Son yıllarda Türkiye´nin gelişimiyle orantılı olarak batı dünyasının ağzından ortak bir cümle hiç eksik olmadı: Diktatör Erdoğan!
Anlaşmış gibi hepsi bir ağızdan Diktatör diyecek kadar ne oldu acaba?
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan´ı “Diktatör” yapan unsurlara bir göz atalım!
Tabi hafızamız yettiği kadarıyla…
Somali´yi tekrar ayağa kaldırmak adına seferberlik ilan eden ve ilk devlet başkanı olarak giden Türkiye Cumhurbaşkanıdır!
Erdoğan, Suriyeli 3 milyon göçmene kapılarını açar her türlü insani yardım ve elzem tüm alt yapılarını oluşturur!
Myanmar´daki soykırıma dünya da ilk müdahaleyi yapar, her türlü maddi yardımı verir!
ABD ve Rusya´nın yıllarca savaş ile yok ettiği Afganistan´da okul, hastane, yetimhane, yol yapar!
Gazze´de Ambargo altındaki 1 Milyon Müslümana Sağlık, Su, Enerji, Eğitim, konut altyapısı oluşturan Erdoğan´dır!
Meksika da ki depreme ilk uluslararası yardımı Erdoğan ulaştırır!
İnsani yardımlarda 3 yıl üst üste GSMH oranında en çok insani yardım yapan ülke Erdoğan sayesinde Türkiye´dir!
İnsanlık yararına olacak ne kadar iyi şey varsa yapan, yapmaya çalışan Türkiye bu hareketiyle ve gelişen yapısıyla batının nefretini kazandı.
Velhasıl Dil, Din, Irk ayrımı yapmadan dünyanın dört bir yanındaki mazluma sahip çıkan Erdoğan diktatördür!
Ve bunun şakşakçıları içimizdedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet tarihimiz boyunca “seçimle” yani “cumhurun oyu ile” göreve gelmiş ilk cumhurbaşkanıdır.
Dolayısı ile usul ve esas bakımından “diktatör” olarak tanımlanması mümkün değildir.
Türkiye´de bazı çevrelerce iddia edilenin aksine son derece geniş bir basın özgürlüğü mevcuttur.
Mesela, bazı yayın organlarında başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve Hükümet yetkililerine en ağır eleştiriler ve hakaret düzeyinde yayınlar yapılması buna örnektir.
MİT tırları ile ilgili davanın “gazetecilik” faaliyeti nedeniyle değil, “casusluk” faaliyeti nedeniyle açıldığı bilinmektedir.
MİT´in, yurt dışına sevk ettiği tırların ifşa edilmesi “devlet sırrının” ifşa edilmesi anlamına gelir.
Bunun, Kurtuluş Savaşı´nda Anadolu´ya silah sevk eden teknelerin, ya da kağnıların ifşa edilmesinden farkı yoktur.
Devletin bu sırrını ifşa edenin cezası en hafif idam olmalıdır.
Ama bizim ülkemizde bu hainler kahraman ilan ediliyor.
Ve bunların başındaki it Almanya´da onur nişanı ile ödüllendirilip Nobel´e aday gösteriliyor.
Diktatörlükle yönetilen bir ülkede diktatöre “diktatör” diyemezsiniz.
Günümüz Türkiye´sinde olduğu gibi ikide bir meydanlara çıkıp, “bol diktatörlü” pankartlar da açamazsınız.
O zaman siz hiç “diktatör” görmemişsiniz!
Tarihte örnekleri var...
Hitler, Mussolini, Lenin, Stalin, Kenan Evren vs...
12 Mart´ı hatırlayalım...
12 Eylül´ü hatırlayalım...
O dönemlerin cuntacı ve kudretli paşalarına hangi yayın grubu, hangi sivil toplum kuruluşu, hangi siyasetçi, hangi akademisyen kafa tutup, “diktatör” demek cüretini gösterebilirdi?
Sadece alkışladılar!
Bugün, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´a “diktatör” yakıştırması yapanlar, o günlerde Kenan Evren´den talimat almadan yayın yapabiliyor muydu acaba?