DİTİB, Almanya´da Müslümanları temsil eden en büyük dini çatı örgütü olarak biliniyor. Kuruluş, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da, Türkiye hükümetinin Almanya´daki uzantısı olduğundan, şehitliği öven kitapların dağıtımı yaptığı iddiaları ile karşı karşıya kalmıştı.
Son olarak gündeme getirilen, DİTİB´e bağlı din görevlileri istihbarat elemanı gibi rapor hazırlayıp, Diyanet İşleri Başkanlığı´na gönderiyor. DİTİB´e bağlı imamların Türkiye´de Diyanet tarafından eğitildiklerini, belirli bir süre için Almanya´ya muhbirlik yapmak üzere gönderildikleri senaryoları yapılıyor.
Bu iddia durup dururken çıkmadı. Almanya´nın kucak açtığı, beslediği ve hatta vatandaşlık bile verdiği Can Dündar´ın bir alman gazetesinde ki yazısında yazar yazmaz alman basın kuruluşlarında propagandaya sebep oldu. Dündar çok eziyet gören ve zalim bir ülke tarafından zulüm görmekte ya (sözde). Bu nedenle Can D. Ne yazarsa yazsın hemen ilgi görmekte ve savunulmaktadır.
Peki, bu gibi ifade kullanmanın kime ne fayda verir masaya yatıralım:
1. Can Dündar´a faydası:
Erdoğan´ın muhbirleri diye ilan ettiği imamların, hem kendisini yargılamak isteyen Türkiye´yi hem de Erdoğan´ı bir Diktatör ve Almanya´ya karşı olduğunu, gösteriyor. Almanya (Avrupa), Türkiye´den daha da çok uzaklaşsın. Yani araya daha da çok fitne sokarak, Türkiye´nin Almanya´da ki gücünü azaltıp başarılı olmasını engellemektir amacı. Bilinmelidir ki DİTİB Almanya´da İslamiyet konusunda müracaat edilen kurumdur. Ayrıca, alman okullarında verilmesi düşünülen İslam dersi komisyonunda, söz sahibidir. Bir nevi İslamiyet´i Almanya´da yaymakta uğraşılan çabaya karşı da söylenen bu iddia, Dündar´ın İslamiyet´e karşı olan tavırlarına uyan bir adımdır.
2. Almanya´ya faydası:
AKP yönetiminden beri Almanya-Türkiye gerginliği malum. Hele ki bu günlerde hiç olmadığı kadar büyük bir gerginlik yaşanmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ne zaman Almanya´ya geldi ise, gurbetteki Türklerin nasıl birlik halinde olduğunu gören Almanya´yı tedirgin etmektedir. Peki, bunun imamlar ile ne alakası var? İşi gücü camilerde imamlık yapıp çocuklara Allah´ın kitabını öğretmekten başka çabaları olmayan imamlar, maaşlarını Türkiye´den almaları akla, “Maaşını Türkiye´den alan muhakkak ki Erdoğan´ın dediğini yapar” düşüncesi, oluşturuyor. Camiye giden insanları örgütlüyorlar diye düşünülüyor. Bunu engellemek ise ayni zamanda Almanya´da ki “Alman okullarında İslamiyet dersi” projesini etkiler. Zamanında mecburiyetten bunu kabul ederek, zaten yapamazlar gözü ile baktıkları için, oyalama politikası yapıp yeni yeni engeller çıkarmışlardır. İslam dersi konusunda Türk Sivil Toplum örgütlerinin hızla ilerlemesi Alman siyasileri yine tedirgin ederken nasıl engelleyebiliriz yoluna gidiliyor. Bu iddia ise onların bu siyasetine yaramaktadır.
3. Türklere zararı:
Bir düşünün, sadece Almanya´da DİTİB´ bağlı 1000´e yakın Cami bulunmaktadır. Onca minareli camimiz var. 1000´lerce dernek var. Alman anayasasına aykırı bir hareketleri ispat edildiği vakit tüm bu camiler ve dernekler yasaklanacaktır. Yüzbinlerce Müslümanın ibadet mekânların kapatılması ebette gurbetçiler için bir zarardır. Bu mekânlarda bir araya gelerek biraz olsun kendilerini Vatanlarında his edebiliyorlar.
Avrupa´da, FETÖ, PKK ve Vatan hainleri koruma altında cirit atıyorken, bizler, her daim kendimizi savunma ve müdafaa etmekle uğraşıyoruz. Bu uğurda can veriyoruz, saldırılara uğruyoruz ve düşmanlıklar yaşıyoruz. Alman siyasiler, medya ve ırkçı almanlar yetmiyormuş gibi, bir de bu vatan hainlerin algı operasyonları ile mücadelemizi sürdürüyoruz.
Ama yılmadık, yıkılmadık, bıkmadık!