Tatilin devam ettiği şu günlerde koşan, hoplayan, zıplayan oynayan çocuklarla birlikte, etrafımızda şen şakrak sesler çoğalmaya başladı.

Çocuklar etrafında gördükleri ve öğrendiklerini davranış haline getirir. O davranışlar zamanla meleke haline gelir, o kişinin artık bir parçasıdır. John Lock´e göre insan zihni doğuştan boş bir levhadır (tabula rasa) der. Hz. Peygamberimizin “her doğan İslam fıtratı üzerine doğar” sözü John Lock´un tezini ortadan kaldırıyor.

Her çocuğun iyi, doğru ve güzel duygularla doğduğunu; ancak sonradan yalan ve kötü duygular gibi davranışları öğrendiğini görüyoruz. Potansiyel olarak çocuk iyi, doğru ve güzel olanı benliğinde barındırır. Çocuk masumdur. Onun aklı yalan-dolan, kötülük etmek gibi yanlış ve kabul edilmez davranışı barındırmaz. Var olanı yokmuş; yok olanı varmış gibi gösterme veya söyleme davranışı olan yalanı aklı kabul etmez. Aklımıza şu soru gelebilir. O halde bazı çocuklar neden yalan söyler? Çocuklar yalanı aile ve çevreden öğrenir, hayatın bir parçası, zor durumda kalındığında çareymiş gibi görür ve öğrenir. Artık yalan söylemek normalleşir. Çocuğa hayatı öğreten biz ve çevremiz, ona model olduğumuz için doğru ve güzel olan davranışlar sergilememiz doğru olandır. Suçu çocukta veya başkasında aramak sorunu görmemezlikten gelmek veya sorunu ötelemektir.

Yine önemli bir davranış örneği de temizliktir. Temizlik bizler için vazgeçilmezdir. Hepimiz temiz olmayı ve temizliği severiz. Evlerimiz tertemizdir. Ancak çevremize baktığımızda etrafımızın çoğu zaman temiz olmadığını fark ederiz. Hatta biz temizlik konusuna dikkat etmeye çalışırız. Ancak çocuklarımızda ve bazı insanlarda bunu göremeyiz. Çevreye elindeki kağıdı, jelatini, izmariti vb. atanları görürüz. Hiçbirimiz evimizde kağıdı, jelatini, izmarit vb. şeyleri halının üzerine atmayız. Evlerimiz bu yüzden temizdir. Çocuklarımıza temizlik alışkanlığını biz öğretiriz. Çocuk evin herhangi bir yerine çöp attığında ebeveyninden şu uyarı duyar. Evladım neden elindekini halının üzerine attın, burası sokak mı? Artık çocuk elindeki çöpün halının üzerine değil de sokağa atılacağını öğrenir. Bu davranış çocukta meleke haline gelir ve sokağa/çevreye çöp atmakta bir sakınca görmez. Çocuklarımıza yaşadığımız her yerin bizler için önemli olduğunu ve çevremizi de evimiz gibi temiz tutmamız gerektiğini öğretmeli ve davranış olarak göstermeliyiz.

Öğretilmesi gereken bir diğer davranışta “teşekkür etmeyi” bilmektir. Yapılan bir davranış veya iyilik karşısında insani olan teşekkür etmektir. Biz teşekkür edersek kendi çocuğumuz ve diğer çocuklarda görür öğrenir. En sevdiğim sözlerden biriside bizlere seslenen insanlara “efendim” diye cevap vermektir. Çocuğumuzdan veya eşimizden “ne-ne var” gibi kaba saba sözler duyuyorsak. Kendimizin ne tür cevap verdiğini sorgulamalıyız. Siz eğer etrafınıza “ne- ne var” diyorsanız, çocuğunuzdan “efendim” demesini beklemeyin. Ne kadarda uyarırsanız uyarın, çocuk yine sizden öğrendiğini uygulayacaktır. Sizden birisi bir şey istediğinde “efendim” derseniz, çocukta zamanla bu kavramı öğrenecek ve söyleyecektir.

O halde çocuklarda davranış eğitimi kazandırmanın en kısa ve kolay yolu; kendimizin model olarak iyi, doğru ve güzel davranışlar sergilemesidir. Bir davranış bin sözden etkilidir.