Çocukluk, hayatımız boyunca izini taşıyacağımız, büyüme ve gelişme gibi evreleri yaşarken bile arayacağımız bir dönem. Ancak sahip olduğumuz toplum bu dönemin önemini bilmiyor. Bu dönemin yaşamı dengede tuttuğu ve gereken önemi görmediği gerçeğinin en büyük kanıtı şüphesiz çocuk yaşta yapılan evlilikler. Evlilik yetişkin birinin bile kendisine çeki düzen vermesini gerektiren bir şeyken çocuklardan, yaşamlarının devamı olan dönem ve evreleri atlamaları ve yok saymaları isteniyor. Hâl böyle olunca, küçük yaşta evlilik yapan biri çocukluğunu yaşamadan büyümek zorunda kalıyor. Hatta razı olup büyümeye çalışanlar olsa da elinde patlıyor. Kendini soyutladığı konular artış yaşarken kim bilir düşünmemesi gereken neler geçiyor aklından. Kendini ne gibi durumlara hazırlaması gerektiğini düşünüyor. Çocuk gelin, küçük damat gibi hadiselerin yaşanmaması, ailelerin bu konuda biraz daha baskın olması gerekiyor. Büyümek kolay bir şey değil. Çocuk yaşta evlilik yapan birine büyük adam, yetişkin kadın gözüyle bakmanın da ondan aşağı kalır yanı yok. Çünkü kendisine sırf evli olduğu için söz hakkı tanınan biri normal olarak kendinde bulduğu öz güven sonrası hataya düşüyor. Aile önemli bir rol oynuyor ve rolünü üstlenmediği taktirde sonuç ölüm ve hapis gibi durumlara kadar gidiyor. Sonrası ailelerin birbirine olan düşmanlığı oluyor ki çocuk yaşta yapılan evliliklere onay verenler için bu da oldukça normal gelebiliyor. Taraflar kabahati birbirinde buluyor. Bir taraf kızıma zorla sahip oldu diyor bir taraf inkar ediyor. Peki neden olay ilgili yerler aracılığıyla olması gerektiği gibi yürümüyor da bir evlilik söz konusu oluyor? Taciz tecavüz durumları varsa neden kişi namus adı altında bir evliliğe sürükleniyor. Her gün tecavüz etmesi için mi?
Anlayacağınız konu konuyu açıyor ve ortaya bir öncekinden daha pis bir görüntü çıkıyor. Çarenin çocuk gelin, küçük damat olaylarına dur demekten başka bir şey olmadığının bilincine varmak gerekiyor.