Yaklaşık 35 bin dolayında ve lider bir takım hele bu takım Diyarbakır ekibi Amed olunca mücadele etmek hiçte kolay değil. Deplasman öncesi takımda eksik oyuncuların fazla olması dikkat çekiciydi ama ben sahada bu kadar bunları hissedeceğimizden emin değildim.

Maçın 15 dakikalık bölümde adeta fırtına gibi  başlayan ve akabinde yaptığımız bireysel hatalarla da golleri bulan Amed, 3 farkı yakalayınca herkes gibi bende yarım saatte maç bitti diyenlerden oldum. Golleri yediğimiz yerlerin ve atakların çoğu sol tarafımızdan geldi. O bölgede Orhan yalnız kaldı. Serhat orta çizgiyi geçmeye tenezzül etmeyince rakipte Alaattin Batuhan ile çizgiyi koridor yaptı. Amed hocası baktı 30.dakikada maç bitti, Alaattin Batuhan’ı çıkardı ve o andan sonra ibre bizden yana döndü. En azından elini kolunu sallayıp ceza alanı içine gelme bitti. Ardından Furkan'ın jeneriklik golü, akabinde Serhat’ın yan topta ince dokunuşu bizde bir geri dönüş heyecanı oluşturdu. Hatta devre biterken direkten dönen top gol olsa soyunma odasına beraberlik ile de girecektik ama olmadı.

2.yarı başlarken evlere şenlik gol yedik. Bir kaç dakika sonra bunu perçinledik. Bu hata yetmez, bir daha yapmamız gerek dedik, ipimizi kendimiz çektik. Rakip kaliteli ayaklara sahip ama bizde onlara her türlü kolaylığı sağladık. Buna rağmen biz pozisyon kaçırdık, onlarda fazlasını değerlendirmedi. Hatta kaleci Bekir yaptığı kurtarışlarla öne çıktı. 4.golü yedikten sonra teknik heyetten saha içi ve değişiklik konusunda beklentim vardı, olmadı. Uzatmalarda Emir’in oyuna dahil olması anlamsızdı. Maçın 55.dakikasinda fark açılmışken bu değişimin olması gerekti. Hatta saha içinde de yer değişiklikleri yapılabilirdi. Sahada ipi kopuk uçurtma gibi sanki savrulduk durduk.

Kazanma adına inanma ve camia ile birlikte taraftar desteği ile birlikte Amed maçı hakkıyla aldı. Fakat fark olmamalıydı. Üzüntümüz bu, yoksa bu sezon hangi deplasmandan yüzümüz gülerek döndük ki. Bundan sonra yapılacak şey ise kalan maçlarda karakterimizi sahaya yansıtarak bize yakışan puan ya da puanları almak. Ardından ise uzun düşünme günleri zaten bizi bekliyor…