Bursa Girişimci İş A


Bursa Girişimci İş Adamları Derneği (BUGİAD) İnegöl Şubesinin düzenlediği “Bir Konu, Bir Konuk” programına konuşmacı olarak katılan Bursa Milletvekili adayı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç,  Avrupa Birliği İnsan Hakları Sözleşmesine, ifade özgürlüğünün sınırlarının konulduğuna işaret ederek,  “Şiddet, tehdit ve baskı olmayacak deniyor. Bana göre bu doğrudur. 'İstediğimi gerçekleştirmek için her türlü her şeyi göze alacağım, gerekirse zorla yapacağım' diye bir düşünce yok. 'Gerekirse silahla yapacağım' yok böyle bir şey. Bazı siyasetçiler bunu konuşuyorlar. 'Döveceğim, yıkacağım, saldıracağım, molotof kokteyli atacağım' diyor. Ne yapacaksın bunları yapınca. Şiddet ve dayatma otoriter sistemlerde olur. Hakaret olmayacak. İnsanların özel hayatlarına müdahale olmayacak. Bunlar insan olmanın gereğidir" dedi.

ANAYASA İNSANIN MUTLULUĞUNA YÖNELİK OLMALIDIR

Kişilere hakaret ve kişilik haklarına müdahale hakkı diye bir hak olmaması gerektiğine de değinen Arınç, bunlar olmadıktan sonra her konunun konuşulup, tartışılabileceğini kaydetti. Eskiden devlet odaklı Anayasa olduğunu, artık birey odaklı Anayasanın hakim olacağını ifade eden Arınç,  "Anayasa'nın başlangıç maddelerine kutsal devlet diyerek başlıyorlardı. Devlet hiçbir zaman kutsal olmaz. Hukuk devleti olur. Kutsallık inancımıza ait bir kavramdır. Kutsal dediğiniz zaman yanlış yapmayacağını düşünüyorsunuz. Devletin vatandaşa hükmetmesini düşünüyorsunuz. Devlet karşısında hakkını arayamaz. Bütün Anayasalar insan için mutluluğu için olmalıdır. Haklara sahip olması için yapılır. Bu haklara kim elini ve dilini uzatırsa ona karşıda hakkını korumalıdır. Şimdi öyle bir Anayasaya doğru gidiyoruz. Anayasa insan mutluluğu için olur" diye konuştu.

 KISKANÇLIK SİYASETTE REHBER OLMAMALI

AK Parti'nin iktidar olmaması yönünde bazı kesimlerin söylemlerinin bulunduğunu anlatan Arınç, 1996 yılında Refah-Yol hükümetinin de böyle eleştirildiğini dile getirdi. Neden karşı çıktığı sorulduğunda 'Çünkü başarılı olmalarından korkuyorum' yanıtını aldıklarını söyleyen Arınç, 'Bu bir cinayettir. Ama Türkiye'de bunu söyleyen insanlar var. 'Nasıl olurda dindar adam, ahlaklı, memleketini hiçbir şeye değişmemiş insan başarılı olur' deniyor. 'Demek ki bundan evvel bizim çok sevdiğimiz, daha Atatürkçü daha laik bulduğumuz insanlar ne kadar başarısızmış diye meydana çıkar' diyorlar. Foyamız meydana çıkar korkusuyla bugün, yine aynı zihniyet tutunmaya çalışıyor. Kıskançlık siyasi hayatımızda rehber olmamalı" şeklinde konuştu.

FİKİR BABASI RAHMETLİ ÖZAL

Sanayicilere ve işadamlarına, sadece Türkiye'de değil dünyanın dört bir yanında iş yapabilecek konumda olunması gerektiğini söyleyen Arınç, "Bu işin fikir babası Rahmetli Özal'dır. Ben, Rahmetli Özal'a rakip siyaset yapmış biriyim, şimdi çok methettiğime bakmayın. O zamanlar çok karşı karşıya gelmiştik, şimdi anlıyorum rahmetlinin kıymetini, Türkiye'nin önünü açtı. Benim siyaset çizgimi bilirsiniz. Biz çok acımasızdık o zamanlar. Ama şimdi anlıyoruz. 1983'ten sonra Başbakan oldu. Yurt dışına gitti, uçağına iş adamlarını aldı. 'Bakın dünyayı görün' dedi. 'Türkiye'de de güzel şeyler yapın, kapalı ekonomilerle Türkiye'nin gelişmesi mümkün değil, akıllı insanlarsınız' dedi. O zamanlar nasıl alay ettiler adamla. 'Ne işi var iş adamlarının, uçaklarla götürüyorsunuz ne menfaatiniz var?' diye sordular. Ama arkası iyi geldi. Türkiye, üretim, ihracat, iş adamı yetiştirme ve mesleki eğitime ağırlık vermek durumunda kaldı" dedi.

