Bilişim çağındayız.
Hepimiz sosyal medya bağımlısıyız.
Hatta öyle bir bağımlılık ki bu, sabah uyandığımızda sosyal medyayı “çek etmeden” çıkmıyoruz yatağımızdan.
Bu aynı zamanda kendine özgü jargonu da oluşturdu.
Layklamak,
Falovlamak,
Çekin yapmak,
Onlayn olmak, oflayn offff…(Kabül ediyorum, kötü espri )
İliğimizden kemiğimize her şeyimiz sosyal medya oldu.
Eş dostumuzun selalarını İshak Paşa Camii imamı Mehmet Hocamızdan çok daha önce feysimizin bukundan öğrenir olduk.
Hatta bendeniz 15 Temmuz İşgal girişimini ilk olarak sosyal medyadan duymuş idim.
Mevzunun seyir güzergâhını sadet istikametine doğru çevirecek olursam; Henüz yaşamış olduğum bir hadiseyi nakletmek isterim sizlere.
Güzel bir bahar sabahı şehirde son kalmış birkaç ağaca yuva yapmış kuşların cıvıltılarıyla uyandım. Rutin sosyal medya kontrolünün ardından günüme başladım.
Planım şu:
Netten tatil yapacağım bir yeri seçmek, seçtiğim yer ile ilgili ödeme yapmak için bankamatiğe para yatırmak, cep telefonunu uygulamasından gerekli yerlere havale yapmak, heyecanla tatile başlamak.
Para yatırmak için bankamatiğe gerekli işlemlerimi yaptım, ödemeyi de yaptım, bankamatik itina ile benim paracıklarımı aldı sinesine :=) lakin sonrasında ekranda kocaman bir hata mesajı…
Gitti benim paracıklar :=(
Hışımla şubeye daldım.
Güvenlikçiye durumu izah ettiğimde:
-Müşteri hizmetlerini aramanız gerek, biz bankamatiklere müdahale edemeyiz
-Ama, ama benim paracıklar, tatil, deniz, kum, parmak arası terlikler :=(
-Üzgünüm beyefendi.

Müşteri hizmetlerini aradım.
Tebükü robotla konuşuyorum:
-Müşteri temsilcisine ulaşmak için kulağınızın üstünde amuda kalkıp aynı anda İstiklal marşını tersinden okuyunuz.
Dediklerini harfiyen uygulayamadım ama bir sonraki levelde “Şu anda müşteri temsilcilerimiz diğer müşterilerimize hizmet veriyor, lütfen bekleyiniz” ile karşılaştım.
Bir de hayıflandım “Allah´ım neden ben o diğer müşterilerden değilim….!?”
On beşinci dakikanın sonunda sinirleri özel olarak alınmış, ne derseniz deyin agresife bağlamayan bir müşteri temsilcisi ile nihayet muhatap olabildim.
On beş dakikalık beklemenin hırsı ile:
-Size ulaşmak için neden bu kadar bekletildim
-Diğer müşterilerimize hizmet verdiğimiz için
-Neden yeterli müşteri temsilcisi almıyor bankanız
-Beyefendi söyledikleriniz kayıt altına alınıyor
-Alındığını bildiğim için söylüyorum bunları. Sizin GSM şirketleriyle anlaşmanız var değil mi?
-Beyefendi konu ne idi yardımcı olayım
-Sizin bankamatik beni paramı “GASP ETTİ”
-Para sıkışması ile bir form oluşturacağım. İlgili birimimiz gerekli incelemeleri yaptıktan sonra belirttiğiniz meblağ “48 saat” içinde hesabınıza yatırılacaktır.
-Neeee 48 saat mi?
-Evet beyefendi prosedür böyle.
-Ama hanımefendi ben ödemelerimi yapıp bu akşam tatile çıkacağım, uçağım var biletim yanacak.
-Üzgünüm beyefendi prosedür bu. Bu arada faturalarınızı otomatik olarak yatırmamızı ister misiniz?
-Üzgünüm hanımefendi henüz 3. Dünya ülkelerinde bile en basit işlem olan para yatırma ve çekme işlemini bile yapamıyor bankanız. Prensiplerim gereği teknolojisi yetersiz ve müşterilerini dakikalarca hatta bekleten bankalarla çalışmayı istemiyorum. Hatta makinenizin gasp ettiği paramı geri alabilirsem bankanızdaki hesabı kapattıracağım.
-Hesap kapama ile ilgili birimimiz sizinle irtibata geçecektir. Yardımcı olabileceğimiz farklı bir konu var mı?
-Hayır yok. Söylediklerim şahsınızla ilgili değil bankanız politikalarıyla ilgilidir. Teşekkür ederim yardımcı olamadığınız halde.
Bu görüşme bittiğinde toplamda 45 dakikalık bir telefon görüşmesi kayıtlara geçti. GSM şirketi sırtımdan harika para kazandı.
Bu birinci soygundu.
İkincisi ise bankamatiğin azizliğine uğrayan paracıklarım yüzünden heba olacak olan 48 saatim.
Siz siz olun benim gibi her şeyinizi teknolojiye bağlamayın.
Yoksa benim gibi tatile gideceğim derken beş yıldızlı bir sinir sahibi olmayın.
Sevgiyle kalın.

Not:
Yazı kaleme alındığının ertesi günü para hesabıma iade edildi.
Tatil yapıldı; Gerekli notlar alındı. Hatta sonraki yazım bu gezinin notlarını içerecek.