Yıllardır teknolojiye merak saldım, neden teknoloji ülkemizde üretilmiyor diye hayıflanıp durdum. Yeni geçişmeleri takip etmeye çalıştım, en azından dünyada ne oluyor, ne bitiyor haberdar oldum.

Kanada´da yaşayan kendisi Bilgisayar Mühendisi olan Önder isimli arkadaşım benim bu merakımı görünce “Yapay zeka işiyle ilgilen, dünya yapay zekaya gidiyor” dedi. “Yapay zeka akademik düzeyde üniversitelerde yapılabilir” diye bana telkinde bulundu.
Bende durumdan vazife çıkardım. Zaten yatırımlarım bitti, vakıf kurayım, çalışma konusu makine öğrenmesi ve yapay zeka olsun diye düşündüm.
Türkiye orta gelir tuzağına düştü. Her şeyi devletten beklemeyelim, ileri teknoloji üretme için bende elimi taşın altına koyayım istedim. Kafam bunla meşgulken, bir iş için Uludağ Üniversitesi Tekno Parkına gittim. Burada Mühendislik Fakültesinde görevli bir Prof arkadaşla tanıştım. Amarika´da eğitim görmüş iyi bir insan. Beni Rektörle de tanıştırdı. Projeden bahsettim ve Rektör bey olumlu baktı ama doktora yapan insan sayısının azlığından yakındı.
Başka bir gün tv´de yapay zeka üzerine konuşma yapan Boğaziçi Üniversitesinde görevli Prof. Cem Say hocaya facebook vasıtasıyla ulaştım, projemi anlattım. Beni bu tür teknolojiyle ilgilenen Halil Aksu isimli bir arkadaşa yönlendirdi. İstanbul´da bir araya geldik Bursa´da bir toplantı yapmayı düşündüğümü söyledim, o da gelebilirim dedi. Bu işlerle ilgilenen bir kaç adres verdi. Koç Üniversitesi Kuluçka Merkezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Kuluçka Merkezi gibi. Bende gittim, gezdim, İTÜ´deki beni gezdiren arkadaş, “Türkiye´nin bu işler için iklimi uygun değil” diye söyledi. Ben kulak asmadım, neyse dedim.
İşi başarma, yapma arzum beni tanıdığım işadamlarıyla görüşmeye itti. Yıllarca fabrika komşuluğu yaptığımız Hüseyin Özdilek beye gittim, projemi anlattım. Önce olumlu bakmadı sonra ona, “Sizin hayvanlarınız var, gübrelerini temizlemek için adam bulmak güç olur, onların bakımı için yapay zekadan faydalanabiliriz” deyince bir organizasyon yapmaya karar verdi. Kendisi dahil Bursa´nın ileri gelen 13 işadamını çağırdı, bende İnegöl´den iki arkadaşımı aldım. Hilton´da toplantı yaptık. Güzel bir toplantı oldu. Uludağ Üniversitesi Rektörü de geldi. İki konuşmacı güzel sunum yaptı. Ben ise gelen arkadaşlara birlikte vakıf kuralım ya da Üniversite bünyesinde Mükemmeliyet Merkezi dedim. Gerek maddi gerek manevi destek verelim, Bursa Türkiye´deki yapay zeka çalışmalarının merkezi olsun dedim. İlk olarak yılların tecrübesi Hüseyin Özdilek bey üniversitenin adını duyunca bu işin içinde olmak istemedi, diğer arkadaşlarda işi Ticaret Odası yapsın diye savuşturdular.
Bende düşündüm, “bu işi ben finanse edebilirim, hiç kimseye ihtiyacım yok. Az yaparım öz yaparım ama yaparım” dedim. Uludağ Üniversitesindeki hocamıza “siz kod yazacak, çalışacak ekip kurun, 6 doktora öğrencisi bulun, onlar hem bizim belirlediğimiz konuda tez yazsınlar, piyasada karşılığı olsun hem de ben en az 5 yıl burs vereyim, ülkemizde yapay zeka gelişsin” istedim. Yılda bir kez para ödüllü yarışma düzenleriz insanları yapay zeka üzerine çalışma yamaya teşvik ederiz, Türkiye´de bu işleri ben başlatmış olurum diye düşündüm.
Gel zaman git zaman hocayı arıyorum bir türlü doktora öğrencisi bulamıyor. Ya diyorum paraysa para yok yok yok… Bende Cem Say hocaya döndüm, “Hocam Uludağ Üniversitesindeki arkadaş bir tek doktora öğrencisi bile bulamadı, bana yardımcı olur musunuz” dedim. O da İstanbul Teknik Üniversitesinde çalışan bir Yardımcı Doçent´e yönlendirdi. Birkaç kez yazıştık. Arada diyorum ki, “telefonda konuşalım, yok skypeta konuşalım” diyor. Bende tercihimi hiç konuşmamaktan yana kullandım. Büyük adam avam takımıyla konuşur mu hiç? Ben “ülkemiz ilerlesin, çorbada benimde tuzum olsun, param giderse gitsin” diyorum, adam telefonda bile konuşmuyor.
Sonunda ilk başladığım yere döndüm. Kucak dolusu parada versen Türkiye´de bilim üretmek için iklim yok. Bu gün ümidim kırıldı belki, benim başaramadığım işi bir işadamı arkadaşım başarır da Türkiye bilim de ilerler ve orta gelir tuzağından kurtulur.