BAŞI AÇIĞA DA, KAPALIYA DA SAYGILIYIZ

Bazı kesimin, Başbakan Erdoğan'ın İmam Hatip Lisesi mezunu ve eşinin başının örtülü olmasından rahatsızlık duyduğunu söyleyen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü, "Bizim çizgimiz belli. Biz hiç bir bayan arkadaşımızın başında, üstünde ne var demedik. Bunlarla meşgul değiliz. Başı açığa da örtülüye de saygı duyuyoruz ama biz bu saygıyı kendi eşlerimiz, çocuklarımız ve bütün Türkiye kadınları için de istiyoruz".

EŞİMİN BAŞINDAKİ ÖRTÜYLE İFTİHAR EDİYORUM

Kendisinin 19 Kasım 2002'de 369 oyla 22'nci dönem TBMM Başkanı seçildiğini belirten Arınç, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i yurt dışına yolcu ettikleri bir törende tepki gördüklerini ifade ederek, 'Bizde Cumhurbaşkanını uğurlayacağız diye seviniyoruz. Benim, eşimi değiştirecek durumum yok. Çift hanımım yok. Benim hanımım da Demirkapı'dan Hafız Elmas'ın kızı Münevver hanım. Bir Çerkez kızı. Cumhurbaşkanını uğurlayacağım diye başını açacak durumu da yok ki. Biz nasılsak öyleyiz. Meclis Başkanı'nın eşinin başında örtü varsa buna herkesin saygı duyması lazım. Havaalanına gittik. Maalesef Türkiye'de ihtilal oldu. Burada nasıl olur da, kamusal alana Meclis Başkanı'nın eşi başörtüsü ile gelir. Bende şaşırdım. Yıllardır bu işin içindeyim ama ‘bu düşmanlıkta neyin nesi' diye kendimizi savunduk. Neresi kamusal alan? Hava alanına gelmiş her insana başındaki örtüyü mü çıkaracaksın? Ben eşimin başındaki örtüsüyle iftihar ediyorum ve uzanacak dilleri de lanetliyorum. Bunu bütün hanımlarımız için istiyorum" diye konuştu.

TÜRKİYE'DE BAYANLARIN KIYAFETİNİ DÜZENLEYEN KANUN YOK

Kanunlara saygılı olduklarını ifade eden Başbakan Yardımcısı Arınç, 'Kimliğimizden sıyrılacak halimiz yok. Kanun neyi emrederse onu yaparız. Hukuka inanırız. Başörtüsünü yasaklayan üniversitede bir kural yoktu. Toplum hayatında bir kural yoktu. Hukuku benden iyi mi bileceksiniz' Türkiye'de devrim kanunları diye iki tane kanun var. Bir tanesi şapka İhdası. Sen o kanunu uygula bakalım. Sayın valim, Kaymakamım, hani şapkanız? İkinci madde ise ruhani liderlerin hangi kisveyi giyeceği yönünde. Türkiye'de bayanların kıyafetini düzenleyen hiçbir kanun yok. Burası Katanga mı yahu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde böyle bir şey olabilir mi?" dedi.

