İlçe Müftülüğü bünye

İlçe Müftülüğü bünyesinde kurulan Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu tarafından 'Aile İçi İletişimin Önemi' konulu konferans düzenlendi. Konferansın konuşmacısı eğitimci yazar Zübeyir Yıldırım, "Ahret inancı olmazsa, bir ailenin sağlıklı bir şekilde devam etmesine olanak yoktur" dedi.

Önceki  akşam saat 19.30'daki, Eğitimci-Yazar Zübeyir Yıldırım'ın konuşmacı olduğu 'Aile İçi İletişimin Önemi' konulu konferansa, Belediye Başkanı Alinur Aktaş, AK Partili bazı yöneticiler ile Belediye Meclis üyeleri, Milli Eğitim Müdürü Mehmet Baştürk, Müftü vekili Hasan Tanrıkulu, imamlar ile çok sayıda vatandaş katıldı.

AİLE, TOPLUMUN TEMEL TAŞIDIR

Saygı duruşu istiklal marşının ardından Göçmen Cami İmamı Nazmi Özden'in Kur'an tilavetiyle başlayan programın açılış konuşmasını yapan Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu Koordinatörü Hasan Tanrıkulu, “Amacı sağlam bir toplum kurmak olan İslam, aileye önem vermiştir. Çünkü aile, toplumun temel taşıdır. Toplumlar ailelerden oluşur. Aile sağlam olursa toplumda sağlam olur. Aile ise evlenme ile kurulur. Aileyi kısaca şu şekilde tarif edebiliriz; Aile karı koca ve çocuklardan meydana gelen, fıtratın oluşturduğu küçük bir sosyal topluluktur.Tüm insanlar aile denen yuvada dünyaya gözlerini açarlar. Dolayısıyla aile insanın ilk kültür ocağı, ilkokulu, ilk sevgi kaynağı ve ilk dostlarını tanıdığı bir yuvadır. Aile toplumun en küçük birimidir. Toplumlar ailelerden meydana gelir. Toplumun mutlu ve huzurlu olması ailelerin mutlu ve huzurlu olmasıyla doğru orantılıdır. Aile insanları yaratan yüce Yaratıcının koyduğu kurallara göre kurulursa sağlam ve toplumun biricik mutluluk kaynağı olur. İslam’a göre ailenin temeli, nikah dediğimiz kutsal bir bağla birbirine bağlanan aynı cinsten iki insanın bir araya gelmesiyle atılır. Nikah akdi, toplumun çekirdeği sayılan bu küçük yuvanın meşru sayılamasının ilk şartıdır. Meşru olmayan sebeplerle bir araya gelen insanların oluşturduğu topluluklar aile sayılmaz. Çünkü, bu birlikteliğin temelinde aile değil, sifah (iffetsizlik)vardır. İslam dini iffetsizlik sayılan zina, fuhuş ve her türlü gayri meşru ilişkiyi haram saymış ve şiddetle yasaklamıştır. İnsan neslinin devamı, nesebin muhafazası, toplumu meydana getiren ve tolumun temel taşı olan aile müessesesinin kurulması evlilikle mümkün olur. İslam dini aile yuvasını sağlam temellere oturtmak, faziletli nesiller yetişmesine zemin hazırlamak için meşru ölçüler içinde evlenmeyi hem emretmiş, hem de bir takım müeyyidelerle onu cazip hale getirmiştir" dedi.

'AİLE İRŞAT VE REHBERLİK BÜROSU'

Yüce Kur’an ve Sünnetle sabit olan ve Yüce milletin en önemli hücresini teşkil eden ailenin, istikbaldeki önemini bilen ve bu sorumlulukla hareket eden Diyanet İşleri Başkanlığının 'Aile ve Dini Rehberlik Daire Başkanlığını' kurarak önemli bir adım attığını kaydeden Tanrıkulu, "Aileyi tehdit eden tehlikelere bir nebze olsun parmak basmak ve çözümüne dönük rehberlik etmek amacı ile İnegöl Müftülüğü bünyesinde 'Aile İrşat ve Rehberlik Bürosu' kurulmuştur. Koordinatörlüğünü bendenizin yaptığı Büromuzda gönüllülük esasına göre görev alan bütün mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyorum" diye konuştu.

ÇOCUK, 6 YAŞINA KADAR GELİŞİMİNİ TAMAMLAR

Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise, "Bizler, çocuğu TV'nin karşısına koyup çizgi filmlerle yada başka programlarla baş başa bırakıyoruz. Bazı çocuklar o programları izlemeye devam ediyor. Hatta o programları izlerken sesi çıkmıyor. Uzmanlar, çocukların 6 yaşına kadar kişisel gelişiminin yüzde 90'ını tamamladığını söylediler. Demek ki, bu işin bir ilmi var, kuralı var. Bu tür programlardan aldığınız bilgileri lütfen etrafınızla paylaşın. Aile kurumunu ayakta tutabilmek için yurtdışında ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar ama maalesef bir arpa boyu yol alamıyorlar. Her aile doğru şeyler ortaya koyarsa, bu toplumda hiç bir sıkıntı kalmaz. Midemizi bir porsiyon veya iki porsiyon köfteyle doyurabiliriz ama zihni ve gönlü öyle porsiyon köftelerle doyurmak mümkün değil" diye konuştu.

