´an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler Kelime-i Şehadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki imanı ve ruh kuvvetini gösteren şayan-ı ve şayan-ı tebrik bir durumdur.”  Bu gün hürriyet ve huzur içinde yaşadığımız Anadolumuz, işte bu iman ve bu yiğitlikle kazanıldı. Aynı iman ve yiğitlikle de müdafaa edilmelidir.                                                                                                                        

  İşte bu ruh ve heyecan; İslam ve Müslümanlar için büyük bir felaket olan Haçlı ordularını durdurmuş, 1071 tarihinden itibaren Anadolu´ Müslüman Türk´e vatan yapmış 1453´te İstanbul´un fethiyle Bizans İmparatorluğunu ortadan kaldırarak  Orta Çağı kapatıp Yeni Çağı açmış, 30 Ağustos 1922´de Dumlupınar Meydan savaşı-nı kazanarak ülkeyi düşmandan temizlemiştir. Yakın tarihte yine bu ruh ve heyecanla Mehmetçik Kıbrıs´ta savaşmış, soydaş ve kardeşlerini Yunan mezaliminden kurtarmıştır. Şehitlik olmadan vatan olmaz.  Atalarımızın kanı ile yoğrulmuş bu vatanı seveceğiz  ve aynı olgunlukla necip milletimizi de seveceğiz. Sevgi güç ve mutluluk demektir. Ayrılık, fitne, fesat ve bozgunculuk ise sinirleri bozar, dayanışmayı yıkar ve milletin arasına nifak sokar. Bu sebeple millet olarak birbirimizi sevmeli ve birbirimizi anlamalıyız. Bugün sahip olduğumuz bu cennet vatan ,  kahraman atalarımızın her karışını, kanla-rıyla sulayarak bize emanet ettikleri topraklardır. Bize düşen görev; bu toprakları imar etmek, korumak ve bizden sonraki nesillere devretmektir. Vatan sevgisi kuru dava ile olmaz, vatana hizmet etmekle olur. Çiftçi, işçi, tüccar, esnaf ve sanatçı gibi bütün meslek erbabı, hepsi el ele vererek vatan ve millet yolunda çalışmakla olur.

 Can ve malın Allah yolunda, insanı insan yapan, toprağı vatan kılan, toplumu millet yapan değerler uğrunda feda edilebilmesi, kulun Rabbine karşı muhabbetinin ifadesidir. Bu konuda Yüce Allah  Al-i İmran süresinin 169.cu ayetinde: “Allah yolunda öldürülenleri ölüler sanmayın; bilakis onlar diridirler. Allah katında rızıklandırılmaktadırlar.”  buyurmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)´de şu hadis-i şerif´de: “Allah´a yemin ederim ki, Allah yolunda savaşıp şehit olmayı, diriltilip tekrar şehit olmayı, tekrar diriltilip şehit olmayı isterim.” (Buhar, Cihad, 199) başka bir hadis-i şerif´de ise: “Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki bütün şeyler kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmek istemez. Sadece şehit gördüğü ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehit olmayı ister.” (Buhari,Cihad,21) buyurmaktadır.

15 Ağustos 2016 Cuma günü akşamı TRT kanalını işgal ederek kendilerini yurtta sulh konseyi olarak tanıtan ve bir bildiri okutan silahlı hainler tarafından yapılmak istenen darbe girişiminin; başarısızlıkla sonuçlan- ması, imanlı, şehitlik ruhuyla yoğrulmuş, kahraman, yiğit ve cesur halkımız tarafından darbecilerin geri püskürtülmesi, milli iradeye ve demokrasiye sahip çıkılması, Diyanet İşleri Başkanımız sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez hocamız ve Müftülüklerimizin talep ve talimatlarıy-la o günden bu güne kadar her gece minarelerimizden selaların okunmuş olması,necip milletimizin asla esir edilemeyeceğini, ay yıldızlı bayrağımızın gönderden indirilemeyeceğini ve Ezan-ı Muhammedi´nin gök kubbemizden dindirilemeyeceğini bütün dünyaya ilan eden çok büyük bir zaferdir, demokrasi bayramı ve şölenidir.. 

Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız  Binali Yıldırım tarafından ilk akşamdan itibaren meydanlarda toplanma daveti, milli iradeye sahip çıkma ve demokrasi nöbeti ikinci bir emre kadar devam edecektir. Tabii ki halkımızın bugüne kadar gösterdikleri sağduyulu davranışlar, provakasyonlardan uzak bir şekilde taşkınlıklara meydan vermeden sonuna kadar aynı şekilde devam etmelidir. Halkımızın bu konuda gösterdikleri ilgi ve alaka her türlü takdire şayandır

 

Bu vesileyle 15 Ağustos 2016 Cuma akşamı yapıl-

mak istenen darbe girişiminde canlarını feda ederek milletimize hür bir vatan bırakan 145´i sivil toplam 208 şehidimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi saygıyla anıyorum. Yaralı durumda olan 1440 vatandaşımıza da Allah´tan acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağolsun. Ruhları şad, mekanları  cennet olsun. Rabbim aziz milletimizi birlik, beraberlik ve huzurdan ayırmasın. Devletimizi, milletimizi ve tüm Müslümanları her türlü iç ve dış tehlikelerden korusun. Yıkmak, bölmek ve parçalamak isteyenlere hiçbir zaman ve hiçbir şekilde fırsat vermesin. Allah vatanımıza, milletimize ve  devletimize zeval vermesin. Bir daha böyle darbe girişimleriyle de karşılaştırmasın.