ZANNETTİLER Kİ, KORKUP KAÇACAĞIZ

Başörtüsünün 5 yıl tartışıldığını ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin geldiğini belirten Arınç, "Cumhurbaşkanlığı bize nasip olacak diye seviniyorum. Anayasa'ya baktık. O zaman 300'den fazla milletvekili var. Bir arkadaşımız aday olsa kazanabilecek durumda. Abdullah Gül kardeşimizi aday gösterdik. 'Milli görüş geleneğinden geliyor. Cumhurbaşkanı olamaz. Eşinin başında örtü var' dediler. Nerde yazıyor? ‘Yazmıyor ama ben öyle söylüyorum' dediler. Sen kimsin be? Nasıl söyleyebilirsin bunu? Sonunda iş 27 Nisan akşamı bir bildiriye kadar vardı. 'Sözde değil, özde laik olanlar seçilmeli. Biz Cumhuriyet'e, rejime sahip çıkmasını biliriz' dendi. Bildik laflar. Depreşti yine bunların darbecilik sevdası. 27 Nisan akşamı bize aba altından sopa gösteriyorlar. Zannettiler ki, korkup kaçacağız. Çünkü bunun geçmişte örnekleri var. Şapkasını zor kurtardı birileri. Kurtarılacak ilk eşya şapkasını aldı kaçtı. Eskiden Babanın da en kıymetli eşyası şapkasıydı. Sordular 'Neden gittin" diye. 'Ne yapacaktım. Elbette şapkamı alıp gidecektim' dedi. Bizi de öyle zannettiler. 28 Nisan sabahı derslerini aldılar. Sen benim emrimde bir memursun. Anayasaya, baba yasaya karışma. Cumhurbaşkanını parlamento seçecek. Sen oturduğun yerde oturacaksın. İş bitti. 4 ay gecikmeyle Cumhurbaşkanını seçtik" diye konuştu.

Küresel kriz döneminde Avrupa’nın yanıp kavrulduğunu, Amerika'nın büyük badireler atlatıp halen düzelemediğini ileri süren Arınç, "Ülkelerin borçları büyüdü, işsizlerin sayıları arttı. Memur maaşları donduruldu. Yunanistan, Fransa, İspanya, Portekiz zarar gördü. Türkiye akılcı tedbirler, inançlı politikayla, 3 senede ülkesinden İMF'yi göndermiş bir ekonomi yönetimiyle dünyanın en önemli ülkesi arasına girdik. İnegöl'ün başarısı Türkiye'nin başarısıdır. Küçük ölçekten büyük ölçeğe kadar hamd olsun çalışıyor, üretiyor, akılcı politikalar izliyoruz. Rahmetli Özal'ın dediği gibi 3 tane özgürlüğe önem veriyoruz. Birincisi din ve vicdan özgürlüğü, ikincisi fikir ve düşünce özgürlüğü, üçüncüsü teşebbüs özgürlüğü. Gerçek laiklik insanların inançlarını tanzim etmez. Girişimciye engel olmayacaksın. Devlet eskiden mobilya bile yapardı. Bizde ekonomik faaliyetlerin hepsini insan yapsın istiyoruz. Devlet bunlardan elini çekecek. Girişimcinin önünü açacağız. Devlet yaptığı zaman hantal oluyor, fiyatlar yüksek oluyor. Avrupa ülkeleri şimdi Türkiye'ye yöneliyor. Dünya küçük bir köy haline geldi. Dünyanın her yerine İnegöl mobilyasını gönderebiliyoruz. Onunla da sınırlı kalmayacağız. İnegöl'ün bütün güzelliklerini daha geliştirmek, daha da zenginleştirmek mecburiyetindeyiz" İfadesini kullandı. 

BAŞBAKANA, HAZRETİ EYÜP BENZETMESİ

Cumhurbaşkanı seçiminin 28 Ağustos'ta gerçekleştiğini belirten Arınç, bir dönem hazmedilmediğini söyleyerek, 'Hanımefendinin elini sıkmaktan kaçtılar. Şimdi aradan 3 yıl geçti. Her şey normalleşti. Artık topuk selamı verip, 'Cumhurbaşkanım' diye söze başlıyorlar. Köşe kapmaca oynamaktan vazgeçtiler. Şimdi hepsi sırada. 'Hoş geldiniz' diyorlar. Türkiye'nin normalleşmesi için bize düşen sabır. Ben daha sabırsızım ama Allah Tayyip beyden razı olsun. O sabır örneği bir insan, Hazreti Eyüp gibi maşallah. Nelere sabrediyor bir bilseniz. Bir insan düşünün 22 saat ayakta. Millet için gözünü kırpmadan çalışıyor" dedi.

Editör: TE Bilişim