I.Dünya Savaşından evvel Bab-ı Ali´de hukuk müşaviri olan Kont Ostrolog anlatıyor:
-İngilizlerin, Kut-ül Amare yenilgisini takip eden günlerde, Londra´da büyük bir meclis toplandı.
Doğu müsteşarı olmam dolayısıyla ben de bulundum…
Başbakan Lloyd George şöyle dedi:
“Efendiler, ben bir şeyi anlayamıyorum: Bizim medenî milletlerin orduları savaşta barbarlığa yaklaşıyor.
Barbar saydığımız Türk orduları ise, savaşta medenîleşiyor.
Irak kumandanımız bildiriyor ki, Türkler esirlerimizin istirahatini fevkalâde te´min ediyorlarmış.
Yaralılarımızı imkânları nispetinde tedavi ediyor ve şefkat gösteriyorlarmış.
İşte bu davranışlarının sebebini bir türlü anlayamıyorum...”
Daha sonra savaş bakanı söz alarak şunları söyledi:
“Ben de bu vaziyeti çok merak ettim.
Çünkü şöyle bir hâdise yaşandı:
Bir müddet önce, Çanakkale´de, bir çarpışma sırasında, esir verdiğimiz iki subay ve beş-altı yaralı askerimiz, Türkler tarafından tedavi edildiler.
Bu tedavinin yapıldığı yere yakın bir koğuşta da yaraları iyileşmeye yüz tutmuş Almanlar vardı.
Bu Alman askerler, tedavi edilenlerin İngiliz olduğunu anlar anlamaz, hemen saldırmışlar.
Türk doktorlar ve yardımcıları, bunları durduramamış.
Ancak, bu durumu gören Türk yaralıları, Almanların üzerine yürüyüp onları durdurmuşlar.
Biz, Türklerin can evini yakmak ve yıkmak isterken, onların gösterdiği insanlığa hayret ettim.”
Savaş bakanının bu sözleri üzerine, bir başka bakan söz alarak şöyle konuştu:
“Bu meseleyi hallederse, Kont halleder...”
“Efendim, bu mesele basittir. Biz Avrupalılar savaş sırasında Türkler kadar medenî olamıyoruz.
Bu doğrudur.
Ancak doğrunun çok önemli bir sebebi vardır:
Biz Avrupalılar, savaşanlar arasında bir savaş hukuku olduğunu iki asır önce düşündük.
Bugüne kadar da bu savaş hukukunu geliştirmeye ve yerleştirmeye çalışıyoruz.
Müslümanlık ise, 13 asır evvel, bu hakkı çok yüksek bir şekilde kanunlaştırdı.
Türkler, bin seneden beri, bu dinî kanunun hükümleriyle ahlaklanmışlardır. “
Son birkaç söz gösteriyor ki, Osmanlı´ya emperyalist ve soykırımcı damgasını yapıştıran Batılıların, bırakın sömürgeciliği; Osmanlı´da esamesi bile görülmeyen soykırım çeşitlerini, dünden bugüne bolca sergilemeleri karşısında hiç kuşkusuz en âdil hükmü tarih vermiştir.
Tarihte Avrupa´nın en büyük devleti olan Roma´ya bir bakıverseniz tüyleriniz ürperir!
Meselâ Romalılar için millî temaşa sanatı demek, Gladyatör çatışmaları demektir.
“Gladyatör”, “kılıçlı” demektir.
Bu kılıçlı adamlar arena denilen çatışma meydanına girerler ve birbirlerini öldürünceye kadar mücadele ederek seyircileri eğlendirirlerdi!
Sezar devrinden itibaren 320 çift gladyatörü hep birden çatıştırmak ve kanlarının nasıl döküldüğünü seyretmek millî bir eğlence haline gelmiştir!
Hatta bir gün Sezar her biri beşer yüz piyade ve üçer yüz süvari ile yirmişer filden oluşan iki müfrezeyi de arenada çarpıştırıp büyük bir zevkle seyretmiş ve seyrettirmiştir!
Yenilen gladyatör hemen ölmediği takdirde, boğazlanması kanun gereğidir!
Sizce kim barbar?
Türkler mi?
Avrupa mı?