AVRUPA'DA AİLE FACİASI

Eğitimci-Yazar Zübeyir Yıldırım’da, "Avrupa'da odak noktası ailedir. Böyle olmasına rağmen müthiş bir şekilde dağılan, amansız bir bireyselleşme furyasının toplumu kasıp kavurduğunu görmekteyiz. Gerçekten böylesine nahoş durumların yaşandığı ülkeler adına bir faciadır. Umuyoruz ki, inşallah ülkemizde böyle görüntüler yaşanmaz. Sabah kahvaltı masasına ve akşam yemeği için masaya oturan bir aile karantina altına alınacak kadar azdır. Fakat çok şükür bizde böyle bir sıkıntı söz konusu değil" dedi.

TÜRKİYE'DE AİLE ADINA YANGIN VAR

 Aile kurumları konusunda Türkiye adına da bir yangının olduğunu ileri süren Yıldırım, "Pembe tablo çizmek istemiyorum. Çünkü tablo pembe değil. Durum çok iç açıcı görünmüyor. Üzerinde durulması gereken önemli noktalar söz konusu. Dünya global bir yapıya dönüşmüş halde, herkes her şeyden etkileniyor. Bununla birlikte ülkemizde aile kurumunu yıpratmak, toplumun sosyal yapısını dağıtma amaçlı kötü niyetli  örgütlerde var. Oturduğu yerden milyonlarca insanın akşamını, gündüzünü gecesini nasıl geçirmesi gerektiğine karar veren TV'lerin yayın yönetmenleri var. Evimizin tüm kanepelerinin, koltuklarının, oturma gruplarının ona göre dizayn edildiği, merkezde kendisinin bulunduğu bir televizyon ve TV'de de onlarca, yüzlerce kanal var" diye konuştu.

İNSAN ELİYLE MEYDANA GELMİŞ EN KIYMETLİ ESER AİLEDİR

Dünyada insan eliyle yapılmış çok kıymetli eserlerin bulunduğunu kaydeden Yıldırım, "Bu eserler dünyanın ayakta durması adına etkin bir faktör teşkil etmiyorlar. Fakat dünyada çok önemli bir kurum var ki, dünyayı bir insan bedeni olarak düşünürseniz, onun yapı taşı ailedir. İnsan eliyle meydana gelmiş en kıymetli eser ailedir. Maddesi kıymetli gözükmeyen değerin bazen sanatsal değeri milyarlar edebiliyor. Örneğin, Fatih Sultan Mehmet'ten yadigar kalmış olan bir ibrik. Biz bu ibriği bir hurdacıya götürsek bize kilo hesabından paha biçer. Ama o ibriği bir sarrafa, bir sanatkara götürsek o tarihi açıdan bakarak bize paha biçilmeyeceğini söyler. İnsan da Cenab-ı Hakkın kainatta var etmiş olduğu en kıymetli sanat eseridir. İlk önce kendimize böyle bakmamız lazım, sonrasında da diğer insanlara böyle bakmamız lazım" şeklinde konuştu.

DÜNYACA ÜNLÜ AİLE DANIŞMANLARININ HAYATLARI DÜZENSİZ

Dünya çapında çok kıymetli aile danışmanlarının olduğunu söyleyen Yıldırım, "Aile danışmanlarının, ilk önce kendi aile hayatlarının düzeninin olmadığını, boşandıklarını, ailelerinin dağıldığını, bir kısmının kendisinin alkole verdiğini, düzensiz hayatlarının olduğunu gördüm. Kelin ilacı olsa, önce başına sürer. Bu insanlar doğru şeylerden bahsediyorlar fakat diğer doğruları göremedikleri için öncelikle kendi hayatlarında doğruları yapamıyorlar. Eğer doğruları yapsalardı, Avrupa'nın hali böyle olmazdı" ifadelerini kullandı.

SEVGİ AİLENİN MAYASI

Sevginin bir ailenin mayası olduğunu, fakat tek başına sevginin yeterli olmadığını ileri süren Yıldırım, "Sevginin yanında olması gereken, sevgiyi tetikleyen iki tane temel faktör bulunmaktadır. Sadece sevgiyle olayın bittiğini bilen bir anlayışın iflas ettiğini görüyoruz. Ülkemizde sadece severek evlenenlerin yarısı boşanıyor. Sevginin yanında, merhamet, hürmet ve muhabbet olmazsa, aile sağlam bir şekilde ayakta durmaz. Erkek, karısına merhamet gösterirken, kadın kocasına hürmeti daha çok göstermeli" dedi.

AİLEYİ AYAKTA TUTAN AHRET İNANCIDIR

Bir aileyi ayakta tutan en önemli hamurun, dünyadan sonra devam edecek olan ve yürekten inanılan ahret inancı olduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Ahret inancı olmazsa, bir ailenin sağlıklı bir şekilde devam etmesine olanak yoktur. Merhamet ve hürmet duygularının gerçekçi anlamda paylaşılmasının sırrı da bundan kaynaklanmaktadır. Ben değil, biz olabilmek önemlidir" diye konuştu.

Editör: TE Bilişim