Türklerin Avrupa´ya açılan kapısı olan Çanakkale 15.nci yuzyılda Fatih Sultan Mehmet zamanında kurulmuş bir sehirdir.İstanbul ve Çanakkale Boğazları ise stratejik durumları ve jeopolitik konumları itibariyle dünya devletlerinin gözlerini diktikleri ve ele geçirmek istedikleri iki önemli boğazımızdır.

Şanlı tarihimizde Boğazlar dünyanın diğer yerlerinde görülmemiş ardı arkası kesilmeyen saldırı ve mücadelelere sahne olmuşlardır. Almanların “Drang nach osten (doğuya doğru) politikaları, Rusya´nın ılık denizlere ulaşma emelleri,İngiltere´nin “denizlere egemen olan,dünyaya hakim olur” düşünceleri hep Türk Boğazlarında düğümlenmektedir.

Napolyon:”İstanbul bir anahtardır. İstanbul´a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eğer Rusya, Çanakkale Boğazını ele geçirecek olursa Tulon,Napoli ve Korfu kapılarına dayanmış olacaktır” diyerek Fransa´nın boğazlar üzerindeki menfur emelini açık ve seçik ortaya koymaktadır.

Bireyler gibi milletlerin de düşmanları vardır.Su uyur,düşman uyumaz.Onun için düşmanın karşısında her an uyanık,hazırlıklı ve donanımlı olmak gerekmektedir. Bundan 101 yıl önce 18 Mart 1915 tarihinde Rusya, İngiltere, Fransa, Yunanistan, Belçika gibi devletlerden oluşan ihtilaf birliklerinin Çanakkale boğazında başlattıkları taarruzu kahraman Türk ordusu 250 bin şehit vererek bozguna uğratmıştır. Müslüman Türk ordusu bu üstün başarısıyla Çanakkale geçilmez destanını yazdırmıştır.     

1912 yılında balkan savaşlarından mağlup ayrılan Osmanlı ordusu dünyanın en büyük harbi olan birinci dünya savaşına katılmak istemiyordu. 1914 yılında başlayıp 1918 yılının sonuna kadar devam eden mezkûr harbe 24 ülke katılmıştır. Devrin başkomutan vekili olan Enver paşa balkanlardaki yenilgiyi hafifletmek için 1914 yılındaki birinci dünya harbine katılmak taraftarıydı. Osmanlı devletinin müttefiki bulunan Almanya devletine ait bir savaş gemisi, Fransa devletinin sahillerini bombalayıp Çanakkale boğazından içeri girdi. İhtilaf devletleri bunu, savaş sebebi sayarak Çanakkale boğazına taarruza girdiler. Böylece Osmanlı devleti fiilen savaşa katılmış oldu.

İtilaf devletleri semsiyesi altınta toplanan Britanya İmparatorluğu (İngilizler),Birleşik Kırallık,Fransa,Avustralya,Yeni Zelanda ve Britanya Hindistanı Çanakkale Boğazına yürüyerek 1915 yılının şubat ayında ilk saldırıyı   başlatmışlardır.Osmanlı İmparatoluğu,Alman İmpratorluğu,Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ise ittifak devletleri olarak bir araya gelip karşı taarruza geçerek Çanakkale Boğazını savunmuşlardı
           

Mehmet Akif´in:

            Eski dünya,yeni dünya bütün akvam-ı beşer,
            Kaynıyor kum gibi mahşer mi mahşer.


 

diyerek anlatmaya çalıştığı gibi 18 Mart 1915 günü en güçlü saldırı olmuştur. Karada ve Denizde meydana gelen bu cetin Boğaz Harbinde,erzak,silah ve muhimmatın azlığına rağmen,kahraman askerlerimizin en yüksek rutbeli komutanından erine varıncaya kadar kahramanca ve yiğitce savaşmaları,Nusret Mayın Gemisinin başarılı operasyonu sonucunda düşman birliklerine 250 000 ölü verdirtilerek,iman,azim ve güçlü irade sonucunda 250 000 şehit verilse de zafer elde edimiş ve ÇANAKKALE GEÇİLEMEZ dedirtilmiştir.

Çanakkale savaşlarında metrekareye altı bin mermi düşmüştür.1960 yılına kadar Çanakkale´li bu mermi kovanlarını hurda olarak satarak geçimini temin etmiştir. Bu savaşta Seyit Ali Onbaşı nın 215 kiloluk mermiyi ya Allah bismillah diyerek kaldırıp namluya sürmesi,Yahya Çavuş ve takımının Sedd´ül-Bahir´de İngiliz birliklerine karşı fedakarca çarpışmaları dillere destandır.Milli Şairimizin dedigi gibi: 

           Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
           Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var,
           Ulusun korkma nasıl böyle bir imanı boğar,
            Medeniyet dediğin tek dişi kalmiş canavar.

Çanakkale aziz milletimizin cesaret ve yiğitliğinin tescillendiği yerdir.19ncu Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal´in anlattığı gibi mevzilerin arası 8 metre mehmetcik önünde bulunan mevzidekilerin  sehit olduğunu görüyor,üç dakika sonra da şehit olacağını biliyor.Ancak yılmadan Kur´an-ı Kerim okuyarak ya da kelime-i şehadet getirerek kahramanca düşmana saldırıyor.İşte bu maneviyat ve yüksek ruh sayesinde zafer kazanılmıştır.

Çanakkale bir devrin battığı ve bir devrin ayağa kalktığı yerdir.O halde Çanakkale sehitliğini gezmek,Çanakkale destanını öğrenmek ve öğretmek kahraman ecdadımıza ve sehitlerimize,gazilerimize olan şeref borcumuzdur.Atalarımız yurdumuzu düşmanlara çiğnetmedi.Arslanlar gibi çarpıştı.O halde Mehmet Akif´in dediği gibi:

              Bastığın yerleri toprak diyerek geçme,tanı,
              Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı,
              Sen şehit oğlusun,incitme yazıktır atanı,
              Verme,dünyaları alsan da bu cennet vatanı.


 

Atalarımız mallarını, canlarını ortaya koyarak Allah yolunda cihat yaptılar ve kazandılar. Çanakkale boğazını geçmek için bütün güçlerini kullanan ihtilaf devletleri orduları, günlerce boğazı top mermisi ve diğer silahlarla adeta ateş çemberine almışlardı. Buna karşılık veren Osmanlı Müslüman Türk ordusu yorgundu ama pes etmemişti. Zira bu ordu içinde görev yapan bireyler ölürsem şehit kalırsam gazi olurum düşüncesine hâkimdi. İşti bu ruhla Balıkesirli Seyit onbaşı, yanındaki 250 kg tek bir top mermisini topun ağzına yerleştirip Bismillah Ya Allah diyerek topu ateşlemiştir. Bu ateş sonucunda İngiliz savaş gemisi isabet aldı ve batmaya başladı. Bu durumu gören diğer birlikler Osmanlı ordusuna yeni birlikler geldi diye Çanakkale boğazından geri çekildiler.  Cenab-I Hak şöyle buyuruyor:”Ey Müminler! Acıklı bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi? Allah´ ve peygamberine inanır,Allah yolunda canlarınız ve mallarınızla cihat yaparsanız,bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.” (Saf Suresi,Ayet:10-11)

Şehitlik: dinimizde fevkalade yüce bir mertebedir. Peygamberlik mertebesinden sonra gelir. Allah yolunda hayatını feda eden Müslüman kimseye şehit denir. Böylelerine şehit den
mesi,ya Cennete gireceklerine şahadet edildiği, yahut  vefat anında  bir kısım rahmet melekle
rinin hazır bulundukları yahut da kendisi için Allah´ın huzurunda olduğu halde rızıklandırıla
cağı içindir.
         
           
Yüce Allah Kur´an-ı Kerimde şöyle buyurmaktadır.”Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Onlar Rableri katında diridirler ve rızıklanmaktadırlar.” Ali İmran,169. Allah yolunda mücadele ederken hayatını feda eden kimseye Allah´ın verdiği büyük bir nimettir şehitlik.     Said ibni Zeyd (r.a.) anlatıyor. Allah´ın elçisini dinledim, şöyle buyurdular.”Malını müdafaa ederken öldürülen şehittir. Nefsini müdafaa ederken öldürülen şehittir. Dinini müdafaa ederken öldürülen şehittir. Ehlini (eşini ) müdafaa ederken öldürülen şehittir.” Kütübi Sitte 1152 . Yüce Allah şefatlarına nail eylesin. Şehidin yeri cennettir. Allah (cc) şehidin, kul hakkı dışında tüm günahlarını bağışlamıştır.

Netice olarak Müslüman Türk ordusu ve onun güzide askerleri üzerlerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirdiler ve ehli küfrü Çanakkale boğazına dolayısıyla İstanbul´a sokmadılar. Canları pahasına direndiler. Binlerce şehit verdiler, yüz binlerce gazi oldular ama Ezanımızı susturmadılar. Müslüman Türk milletini tutsak yaptırmadılar. Osmanlı devletinin topraklarını böldürmediler. Müslüman Türklerin düşmanlarını sevindirmediler. Müslüman Türklerin sesini dünyaya ilan ettiler. İşte bunun için  18 Mart Çanakkale zaferinin yüzbirinci yıl dönümü münasebetiyle tüm şehit ve gazilerimizi, şükranla, minnetle anıyoruz. Ruhları şad olsun.